Kürdistan

Kýrýk Testi

Well-known member
Tarihte coğrafî bir isim olarak kayıtlara geçmiştir. Bu açıdan Kürtlerin yaşadıkları bölgelere verilmiş bir isimdir.

Osmanlı Devleti döneminde de aynı tabir kullanılmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti kavim ve ırk esasına değil, din esasına dayanan bir devletti. Bu sebeple Müslüman olmak şartıyla millet farkı, son 20-30 yıl dışında önem taşımıyordu. Doğudaki bazı bölgelere “Kürdistan Eyaleti” yahut “Bilâd-ı Ekrad” (Kürtlerin yaşadığı beldeler) deniliyor, bu beldelerde yaşayıp yetişmiş devlet veya ilim adamlarına da “Kürdî” lâkabı veriliyordu. Hattâ o zâtın tanınması için resmî bir ifade tarzı olarak da kullanılıyordu.

Üstad Bediüzzaman hayatının ilk dönemlerinde, özellikle İstanbul’da bulunduğu sıralarda Said-i Kürdî ismiyle anılıyordu. Devlet arşivlerinde bu ismin çokça geçtiği görülmektedir. Meselâ T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde, “Ermeni ve Rusların Hizan Havalisinde Yaptıkları Soykırım” başlığı altında Ermenilerin doğu illerinde yaptıkları zulüm ve soykırım anlatılırken şu ifadeye yer verilir: “Aralarında Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin de bulunduğu Uçum Nahiyesi köylerinin reislerinden teslim olmalarını istemişlerdi.”

Cumhuriyetin ilânından sonra Kürdistan kelimesi coğrafî bir bölgenin ismi olmanın ötesinde, siyasî bir anlam taşımaya başladı. Bu gelişme üzerine Bediüzzaman, bir takım yanlış anlamalara meydan vermemek gayesiyle ismini “Said Nursî” şeklinde değiştirdi. Bununla da yetinmeyip eski eserlerindeki Kürdistan veya Bilad-ı Ekrad ifadelerini “Vilayât-ı Şarkıyye” şeklinde ifade etti.
 
Üst