müdavim
Üye Sorumlusu
ÂMMDEN (BİLE BİLE) KATLETME
4917 - Ebu Şüryeh radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim haksız yere, âmden (bile bile) öldürülürse velisi şu üç şeyden birini tercihte muhayyerdir:
- Ya kısas ister.
- Ya affeder.
- Yahut diyet alır.
Eğer dördüncü bir şey istemeye kalkarsa alinden tutun (mâni olun)!"
Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, şu âyeti tilavet buyurdu. (Meâlen): "Kim bundan sonra tecâvüz ederse ona elîm bir azab vardır" (Bakara 179)
Ebu Dâvud, Diyat 3, (4496), 4, (4504); Tirmizi, Diyât 13, (1406).
4918 - İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim mü'min bir kimseyi (âmden) öldürürse, katil bu sebeple kısas olunur. Kim bu kısasa mâni olursa Allah'ın lânet ve gadabı onun üzerine olsun. Allah onun ne farz ve ne nâfile hiçbir hayrını kabul etmez."
Rezin tahric etmiştir. Bu manada rivayet Sünenler'in bir kısmında gelmiştir: Ebu Dâvud, Diyât 17, (4539, 4540, 4541); Nesâi, Kasâme 29, (8, 40).
HATA VE ÂMDEN (BİLE BİLE) HATA
4919 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim, aralarında taş atışması veya kamçı veya sopa darbı gibi durumlarda mübhem şekilde öldürülürse (bunun hükmü) hataen öldürme hükmüne tâbidir, diyeti de hata diyetidir. Kim bu diyetin yerine getirilmesine mâni olursa Allah'ın lânet ve gadabı üzerine olsun. Onun hiçbir farz ve nafile hayrı kabul edilmeyecektir."
Ebu Dâvud, Diyât 17, (4539, 4540), 28, (4591); Nesâi, Kasâme 29, (8, 40).
4920 - Vâil İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam geldi, bir başkasını kayışla bağlamış getiriyordu.
"Ey Allah'ın Resûlü! Bu, kardeşimi öldürdü!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Doğru mu, kardeşini mi öldürdün?" diye sordu. Getiren adam:
"Şayet itiraz etmezsi, aleyhine beyyine getirebilirim!" dedi. Öbürü:
"Evet kardeşini öldürdüm!" diye itiraf etti. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Nasıl öldürdün?" diye sordu. Adam açıkladı:
"O ve ben bir ağaçtan yaprak çırpıyorduk, bana küfredip beni kızdırdı, ben de baltayla başına vurup öldürdüm."
Müslim, Kasame 32, (1680); Ebu Dâvud, Diyât 3, (4499, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).
Ebu Dâvud şu ziyadede bulundu: "Ben onu öldürmeyi düşünmemiştim."
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kendinden ödeyeceğin bir şeyin var mı?" diye sordu. Adam:
"Beniş şu elbise ve baltamdan başka bir şeyim yodk!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Ne dersin, kavmin seni satın alır mı (fidyeni öder mi)?" buyurdu.
Adam:
"Ben kavmim nazarında o kadar kıymetli değilim ki!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm kayıştan ipi getiren adama attı ve "Al adamını!" buyurdu. Adam onu alıp oradan ayrıldı. Onlar dönünce Aleyhissalâtu vesselâm:
"Eğer onu öldürürse, o da onun mislidir" buyurdular. Adam geri gelip:
"Ey Allah'ın Resûlü! "Eğer onu öldürürse o da onun mislidir" dediğiniz bana ulaştı. Oysa ben onu sizin emriniz üzerine aldım" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Sen onun hem kendi günahı ve hem de (öldürdüğü) arkadaşının günahıyla dönmesini istemiyor musun?" buyurdu. Adam:
"Evet ey Allah'ın Resûlü!" deyince Aleyhissalâtu vesselâm:
"Bu iş böyledir!" buyurdu. Bunun üzerine adam kayışı atıp, adamı serbest bıraktı."
Müslim, Kasâme 32, (1680); Ebu Dâvud, Diyât 3, (4999, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).
4921 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında bir adam bir adamı öldürmüştü. Hadise Aleyhissalâtu vesselâm'a geldi. (Meseleyi tahkikten sonra) katili, maktulün velisine teslim etti. Katil:
"Ey Allah'ın Resûlü! Ben onu öldürmeyi kasdetmemiştim (kazâen öldürdüm)!" dedi. Aleyhissalatu vesselam veliye:
"Eğen bu sözünde sâdık ise ve doğruyu söylüyorsa, bu durumda onu öldürdüğün takdirde ateşe gidersin!" buyurdu. Bunun üzerine veli, adamı salıverdi. Adam bir kayışla bağlı idi, kayışını sürüyerek uzaklaştı. Bundan sonra kendisine zu'n-nis'a (kayışlı) adı takıldı."
Tirmizi, Diyat 13, (1407); Ebu Davud, Diyat 3, (4493); Nesai, Kasame 5, (8, 13).
4917 - Ebu Şüryeh radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim haksız yere, âmden (bile bile) öldürülürse velisi şu üç şeyden birini tercihte muhayyerdir:
- Ya kısas ister.
- Ya affeder.
- Yahut diyet alır.
Eğer dördüncü bir şey istemeye kalkarsa alinden tutun (mâni olun)!"
Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, şu âyeti tilavet buyurdu. (Meâlen): "Kim bundan sonra tecâvüz ederse ona elîm bir azab vardır" (Bakara 179)
Ebu Dâvud, Diyat 3, (4496), 4, (4504); Tirmizi, Diyât 13, (1406).
4918 - İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim mü'min bir kimseyi (âmden) öldürürse, katil bu sebeple kısas olunur. Kim bu kısasa mâni olursa Allah'ın lânet ve gadabı onun üzerine olsun. Allah onun ne farz ve ne nâfile hiçbir hayrını kabul etmez."
Rezin tahric etmiştir. Bu manada rivayet Sünenler'in bir kısmında gelmiştir: Ebu Dâvud, Diyât 17, (4539, 4540, 4541); Nesâi, Kasâme 29, (8, 40).
HATA VE ÂMDEN (BİLE BİLE) HATA
4919 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim, aralarında taş atışması veya kamçı veya sopa darbı gibi durumlarda mübhem şekilde öldürülürse (bunun hükmü) hataen öldürme hükmüne tâbidir, diyeti de hata diyetidir. Kim bu diyetin yerine getirilmesine mâni olursa Allah'ın lânet ve gadabı üzerine olsun. Onun hiçbir farz ve nafile hayrı kabul edilmeyecektir."
Ebu Dâvud, Diyât 17, (4539, 4540), 28, (4591); Nesâi, Kasâme 29, (8, 40).
4920 - Vâil İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam geldi, bir başkasını kayışla bağlamış getiriyordu.
"Ey Allah'ın Resûlü! Bu, kardeşimi öldürdü!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Doğru mu, kardeşini mi öldürdün?" diye sordu. Getiren adam:
"Şayet itiraz etmezsi, aleyhine beyyine getirebilirim!" dedi. Öbürü:
"Evet kardeşini öldürdüm!" diye itiraf etti. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Nasıl öldürdün?" diye sordu. Adam açıkladı:
"O ve ben bir ağaçtan yaprak çırpıyorduk, bana küfredip beni kızdırdı, ben de baltayla başına vurup öldürdüm."
Müslim, Kasame 32, (1680); Ebu Dâvud, Diyât 3, (4499, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).
Ebu Dâvud şu ziyadede bulundu: "Ben onu öldürmeyi düşünmemiştim."
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kendinden ödeyeceğin bir şeyin var mı?" diye sordu. Adam:
"Beniş şu elbise ve baltamdan başka bir şeyim yodk!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Ne dersin, kavmin seni satın alır mı (fidyeni öder mi)?" buyurdu.
Adam:
"Ben kavmim nazarında o kadar kıymetli değilim ki!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm kayıştan ipi getiren adama attı ve "Al adamını!" buyurdu. Adam onu alıp oradan ayrıldı. Onlar dönünce Aleyhissalâtu vesselâm:
"Eğer onu öldürürse, o da onun mislidir" buyurdular. Adam geri gelip:
"Ey Allah'ın Resûlü! "Eğer onu öldürürse o da onun mislidir" dediğiniz bana ulaştı. Oysa ben onu sizin emriniz üzerine aldım" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Sen onun hem kendi günahı ve hem de (öldürdüğü) arkadaşının günahıyla dönmesini istemiyor musun?" buyurdu. Adam:
"Evet ey Allah'ın Resûlü!" deyince Aleyhissalâtu vesselâm:
"Bu iş böyledir!" buyurdu. Bunun üzerine adam kayışı atıp, adamı serbest bıraktı."
Müslim, Kasâme 32, (1680); Ebu Dâvud, Diyât 3, (4999, 4500, 4501); Nesai, Kasame 5, (8, 13-18).
4921 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında bir adam bir adamı öldürmüştü. Hadise Aleyhissalâtu vesselâm'a geldi. (Meseleyi tahkikten sonra) katili, maktulün velisine teslim etti. Katil:
"Ey Allah'ın Resûlü! Ben onu öldürmeyi kasdetmemiştim (kazâen öldürdüm)!" dedi. Aleyhissalatu vesselam veliye:
"Eğen bu sözünde sâdık ise ve doğruyu söylüyorsa, bu durumda onu öldürdüğün takdirde ateşe gidersin!" buyurdu. Bunun üzerine veli, adamı salıverdi. Adam bir kayışla bağlı idi, kayışını sürüyerek uzaklaştı. Bundan sonra kendisine zu'n-nis'a (kayışlı) adı takıldı."
Tirmizi, Diyat 13, (1407); Ebu Davud, Diyat 3, (4493); Nesai, Kasame 5, (8, 13).