Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 54. Kastamonu Lahikası 31.Mektup -
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kenz-i mahfi" data-source="post: 378352" data-attributes="member: 1024011"><p>Bu mektubu tahlil etmeden önce mektubun sahibi olan Ahmet Nazif Çelebi'yi tanımak lazımdır. Bu zat, İnebolulu olup, üstadın en halis ve has talebeleri arasındadır. Oğlu Selahattin Çelebi ile beraber nur hizmetine dahil olup, nurların ilk olarak teksir makinasıyla basılmasını sağlamışlar ve bu yolda canla başla çalışmışlardır. Bu sayede nurların neşrinde yeni bir çığır açılmış oluyordu. </p><p></p><p>1891 yılında, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğdu. Henüz 17 yaşlarındayken, gazetelerin “Bediüzzaman” lâkaplı birinden övgüyle bahsettiğini görmüş, ilk olarak bu gelişme sonucu Üstad Bediüzzaman kalbinde yer etmişti. </p><p></p><p>Bediüzzaman 1908’de İnebolu’yu ziyarete geldiğinde, yolcu edildiği sırada, çarşıda Nazif Çelebi ile göz göze geldiler. Bir anlık selâmlaşmanın üzerinde bıraktığı sıcak sevgiyi, uzun zaman kalbinde yaşattı. Nihayet 1938 senesinde Üstad’ın Kastamonu’ya sürgüne gönderildiğini haber aldı ve hemen ziyaretine gitti. “Yâ Rab, bana bir mürşid-i kâmil ihsan buyur” dualarının neticesiyle kavuştuğu Risale-i Nurları, ömrünün sonuna kadar bırakmadı ve kendisini Nur hizmetine adadı. </p><p></p><p>Üstad Bediüzzaman’ı ziyarete gittiğinde beraberinde Dördüncü Şua olan Âyet-i Hasbiye Risalesi’ni getirdi. Bu risâleyi çoğalttı ve daha sonra Kur’ân hizmetinde büyük işler başaracak oğlu Salahaddin’i, bu risâleyi Üstad’a vermesi için gönderdi. Üstad Bediüzzaman, Salahaddin Çelebi’ye birden dokuza kadar Küçük Sözler’i, kendisine de 11. ve 12. Sözleri yazması için verdi ve Selahaddin Çelebi de bunları yazmaya başladı. Bu yolla Nur Risaleleri İnebolu’ya girmiş oldu. Ve bu tarihten sonra İnebolu’da yüzlerce parmak Nurları yazmaya başladı. </p><p></p><p>Daha sonra oğlu Salahaddin Çelebi’nin İstanbul’da teksir makinesi görüp, satın almasıyla risâleler hızla çoğaltılmaya başlandı. İlk defa, “Kâinat Seyyahının Müşahadeleri” olan Âyetül-Kübra Risalesi (Yedinci Şua) teksirle çoğaltıldı.Böylece Risaleler yazılmaya başlandığı 1926 yılından tam 18 yıl sonra, elle yazım çalışmaları yerini teksir makinesine bıraktı. Artık Nurlar “İnebolu Baskısı” ismini almıştı. Üstad Bediüzzaman bundan dolayı “Ya Rabbi! Bir kalemle beş yüz nüsha yazan Nazif Çelebi ve mübarek yardımcılarını Cennetü’l-Firdevste mes’ûd kıl” diye dua etti. </p><p></p><p>Bu gibi dualara çokça mazhar olan Çelebiler için Üstad yine şöyle demişti:</p><p>“Bu iki zatın, Risale-i Nur’un neşrinde iki yüz adam kadar çalıştıklarını görüyoruz. “</p><p></p><p>Denizli ve Afyon hapishanelerinde de Üstad Bediüzzaman’la birlikte olan Nazif Çelebi, bütün sıkıntılara rağmen hizmetine burada da devam etti. </p><p></p><p>Üstad’ın “Sarsılmaz sadakat”te dediği Nazif Çelebi, yaptığı hizmetlerle, Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “O mühim mevkide, Âlem-i İslâmın şimal hududunda hizmet-i imaniyenin bir kutbu” haline gelmişti. </p><p></p><p>Risale-i Nur’un İnebolu kahramanı Nazif Çelebi, 1964 yılında vefat etti. </p><p></p><p>Bu mektub ve devamındaki 2 mektub yine Ahmet Nazif Çelebiye Aittir. Risale-i Nur'a işaret eden 32.ayetin istihracını keşfeden bu zattır. Anılan mektup, bu mektubun devamında olup, sayfa 43'tedir. Aynı zamanda bu mektub, Barla Lahikası'nın sonunda da aynen geçmektedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kenz-i mahfi, post: 378352, member: 1024011"] Bu mektubu tahlil etmeden önce mektubun sahibi olan Ahmet Nazif Çelebi'yi tanımak lazımdır. Bu zat, İnebolulu olup, üstadın en halis ve has talebeleri arasındadır. Oğlu Selahattin Çelebi ile beraber nur hizmetine dahil olup, nurların ilk olarak teksir makinasıyla basılmasını sağlamışlar ve bu yolda canla başla çalışmışlardır. Bu sayede nurların neşrinde yeni bir çığır açılmış oluyordu. 1891 yılında, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğdu. Henüz 17 yaşlarındayken, gazetelerin “Bediüzzaman” lâkaplı birinden övgüyle bahsettiğini görmüş, ilk olarak bu gelişme sonucu Üstad Bediüzzaman kalbinde yer etmişti. Bediüzzaman 1908’de İnebolu’yu ziyarete geldiğinde, yolcu edildiği sırada, çarşıda Nazif Çelebi ile göz göze geldiler. Bir anlık selâmlaşmanın üzerinde bıraktığı sıcak sevgiyi, uzun zaman kalbinde yaşattı. Nihayet 1938 senesinde Üstad’ın Kastamonu’ya sürgüne gönderildiğini haber aldı ve hemen ziyaretine gitti. “Yâ Rab, bana bir mürşid-i kâmil ihsan buyur” dualarının neticesiyle kavuştuğu Risale-i Nurları, ömrünün sonuna kadar bırakmadı ve kendisini Nur hizmetine adadı. Üstad Bediüzzaman’ı ziyarete gittiğinde beraberinde Dördüncü Şua olan Âyet-i Hasbiye Risalesi’ni getirdi. Bu risâleyi çoğalttı ve daha sonra Kur’ân hizmetinde büyük işler başaracak oğlu Salahaddin’i, bu risâleyi Üstad’a vermesi için gönderdi. Üstad Bediüzzaman, Salahaddin Çelebi’ye birden dokuza kadar Küçük Sözler’i, kendisine de 11. ve 12. Sözleri yazması için verdi ve Selahaddin Çelebi de bunları yazmaya başladı. Bu yolla Nur Risaleleri İnebolu’ya girmiş oldu. Ve bu tarihten sonra İnebolu’da yüzlerce parmak Nurları yazmaya başladı. Daha sonra oğlu Salahaddin Çelebi’nin İstanbul’da teksir makinesi görüp, satın almasıyla risâleler hızla çoğaltılmaya başlandı. İlk defa, “Kâinat Seyyahının Müşahadeleri” olan Âyetül-Kübra Risalesi (Yedinci Şua) teksirle çoğaltıldı.Böylece Risaleler yazılmaya başlandığı 1926 yılından tam 18 yıl sonra, elle yazım çalışmaları yerini teksir makinesine bıraktı. Artık Nurlar “İnebolu Baskısı” ismini almıştı. Üstad Bediüzzaman bundan dolayı “Ya Rabbi! Bir kalemle beş yüz nüsha yazan Nazif Çelebi ve mübarek yardımcılarını Cennetü’l-Firdevste mes’ûd kıl” diye dua etti. Bu gibi dualara çokça mazhar olan Çelebiler için Üstad yine şöyle demişti: “Bu iki zatın, Risale-i Nur’un neşrinde iki yüz adam kadar çalıştıklarını görüyoruz. “ Denizli ve Afyon hapishanelerinde de Üstad Bediüzzaman’la birlikte olan Nazif Çelebi, bütün sıkıntılara rağmen hizmetine burada da devam etti. Üstad’ın “Sarsılmaz sadakat”te dediği Nazif Çelebi, yaptığı hizmetlerle, Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “O mühim mevkide, Âlem-i İslâmın şimal hududunda hizmet-i imaniyenin bir kutbu” haline gelmişti. Risale-i Nur’un İnebolu kahramanı Nazif Çelebi, 1964 yılında vefat etti. Bu mektub ve devamındaki 2 mektub yine Ahmet Nazif Çelebiye Aittir. Risale-i Nur'a işaret eden 32.ayetin istihracını keşfeden bu zattır. Anılan mektup, bu mektubun devamında olup, sayfa 43'tedir. Aynı zamanda bu mektub, Barla Lahikası'nın sonunda da aynen geçmektedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Lahika Analizi
Lahika Analizi 54. Kastamonu Lahikası 31.Mektup -
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst