Latin Hurufu

Beyrut

Member
Latin hurufu bid'a mıdır? Kafama takıldı da. Tartışmaya açmak istedim bu konuyu. Ama konuyu nereye açacağımı bulamadım. Affınıza sığınarak açtım.
 

burdurnur

Active member
Lâtin harflerini kabul edemeyiz
Kâzım Karabekir ,

Kâzım Karabekir Paşa bu görüşlerini 2 Mart 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada belirtmiştir. Daha sonra hayli tartışmalara konu olan Paşa’nın bu görüşlerini biz 3 Mart 1923 tarihli Vakit, Tanin ve Akşam gazetelerinden derledik.
Bu mesele maarife taalluk ettiği için bizim kongremiz iştigal edeceği mesailin haricindedir. Fakat çok zamandan beri bu mesele zaman zaman ortaya atılmaktadır. Bendeniz de bu işle sonuna kadar uğraştığım için müsaadenizle birkaç söz söyleyeyim. Bu fikir bir zamanlar Avrupa’da herc ü merci mucib oldu. Bu cereyan evvela orda başladı. “Bizim İslâm hurûfatımız asla kâfi değilmiş, binaenaleyh Lâtin hurûfatı isti’mal edilmeli imiş.” Orada bazı arkadaşlarımız bu fikrin mürevvici (taraflısı) oldular. Fakat neticede bunun felaketli olduğunu anladılar ve pişman oldular. Bu fikrin müthiş bir felaket olduğunu Arnavut kavmi de pek geç olarak anladı. Maattessüf arzederim ki Azerbaycanlı arkadaşlarımız da bu felakete bugün düştü. Bu hususta hususi olarak bizden de fikir soranlar oluyordu.
(…)
Binaenaleyh bugün bir kuvvet vardır ki o kuvvet bütün cihana karşı şu propagandayı yapıyor: “Türk yazısı güçtür, okunmaz!” Bendeniz bu mesele ile bizzat uğraştım ve Arnavutluk ihtilali içinde bulundum. Acaba bu Lâtince kabul edilebilir mi? Bu kabul edildiği gün memleket herc ü merce girer. Her şeyden sarfı nazar (her şey bir yana) bizim kütüphanelerimizi dolduran mukaddes kitaplarımız, tarihlerimiz, yazılarımız ve binlerce cilt eserlerimiz bu lisanla yazılmış iken büsbütün başka bir şekilde olan hurûfu kabul ettiğimiz gün en büyük bir felakete maruz kalacağız. Ve böylece derhal bütün Avrupa’nın eline güzel bir silah vermiş olacağız. Bunlar âlem-i İslâm’a karşı diyeceklerdir ki Türkler ecnebi yazısını kabul etmişler ve Hıristiyan olmuşlardır. İşte düşmanlarımızın çalıştığı şeytankârâne fikir budur.
Arkadaşlar kucaktaki çocuklardan başlayan birçok, yüzlerce yetim bugün şark cephesinde asker arkadaşlarımızın bizzat kendileri ve aileleri tarafından okutuluyor. En gabi bir köylü çocuğuna bile biz bir ilâ üç ay arasında kendi hurûfatımızı ve gazetelerimize okutabiliyoruz. (Alkışlar)
Binaenaleyh bizim hurûfatımız okunmaz değil, belki hurûfatımız dünyanın en güzel şeklidir. Hiçbir lisanda hurûfatımız kadar güzel en temiz, manzarası sevimli bir yazı değildir. İkinci bir nokta daha var: Bendeniz ecnebilerle iki sene Harb-i Umûmi’de beraber çalıştım. Yazımız öyle kısadır ki onlarla aynı şeyi kerşı karşıya not ederken ecnebiler bir sahife yazıncaya kadar ben on sahife yazar ve işimi bitirirdim. Almanca, Fransızca hurûfat hep böyledir. Sonra bizim dilimizi ifade edecek hiçbir Lâtin hurûfu yoktur. Bugün Fransızca hurûfu o kadar karışıktır ki, bizim dilimizi kabil değil terennüm edemez. Bu mesele inceden inceye tetkik edilmiştir. Binaenaleyh istirham ediyorum. Zararlı olan şeyin zararını bilhassa Müslüman bir kavim çekmiştir. Bu gibi meseleleri bırakalım. Böyle fikirler içimize girmesin. Sonra da büsbütün lâl ü ebkem (şaşa kalmış) olur, âlem-i İslâmı üzerimize hücum ettiririz. Ve bunun neticesi olarak kendi aramızda birbirimizi yeriz. Gerçi bu teklif hiç şüphe etmiyorum ki samimiyet ve hüsni niyetle yapılmıştır. Fakat başka taraflardan da pek fena fikirler içimize zerkediliyor. Bunlardan kendimizi sıyanet edelim. (Alkışlar)
Vakit, Tanin, Akşam, 3 Mart 1923
-ALINTI-

 

Beyrut

Member
Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi (Arab harflerini) muhafaza etmek olduğundan, (Emirdağ Lahikası)

“Risale-i Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'an'ı (Kur’an harfleri ve yazısını) muhafaza etmek bir vazifesi iken (Kastamonu Lahikası)

“İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurufatın (harflerin) kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette (zararda) olduğunu anla!” (Mektubat)

Hatt-ı Kur'ânın ref'ine (kaldırmaya) çalışanları susturmalıyız. Ve Kur'ânı unutturmaya niyet edenlerin niyetlerini onlara unutturmalıyız.” (Rumuzat-ı Semaniye)

O bid'alar ve acemî ve ecnebi hurufunun (harflerinin) intişarı, zamanı olan o âhirzamanın fena âdemleri bir kısım ülemaü`s-su'dur (kötü âlimlerdir) ki; hırs sebebiyle batınlarını haramla doldurmak için (ecnebî hurufu gibi) bid'alara yardım edenler ve fetva verenlerdir." (18. Lema)

Risale-i Nur'a intisab eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu (Kur’an harfleriyle) yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, Risale-i Nur talebesi ünvanını alır.” (Kastamonu Lahikası)

Peki biz nurcu olarak Üstadın emirlerinden kaçını yapıyoruz, ve nasıl kendimizden nurcu olarak bahsediyoruz.?
 

Nesl-i Cedid

Well-known member
Nurların Yeni Yazıya Neşrine Üstadımızın Müsaadesi ile Alakalı Risale-i Nurdan Parçalar


Benim müdafaatımın kendim kaleme aldığım bu son kısmını, herhalde yeni huruf ile, matbaa vasıtasıyla intişarını isterim. Tâ ki ehl-i takva ve ehl-i ilim, entrikalara kapılmayıp; zararlı, tehlikeli teşebbüslere yanaşmasınlar; ve hükûmetin şahs-ı manevîsi nazar-ı millette ithamdan kurtulsun.
Tarihçe-i Hayat ( 237 )

***
İşte yalnız bir nümune olarak, iki cuma gününde mahpuslar için te’lif edilen ve Risale-i Nur’un umdelerini ve hülâsa ve esaslarını beyan ederek Risale-i Nur’un bir müdafaanamesi hükmüne geçen Meyve Risalesi’ni ibraz ediyorum ve Ankara makamatına vermek için, yeni harflerle yazdırmaya müşkilâtlar içinde gizli çalışıyoruz.
Şualar ( 279 )
***
Yeni harf ile teksir edilebilen Asâ-yı Musa eserini okuyan gençler, Kur’an harfleri ile yazılmış mütebâki eserleri de okuyabilmek için kısa bir zamanda o yazıyı da öğreniyorlar. Bu şekilde birçok ilimlerin öğrenilmesine engel olan ve dinden imandan çıkarmak için te’lif edilen eserleri okumağa mecbur eden Kur’an hattını bilmemek gibi büyük bir seddi de yıkmış oluyorlar.
Şualar ( 552 )
***
Siz -mümkün olduğu kadar- Diyanet Riyaseti’nin şubelerine, mümkünse eski harf, değilse yeni harf ile ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyaseti’nin şubelerine yirmi-otuz tane teksir ederek göndermektir. Çünki haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti’nin vazifesidir.
Tarihçe-i Hayat ( 615 – 616 )
***
Nurların Neşri: Anadolu’nun birçok yerlerinde Nurlara hizmet devam etmekle beraber; bilhâssa Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Urfa Medrese-i Nuriyeleri yalnız bulundukları muhitte değil, çok geniş bir sahada hizmet-i imaniyede bulundular. Bu hizmetleri; yalnız bir kişi değil, bir merkez değil, yalnız malûm şahıslar değil; hizmet-i Kur’aniye olduğu için, pek çok vecihlerde, pek çok zâtlar tarafından îfa edildi. İsmi bilinmeyen nice hâlis talebeler, sadık mü’minler, bu hizmet-i kudsiyede çalıştılar, Nur-u Muhammedî’nin yayılmasına gayret ettiler.
Ankara’da üniversiteli talebeler ve muhterem hamiyetperver zâtlar, Risale-i Nur mecmualarını matbaalarda tab’ ile her tarafa neşrine, bilhâssa yeni harfle istifadeye muntazır kitlenin ellerine ulaşmasına çalıştılar. Risale-i Nur’un küllî neşriyatını gençliğin, mekteblilerin deruhde etmeleri, bu hususta büyük fedakârlık göstermeleri ise; bu millet ve vatan için büyük bir saadet oldu. Çünki hiçbir şahsî menfaat taleb etmeden ve yalnız rıza-yı İlahî için hareket etmeleri; onların, bu asil milletin hakikî evlâdları olduğunu gösterdi.
Tarihçe-i Hayat ( 674 )
***
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Hüsrev’le bir ruh iki cesed ve kendisi, bahadır biraderiyle Nur hizmetinde çok ehemmiyetli mevki alan kahraman Rüşdü’nün acib bir el makinesini Nurlar için celbine çalışması, ehemmiyetli bir fütuhat-ı Nuriyenin mukaddemesidir. İnşâallah yine Nurlar, Nurcuların lâyık elleriyle kalemleri gibi tab’ ve neşredilecek; yabani ve lâyık olmayanlara muhtaç olmayacak. Fakat herşeyden evvel sıhhatlı ve yanlışsız ve güzel bir tarzda makine ile, mümkün ise evvel eski harfle yazılsa, sonra yeni harfle daha münasibdir. Sizlerin isabetli tedbirinize havale ediyoruz.
Emirdağ Lahikası-1 ( 168 )
***
Nurs köyü ve Nursî lâkabımla ve Nurlarla münasebetdar üniversite mektebinin pek gayretli bir Nurcusu ve bir Abdurrahman ve bir Salahaddin kabiliyetinde Mustafa Oruc’a evvelce eski harfle gönderdiğimiz mecmualardan sonra, yeni harfle sekiz-dokuz parçayı da, onun istemesi ve “Üniversite talebeleri çok muhtaç ve müştaktır” demesi üzerine gönderdik.
Emirdağ Lahikası-1 ( 188 )
***
Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyaseti’nin şubelerine vermek için; mümkünse eski huruf, değilse yeni harf ile ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyaseti’nin şubelerine yirmi-otuz tane teksir edilmektir. Çünki haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti’nin vazifesidir.
Emirdağ Lahikası-2 ( 10 )
***
Siz münasib görseniz onu ve size evvelce gönderdiğimiz Sungur’un Maarif Vekaleti’ne müdafaası ve Mustafa Osman’ın Adliye Vekili’ne istidasıyla beraber Tarihçe-i Hayat’a bir nevi zeyl olarak el yazmasıyla veya makine ile veya İnebolu’daki yeni harfle elli-altmış nüsha teksirini re’yinize havale ediyoruz.
Emirdağ Lahikası-2 ( 21 )
***
Benim Sözler mecmuasından ve İnebolu’dan gelen yeni harf Tarihçe-i Hayat ve eski harf Cevşen’den bana gönderilecek nüshaların mukabili size ne kadar borcum olabilir, bildiriniz.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî
Emirdağ Lahikası-2 ( 43 )
***
Risale-i Nur’un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi muhafaza etmek olduğundan, tab’ yoluyla işe girişilse; şimdi ekser halk yalnız yeni hurufu bildikleri için, en çok risaleleri yeni hurufla tab’etmek lâzım gelecek. Bu ise Risale-i Nur’un yeni hurufa bir fetvası olup, şakirdleri de o kolay yazıyı tercih etmeğe sebeb olur.
Emirdağ Lahikası-1 ( 82 )
***
En büyük müjde ve Risale-i Nur’un tam serbestiyetine bir mukaddeme olarak, çok ziyade beşaretinize sevindik. Isparta adliyesinin üç sene bir menzilde saklamaları, o menzilin kirası olarak o üçyüz lira bedeline, yeni yazı Tarihçe-i Hayatı bana bırakılan beşyüzden ikişer lira fiat ile o üçyüz liraya o fiatı mukabil tutarak o Tarihçe-i Hayat’tan elli tane gönderirsiniz.
Emirdağ Lahikası-2 ( 37 )
***
Risale-i Nur bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle şimdi iki dehşetli manevî belayı def’etmek için matbuat âlemiyle tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.
O dehşetli beladan birisi: Hristiyan dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı, bu vatanı manevî istilasına karşı Risale-in Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’anî vazifesini görebilir.
Ve âlem-i İslâmın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.
Ben dünyanın halini bilmiyorum, fakat Avrupa’da istilakârane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatları bir kal’a olduğu gibi; âlem-i İslâmın ve Asya kıt’asının hal-i hazırdaki itiraz ve ittihamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeğe vesile olan bir mu’cize-i Kur’aniyedir. Bu memleketin vatanperver siyasîleri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur’u tab’ederek resmî neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun.
Emirdağ Lahikası-1 ( 102 )
***
Risale-i Nur bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle şimdi iki dehşetli manevî belayı def’etmek için matbuat ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.
O dehşetli beladan birisi: Hristiyan dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanının, bu vatanı manevî istilasına mukabil Risale-i Nur, sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’anî vazifesini görebilir.
İkincisi: Âlem-i İslâmın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ithamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.{(Haşiye 1): İşte bu hakikat, Risale-i Nurun -bu mektubun yazılışından on sene sonra- Ankara’da matbaalarda tab’edilmesiyle tahakkuk etmiştir. }
Ben dünyanın halini bilmiyorum, fakat Avrupa’da istilakârane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan bu dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatları bir kal’a olduğu gibi; âlem-i İslâmın ve Asya kıt’asının hal-i hazırdaki itiraz ve ithamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeğe vesile olan bir mu’cize-i Kur’aniyedir. Bu vatanın, bu milletin vatanperver siyasîleri sür’atle Risale-i Nur’u tab’ettirerek resmî neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsunlar. {(Haşiye 2): Bu, dünya çapındaki büyük şerefe ve en muazzam İslâmî hizmete, ancak yeni hükûmet mazhar olabilmiş; ve büyük bir anlayış göstererek, Risale-i Nurun matbaalarda 1956 senesinde basılmasına sebeb olmakla, Millet-i İslâmiyenin büyük bir teveccühünü kazanmakla, kuvvetini çok fazla arttırmak muvaffakıyetini elde etmiştir. }
Said Nursî
Tarihçe-i Hayat ( 493 )
 

Beyrut

Member
Yeni huruf ile neşretme amacı üstadın erişemediği insanlara erişmektir. Yoksa hizmetin şeklini değiştirmek değildir. Eğer üstad bid'a ile amel etti diyorsanız buyrun bunu tartışalım. Üstad bid'a ya taraftar mıydı? Zaruret miktarı kullanmanın mahzuru yoktur ama latin hurufunu kur'an hurufunun yerine koymak ile hizmet şeklini değiştirmenin çok mahzuru vardır..Hz.Ali'nin ulema-yı su dediği taifeye dahil olursunuz. neuzubillah. Size soruyorum Üstad Bid'a ya taraftar mıdır?
 

Beyrut

Member
Yukarıda verdiğiniz bütün pasajlar üstadın zaruret miktarı yolladıklarıdır. Ben hiç bir yerinde üstadın eski hurufu terkedin yeni hurufu kullanın dediğini göremiyorum. Komik olmayın. Siz aynı şii ler gibi üstad'ı ifrat ederek bid'a ya taraftar olduğunu söylüyorsunuz. Komik olmayın.Hizmet şeklini değiştirmeyin.. Mesuliyetinin altından kalkamazsınız. Agah olunuz.. Selametle.
 

Beyrut

Member
Son olarakta biz mutaassıp değiliz. Zaruret miktarı latin hurufu ile neşrini de savunuyoruz.

İzlenmesi gereken yol şu idi,

Hiç bilmeyen adama bir latince nüsha verilir. Sevmediyse bir tane daha, Sevmediyse ve ya anlamadıysa bir tane daha. Anladıktan ve sevdikten sonra dairenin içine girmek isterse hizmetin aslı tanıtılır. Osmanlıca, kur'an hurufu öğretilir. Ordan okutturulur. Sünnet-i Seniyye ye tam tabi olduğumuz, bid'a ya taraftar olmadığımız gösterilir.Hele unutulmuş bir sünneti ihya etmek ise apayrı bir mevzudur.

Yapılmaması gereken ise hizmetin şeklini değiştirmektir. Latin hurufu ile hizmet etmektir. Bid'aya taraftar olmaktır. Ulema-yı Su'dan olmaktır. Agah olunuz. Selametle.
 

Beyrut

Member
Şeriat dairesinde çizilen çizgilerde amel niyetle beraberdir. O zaman yatarak namaz kılalım .. Lütfen yerinde birşeyler söyliyelim..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Son olarakta biz mutaassıp değiliz. Zaruret miktarı latin hurufu ile neşrini de savunuyoruz.

İzlenmesi gereken yol şu idi,

Hiç bilmeyen adama bir latince nüsha verilir. Sevmediyse bir tane daha, Sevmediyse ve ya anlamadıysa bir tane daha. Anladıktan ve sevdikten sonra dairenin içine girmek isterse hizmetin aslı tanıtılır. Osmanlıca, kur'an hurufu öğretilir. Ordan okutturulur. Sünnet-i Seniyye ye tam tabi olduğumuz, bid'a ya taraftar olmadığımız gösterilir.Hele unutulmuş bir sünneti ihya etmek ise apayrı bir mevzudur.

Yapılmaması gereken ise hizmetin şeklini değiştirmektir. Latin hurufu ile hizmet etmektir. Bid'aya taraftar olmaktır. Ulema-yı Su'dan olmaktır. Agah olunuz. Selametle.
Allah razı olsun kardeşim güzel anlatmış izah etmişsiniz, şunuda unutmamak gerekki günümüzde herkesin (ben dahil) osmanlıca ve arapça öğrenme imkanım yok bu yüzden bana hitap eden latince harflerle basılmış olan nurları okuyorum gayemiz nurları okumak anlamak ve hayatımıza geçirip faydalı olabilmek bu msjdan şu anlaşılmasın latin harfiyle yazılanı savunuyorum, asla imkanım olsa mutlaka orjinalınden okurum çok istiyorum, sistem malesef osmanlıca eğitimi yok saymış ,ne mutlu nurları orjinalınden okuyan yazan yazdıran mubarek nur talebelerine inş birgün bu acizde o halkaya dahil olur...
 

Beyrut

Member
Duanıza amin dedikten sonra şunu eklemek isterim, osmanlıca öğrenmek bir hafta geliştirmek bir ayınızı almaz. Günlük ders saati ise 2 saattir. Bu kadar az bir vakti bu kadar büyük bir sünnet için ayırmamak,lakayd kalmak büyük gaflet olsa gerektir.مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتِى فَلَهُ اَجْرُ مِاَةِ شَهِيدٍ Ev kema gal - Yani bidaların ve dalaletlerin istilası zamanında, sünneti seniyye'ye ve hakikati kur'aniyye'ye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir. (Hadis-i şerif - Muarrif Üstad bediüzzaman.)

İkinci büyük gaflet ise, hizmetimizin,talebeliğin asli bir rüknü olan yazıyı, kur'an hurufunu terketmektir. Bu da ' مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ kaide-i makarrırınca "Bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. O zaman biz asli bir şartı atlarsak nasıl risale-i nur talebeliğinden ve risale-i nur hizmetinden bahsederiz gerisizi siz muhakkik ve müdakkik kardeşlerime bırakıyorum.



Selametle...
 

memluk

Hatim Sorumlusu
bulunduğum yerde böyle bir fırsatım olsa inanın koşarak gidecem değil iki saatimi 1 günümüde ona ayırırım dua edin bu acize.. :(
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst