“Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi (Arab harflerini) muhafaza etmek olduğundan, (Emirdağ Lahikası)
“Risale-i Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'an'ı (Kur’an harfleri ve yazısını) muhafaza etmek bir vazifesi iken (Kastamonu Lahikası)
“İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurufatın (harflerin) kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette (zararda) olduğunu anla!” (Mektubat)
“Hatt-ı Kur'ânın ref'ine (kaldırmaya) çalışanları susturmalıyız. Ve Kur'ânı unutturmaya niyet edenlerin niyetlerini onlara unutturmalıyız.” (Rumuzat-ı Semaniye)
“O bid'alar ve acemî ve ecnebi hurufunun (harflerinin) intişarı, zamanı olan o âhirzamanın fena âdemleri bir kısım ülemaü`s-su'dur (kötü âlimlerdir) ki; hırs sebebiyle batınlarını haramla doldurmak için (ecnebî hurufu gibi) bid'alara yardım edenler ve fetva verenlerdir." (18. Lema)
Risale-i Nur'a intisab eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu (Kur’an harfleriyle) yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, Risale-i Nur talebesi ünvanını alır.” (Kastamonu Lahikası)
Peki biz nurcu olarak Üstadın emirlerinden kaçını yapıyoruz, ve nasıl kendimizden nurcu olarak bahsediyoruz.?