Konuya cevap cer

Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 33 - Yunusvâri Dua Etmeye Muhtacız !


[NOT]Cenâb-ı Hak, hadsiz kudret ve nihayetsiz rahmetini göstermek için,  insanda hadsiz bir acz, nihayetsiz bir fakr derc eylemiştir. Hem hadsiz  nukuş-u esmâsını göstermek için insanı öyle bir surette halk etmiş ki,  hadsiz cihetlerle elemler aldığı gibi, hadsiz cihetlerle de lezzetler  alabilir bir makine hükmünde yaratmış.


Ve o makine-i insaniyede  yüzer âlet var. Herbirinin elemi ayrı, lezzeti ayrı, vazifesi ayrı,  mükâfâtı ayrıdır. Adeta insan-ı ekber olan âlemde tecellî eden bütün  esmâ-i İlâhiye, bir âlem-i asgar olan insanda dahi o esmânın umumiyetle  cilveleri var.


Bunda sıhhat ve âfiyet ve lezâiz gibi nâfi emirler nasıl şükrü dedirtir,  o makineyi çok cihetlerle vazifelerine sevk eder, insan da bir şükür  fabrikası gibi olur.


Öyle de, musibetlerle, hastalıklarla, âlâm  ile, sair müheyyiç ve muharrik ârızalarla, o makinenin diğer çarklarını  harekete getirir, tehyiç eder. Mahiyet-i insaniyede münderiç olan acz ve  zaaf ve fakr madenini işlettiriyor. Bir lisanla değil, belki herbir  âzânın lisanıyla bir iltica, bir istimdat vaziyeti verir.


Güya  insan o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir  kalem olur, sahife-i hayatında veyahut levh-i misalîde mukadderât-ı  hayatını yazar, esmâ-i İlâhiyeye bir ilânnâme yapar ve bir kaside-i  manzume-i Sübhâniye hükmüne geçip, vazife-i fıtratını ifa eder.


İkinci Lem'a[/NOT]



[NOT]İşte, Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha  müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı  gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir.  Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde  binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur.  Bizim hevâ-yı nefsimiz, hûtumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına  çalışıyor.[SUP]6[/SUP] Bu hut, onun hûtundan  bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz senelik bir hayatı  mahveder. Bizim hûtumuz ise, yüz milyon seneler hayatın mahvına  çalışıyor.


Birinci Lem'a[/NOT]



[NOT]İman, duayı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği ve fıtrat-ı  insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenâb-ı Hak dahi, “Duanız olmazsa  ne ehemmiyetiniz var?” meâlinde, قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَاۤؤُكُمْ [SUP]1[/SUP] ferman ediyor. Hem اُدْعُونِىۤ اَسْتَجِبْ لَكُم [SUP]2[/SUP] ْ emrediyor.


1  :  Furkan Sûresi, 25:77. 

  2  :  “Bana dua edin, size cevap vereyim.” Mü’min Sûresi, 40:60.


Yirmi Üçüncü Söz[/NOT]



[NOT]İşte, ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin  anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesileyi elden  bırakma. Ona yapış, âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık, bir sultan gibi  bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir  vekil-i umumî gibi  اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ [SUP]1[/SUP] de, kâinatın güzel bir takvimi ol.


1  :  “Ancak Senden yardım dileriz.” Fâtiha Sûresi, 1:5.


Yirmi Üçüncü Söz[/NOT]




[NOT]Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:


Dua  eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman  yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük  dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zât var, ona bakar, ünsiyet  verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz  düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek  bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ[SUP]1[/SUP] der.


1  : “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.” Fâtiha Sûresi, 1:2.


Yirmi Dördüncü Mektup[/NOT]


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst