Konuya cevap cer

Asıl musibet dine gelen musibettir ve diğerleri zahirde musibet iken hakikatte musibet sayılmazlar. Çünkü meyveleri vardır. Bir ağaçtan meyve almak için, onu sulamak, dallarını budamak, toprağıyla ilgilenmek vesair bakımlarını yapmak gibi zahmetler vardır. Meyvesini verdiği zaman o zahmetler unutulur, meyvenin keyfi, sefası sürülür. Bunun gibi insanlar sırf kendileri, dünyada ulaşacakları rahatlıklar için bile bir çok sıkıntıya gönüllü katlanıyorlar. Mesela çocuğum okusun adam olsun hayırlı olsun diye anne karnından taa evlenene kadar başında pervane oluyor, ekmeğini, suyunu, parasını, evini vs. onunla paylaşıyor ve hatta kendi rahatından ziyade onun rahatına ehemmiyet veriyor. Oysa sonuçta risk vardır. Evlat nankör de olabilir. Buna rağmen gönüllü bir katlanış vardır.


Hal böyle iken, bizim ebedi hayatımızın baki güzellikleri için Rabbimizin cc. verdiği bir takım musibetlere esasında musibet diyemeyiz ve hakkımızda yoktur. Zahirde musibettir, hakikatte musibet değildir. Ve Rabbimizin cc. vaadinden dönmesi muhaldir. Yani çocuk için çekilen sıkıntı meyvesiz olma ihtimali varken, Cenab-ı Hakkın cc. belirlediği şartlarda musibete mukabele etmemiz halinde, meyvesiz olma ihtimali yoktur. Mutlak surette meyvesi olacaktır inşaallah.


Hakkı batıldan ayıramamakta dini musibettir. Çünkü dinine zarar veriyor.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst