Konuya cevap cer

[NOT]İKİNCİ MESELE: Maddî musibetleri büyük gördükçe büyür, küçük gördükçe küçülür. Meselâ, gecelerde insanın gözüne bir hayal ilişir. Ona ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet verilmezse kaybolur. Hücum eden arılara iliştikçe fazla tehacüm göstermeleri, lâkayt kaldıkça dağılmaları gibi, maddî musibetlere de büyük nazarıyla, ehemmiyetle baktıkça büyür. Merak vasıtasıyla o musibet cesetten geçerek kalbde de kökleşir, bir mânevî musibeti dahi netice verir, ona istinad eder, devam eder. Ne vakit o merakı, kazâya rıza ve tevekkül vasıtasıyla izale etse, bir ağacın kökü kesilmesi gibi, maddî musibet hafifleşe hafifleşe, kökü kesilmiş ağaç gibi kurur, gider. [/NOT]


Maddi musibetler;kazalar,kayıplar,mal mülk makam kaybı vs olabilir.Musibetin maddi ciheti manen bizlere zarar veriyorsa o tarafı ile ilgilenmek lazım.Ustad Hazretleri musibetleri büyük görürsen büyür,küçük görürsen küçülür diye ifade etmiş.Bakışımız nasıl onu yoklamalıyız öncelikle..Neden benim başıma geldi?Neden ben?demek yerine..


Bu halde iken yine "Bizi unutmayan bir Rabbimiz var.Elhamdülillah..Sınanıyoruz veya ihtar ediliyoruz.Ne mutlu ki bize Cenab-ı Hak bizi yalnız bırakmıyor.Bizi kamil insan seviyesine getirmek için çeşitli imtihanlara tabi tutuyor." diyerek Allah'a sabır ile dua ile tevekkül etmeliyiz.Çünkü biz imanın şartlarından biri olan kadere,kazaya,hayrın ve şerrin Allah tan geldiğine iman ettik.Madem iman ettik.İman da dil ile kalp ile tasdik yani ispat ister.Musibetler de en zor anlarda nasıl davranacağımızın işaretidir.Ve sonrasında...


Ustad Hazretleri ifadesinde diyor ki;arıların hücumuna karşı senin de onlara hücum etmen onların daha da kuvvetlenerek seni zayıf düşürmesine sebebiyet verir.Manen kalbinde böyle bir hücuma karşı kalp de sıkıntı yaşar ruh alemi daralır.Oysa Allah diyor ki;


[DIKKAT]Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

2. Yükünü senden alıp atmadık mı?

3. O senin belini büken yükü .

4. Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?

5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.

6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.

7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,

8. Yalnız Rabbine yönel.


İnşirah Süresi..

[/DIKKAT]



Risale-i Nurlarda çok geçen sağ yolun yolcusu ve sol yolun yolcusu..Her iki yolcu da bizim manevi alemimizdeki yolculardır.Biri oraya gitmeye yeltenir biri diğer yola..Bir çekişme haliyle doğruyu bulabilen selamete çıkanlar sağ yolun yolcusu gibi bu dünyada ve ahir alemde huzuru bulur.İslamiyeti yaşamak zaten huzurdur.


Ve Yine Risale-i Nur da geçen;



[DIKKAT]Evet, tevekkül etsen, dünyada istirahatin, âhirette istifaden kat’îdir. Mütevekkil ile, sözü anlamayan gayr-ı mütevekkilin misâlleri şu hikâyeye benzer ki:


İki adam, bellerine ve başlarına ağır yükler yükletip bir sefineye bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bıraktı, üstünde oturdu, nezaret etti. Diğeri, hem ahmak, hem mağrur, yükünü yere bırakmadı.


Ona denildi: “Şu ağır yükünü gemiye bırak, rahat et.”


O dedi: “Yok, ben kuvvetliyim. Yükümü, hem belimde, hem başımda muhafaza ederim.”



Ona denildi: “Bizi ve seni kaldıran şu gemi daha kuvvetlidir; daha güzel muhafaza eder. Hem gittikçe kuvvetten düşen belin ve akılsız başın, şu gittikçe ağırlaşan yüklere takat getiremeyecek. Hem dahi, gemi kaptanı seni böyle görse, ya ‘Divanedir’ der, seni tard eder; ya ‘Haindir’ der, ‘Gemimizi itham ediyor ve bizimle istihza ediyor, hapsediniz’ der, seni hapsettirir. Hem herkese de maskara olursun. Çünkü, zaafiyetini gösteren tekebbürünle, aczini gösteren gururunla, riyayı gösteren tasannuunla kendine mudhike yaparsın. Herkes sana gülecek.”


O bîçarenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. “Oh! Allah senden razı olsun. Zahmetten ve hapisten ve maskaralıktan kurtuldum” dedi.[/DIKKAT]


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst