"Şu eserimde üstadım Kur'ân'dır, kitabım hayattır, muhatabım yine benim. Sen ise, ey kàri, müstemisin. Müstemiin tenkide hakkı yoktur. Beğendiğini alır, beğenmediğine ilişmez. Şu eserim, mübarek Ramazan'ın feyzi olduğundan, ümit ederim ki, inşaallah din kardeşimin kalbine tesir eder de, lisanı bana bir dua-i mağfiret bahşeder veya bir Fâtiha okur."
Lemeat adlı eserin yazılış şekli nesir ile nazım arası bir tarzda olduğu için, okunup anlaşılması biraz daha dikkat ve tetkik istiyor ve anlaşılması müşkül bir eserdir. Üstad Hazretleri bu zorluk ve müşkül olma halinin gerekçesini, kendine mahsus ve kendine hitap edilen bir ders olmasına bağlıyor. Yani kendimle bir hasbihal olduğu için birinci muhatap kendim ve nefsimdir, başkaları dinleme makamındadır. Öyle ise dinleme makamında olan birisinin bu müşkül ve zorluklardan dolayı tenkit etme hakkı yoktur, demek sureti ile mazeretini ifade etmiş oluyor.
"Kitabım hayattır." ifadesinden, "Lemeat adlı eser hayatımın bir kitabıdır." şeklinde anlamak mümkündür. Yani Lemeat adeta Üstad Hazretlerinin hayatının bir özeti ve risale şekline girmiştir diyebiliriz. Şu gelen ifadeler de bu hakikate çok güzel bir serlevha hükmündedir:
"Hem bu eser, kendisinden on sene sonra çıkan ve yirmi üç senede tamamlanan Risale-i Nur'un mühim eczalarına bir işaret-i gaybiye nev'inden müjdeli bir fihrist hükmündedir."
Lemeat
SorularlaRisale