manevi mütevatir

hatice-

Yeni Üye
Selamünaleyküm ,.ben peygamberimizin(asm)mucizelerine gözümle görmüş gibi inanmak istiyorum.bu yüzden mucizeleri araştırıyorum. mucizelerin büyük bir kısmı manevi mütevatirdir biliyoruz. bunu daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki hadisin tetkikini yapmak istiyorum. böylelikle manevi mütevatir hadisleri de iyice anlamış olurum.hadis şu:Hazret-i Câbir dedi ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: ناَدِ بِالْوُضُوءِ “Abdest almak için nida et” dediler. “Su yok” denildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dedi: “Bir parça su bulunuz.” Gayet az su getirdik. Sonra, o az su üstüne elini kapadı, birşeyler okudu, bilmedim ne idi. Sonra ferman etti: رِدْنَا بِجَفْنَةِ الرَّكْبِ Yani, “Kàfilenin büyük teştini (tekne) getir.” Bana getirildi; ben de Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın önüne koydum. O da elini içine koydu, parmaklarını açtı. Ben de o az suyu, mübarek eli üzerine döküyordum. Gördüm ki, mübarek parmaklarından kesretle su aktı, sonra teşt doldu. Suya muhtaç olanları çağırdım. Bütün geldiler, o sudan abdest alıp içtiler. Ben dedim: “Daha kimse kalmadı.” Elini kaldırdı; o cefne (yani tekne) lebâleb dolu kaldı.1 Hocam, bu hadisin bize kadar kaç tarikla geldiğini, bu tarikları senetleriyle yazarak anlatabilir misiniz? vereceğiniz cevap bizim için çok önemli.Allah razı olsun.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Bu hadisin ravisi İmam Ahmed ibn-i Hanbel, Sinan bin Hatem'den o da Ca'fer ibn-i Süleyman'dan o da Ca'd Ebu Osman'dan o da Enes bin Malik'ten o da Cabir ibn-i Abdullah-il Ensari'den rivayet edilmiştir.

Değerli kardeşim benim bulabildiğim rivayet yolu böyledir.
Selametle...
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Değerli kardeşim,
Manevi mütevatir rivayetlerin özelliği zaten bu şekildedir. Bir cemaat-i azimeden bir kaç kişi rivayet eder, diğerleri rivayet edenlere itimad edip sadece susmakla tasdik ederler. Zira rivayet eden sahabe veya sahabeler, vuku bulan mucizenin bütün aşamalarını gördüğü için tam olarak rivayet eder, diğer sahabeler ise sadece eserlerini gördükleri için rivayette bulunmayıp, sadece tasdik emaresi olan sükût ile mukabele ederler. Manevi mütevatir olan hadislerin ravileri genellikle hadim-i nebevi olan sahabelerdir. Ve bu rivayetler görmeyle alakalı olduğu için mucizeyi görenler yani tam olarak görenler sadece Peygamber Efendimiz (ASM)'e en yakın olan sahabelerdir. Bu hususun tek istisnası ise Hanin-ül Ciz' mucizesinin ravileridir. Zira bu mucizede kuru direğin ağlamasını bütün cemaat işittiği için çokça rivayet edilmiştir. Fakat diğer manevi mütevatir olanların ravileri az olup, bir cemaat huzurunda vuku bulduğundan cemaatın itiraz etmeyip sükut etmeleri tasdik hükmüne geçmiştir. Bu durumdan dolayıdır ki kuru direğin ağlaması mucizesini beyan ederken manevi mütevatir değil hakiki mütevatir ifadesi kullanılmıştır.
Mütevatir hadisi iki kısma ayırdığımızda birinci kısım lafzi mütevatirdir. Bu ise “Yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir cemaatin bir hadis-i şerifin kelime ve cümlelerini olduğu gibi koruyarak naklettikleri mütevatir haber veya hadis”e denilir. Peygamberimizin (ASM) bir parmak işaretiyle Ay’ı ikiye ayırmasını, Mi’raca çıkmasını ve parmaklarından su fışkırmasını anlatan hadisler lafzî mütevatir olarak kabul edilmiştir. Böyle hadisler pek azdır. Ravileri ise yukarıda bahsettiğimiz gibi yine az olup mucize huzurunda vuku bulan kalabalık cemaatin sadece susmakla hadiseyi tasdik etmeleri vardır.
İnşaallah yardımcı olabilmişimdir.
Selametle...
 
Üst