Mariz bir asır sözüyle içinde bulunduğumuz yüzyıl ve ahirzamana işaret edilmiştir, yada ben öyle anlıyorum. Asrımız Kur'anî çizginin dışına çıkıldığı için veyahut bazı imanî esaslara hücûm edildiği için (özellikle; Amentü billah ve bilyevmil ahir esaslarına) mariz bir asırdır.
Asrımızın hastalığına sebep ise hakkın batıl, batılın hak olarak gösterilişi, teslimiyetlerin kırılmış olması, teferrüata değil de tamamen esas ve köklere taarruz edilmesidir. Ve bütün bu oyunların eskiden olduğu gibi cahil olanlar üzerinde değil de, özellikle bazı dünyevî ilimler ile iştigal edenler üzerinde oynanmasıdır.
Hasta olan her ne ise yani ister asır, ister unsur, ister uzuv olsun, kullanılabilecek tek reçete, tek ilaç Kur'an ve hükümleridir. Çünkü; insan Kur'an fıtratı üzerine yaratılmışıtır. Ve ancak Kur'an ışığında hareket ederek selamete erebilir. Hayatları Kur'an ile nurlanmış fertlerden meydana gelen unsurlar elbette asırların da yaşanabilir, sağlıklı asırlar olmasına sebep olacaklardır. Bu neticeyi elde edebilmek için mü'min ve müslüman sıfatıyla sıfatlanmış olan her insanın kendi üzerine düşeni yapması (Kur'anın çizmiş olduğu yoldan çıkmaması) lazım. Sadece benle olmaz, asır bozulmuş düşüncesiyle hareket etmemesi lazım. Zira asırların bozulması için çalışan insanlar tek başlarına büyük bir azimle başlayıp, arkalarından milletleri sürüklemişlerdir. Elbette bunun akside mümkündür.