Geçmiş asırlarla bu asrımız arasında bariz farklar nelerdir ?
Geçmiş asırlarla bariz farklar olduğu gibi asrımız daha çok İslamın gelişinden önceki Cahiliye dönemiyle de bir çok yönden benzerlikler içeriyor. Tek fark teknolojik gelişmelerdir denilebilir. Kadının meta olması, diri diri kız çocuklarının gömülmesi, faizcilik, tefecilik, katl, zina, sarhoşluk veren şeylerin çok yaygın olarak kullanılması, putperestlik vs... Bu saydıklarımızın her biri o günün şartlarında nasıl uygulanıyorsa, bugün de asrın şartlarına uygun şekilde yine uygulanıyor. Fark sadece materyallerde. O zaman bankaların gördüğü işleri şahıslar görüyordu. O zamanın şartlarında kız çocuğu diri diri toprağa gömülürken; bugünde içerisinde manevi bir hava esmeyen evlerde, teknolojinin eline emanet ettiğimiz evlatlarımız başka bir şekilde katlediliyor. Kısacası o devirle bu devir arasında çok yönden benzerlikler görüyoruz.
Kur'ana ittiba bu asrın hastalıklarına nasıl deva olur ? Mesela cehaleti nasıl izale eder ?
Medeniyette geri kalmışız; Kurana tabi olarak yeniden nasıl ayağa kalkabiliriz ?
Kurana tabi olmakla maddi manevi terakki mümkündür tabiki ama bu nasıl olur ?
Bu üç soruyada mezkur devri kıyas ederek cevap vericek olursak çözüm gayet net bir şekilde çıkıyor karşımıza. İslam geldiğinde Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem cehaletin izalesi için ne yapmışsa bugün de durum farklı değildir. Ahlakın temini için ne çözüm sunmuşsa bugün içinde çözüm yolu aynıdır. Havassın hakkıyla avamın hakkını eşit tutan değer ne idiyse bugünde aynı değer üzerinden çözüm bulunmalı. Vahşetten ve sükuttan insanları çıkarıp, kurtarıp asırlar boyunca onları her yönden (ilim, ahlak, fazilet, adaletperverlik, siyaset, takva, yöneticilik, aile içi hayat, içtimai hayat vs...) insanlara rehber, bir numune yapan ne idiyse, bugünde aynı metod kullanılmalı ki, aynı şekilde örnek insanlar yetişsin.
Bu zikrettiğimiz meselelere Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kur'an dan çözümler bulmuştur. İnsanı öldürmeyi sıradan gören bir toplumu öyle bir hale Kur'an terbiyesiyle getirmiş ki, o insanlar karıncayı bile öldürmekten çekinir hale gelmişler. Demek Kur'an da öyle bir iksir var ki; insanları en vahşet içeren hallerden en ala insanlar derecesine çıkarabiliyor. Üstad hazretleri diyor ki: "İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?" On Dokuzuncu Söz
Bugünün insanı da toplumu düzeltme, manevi çöküntüleri izale etme yolunda çok gayret sarfediyor fakat bu gayretlerin boşa gitmesinin en büyük sebebi ve belki de tek sebebi Kuranın bu çözümden hariç tutuluyor olmasıdır. Velhasıl kelam çözüm geriye dönmekte ve öze inmektedir. Tarih tekerrürden ibarettir. İnsanlığın maddeten ve manen, yeniden dirilişi Kur'anla olacaktır. Üstad hazretleri ve sadık talebeleri (Allah onlardan razı olsun.) asr-ı saadettekine benzer bir numuneyi bizlere yakın tarihte göstermişler. Kur'ana bağlılığın, davaya sadakatin, bir avucun parmak sayısı kadar insanın, sahabemisal (radıyallahuanh) bugün neleri netice verdiğini görüyoruz. Ahlakın, adaletperverliğin, uhuvvetin yeniden yapılanıyor olduğunu gör/üyoruz/eceğiz biiznillah. Hakikat olan dava bir kişiyle de başlasa Allah CC. onu yarıda bırakmaz. Hasta bir asrın hasta unsurlarını ve uzuvlarını eskiden olduğu gibi yine Kuran tedavi edicektir.