SaYa

Well-known member
Yine sana sesleneceğim


Senin kim olduğunu hiç bilmeden


Senin kim olduğunu en çok bilerek


İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin


Dört nala açan kiraz çiçeklerinin


Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım


Sarı bir hüzün kızıl bir gurur


Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana


Sana oklardan değil yaydan bahsedeceğim

Gülün dikenlerinden değil


Gülleri ve dikenlerini doğurmaktan yorulmayan


Topraktan söz açacağım


Akan su gelmeyecek kelimelerime


Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan damlaları dinlendireceğim


Yine sana sesleneceğim


Senin kim olduğunu hiç bilmeden


Bilmek istemeden


Alaattin in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi


Ve ne dilersem dilememi isteseydi


Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim


Bir şeyden vazgeçmeyi isterdim sadece


Hayatta bir şeyden vazgeçmek lutfedilseydi


Bedeli her şeyim olsa bile


Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim


Garip değil mi sana seslenmekten vazgeçtiğimi


Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de


Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm bu dünyadaki


Tek geride kalmış hesap benim için


Bu dünyadaki tek yük


Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek


Kürek mahkumu için kürek neyse


Benim için de sana seslenmek o


Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu


Öbür yandan bileklerimden sızan kanların


Gönlümü işgale yönlendiği bir rotanın can suyu


Oysa ben sana küreklerden değil gemiden bahsetmek isterdim


Atalarım bana kadınlara gökyüzünü


Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler


Sen kürekleri yağlı urganları


Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun


Sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak


Göstermek isterdim


Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri


Ama senin vaktin yoktu


Ben bunu hiç anlayamadım


Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki


Bazı kadınların beyaz güvercinlerden daha çok


Siyah apoletleri sevebileceğini


Sana sesleniyorum


Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarıma kadar


Toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor


Kürekleri bırakamıyorum


Önce yücelttiğin sonra terkettiğin aşkın onuru için


Kalemi bir an elimden düşürmüyorum


Ankara Kalesi ;nin önünde


Sana sesleniyorum


Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin


Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm


Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı


Cehennemle konuşurdum Seni ona anlatabilirdim


Oysa sen ne cenneti isteyecek kadar aşık oldun


Ne de cehennemi isteyecek kadar ayrılık


Seviyorum seni ama dedin


Hoşçakal diye ekledin


Şimdi gitmeye mecburum


Belki yine gelirim, umarım gelirim


Son sözün oldu


Cennet ve cehennemin dillerini


Savaş naralarını ve aşk şiirlerini


Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım


Senin sözlerinin anlamını öğretmediler


Hiçbir şey söylemeden gittin


Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim


Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana


Ve kalemime ilk defa yavan gözlerle baktın


Yine yeniden sadece sana sesleneceğim


Müebbet bir aşk dışında


Bildiğim tüm duygularımı terkedeceğim


Sana sesleneceğim yine


Seni sadece kuru bir sevgiyle değil


Derin bir hüzünle binlerce yıllık bir gururla


Ve pervasız bir öfke ile sevdiğimi duyumsuyor musun


Mütevazi bir sevgiyle değil


Küstah bir aşkla sevdim seni


Ben Osmanlı gibi


Kollarımın yetişemediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken


Ölen köprülerin ülkesindeki Venedikteki son sancağı


Kışın üşümemek için şal yaptın kendine


Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde


Zaman geçtikçe eksilir demiştim oysa


Atalarımın öğrettiklerine ters düşse de


Sana inanırım bilirsin


Zamanla unutursun demiştim


Niye daha derinleşiyor öyleyse


Derinleşiyor özlemin


Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları


Coşturuyor ayrılık sözlerin


Öfkelerimin kararlılığını


Aşka katık ederek konuşacağım


Bedenim bu dünyayı terkedene kadar


Öyle sanıyorum ki


Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için


Benden uzun yaşayacaksın


Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne


Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin


Küstah bir aşkla seveceğim seni


Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan


Kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edeceğim


Ömrün geri kalanında


Sana sesleneceğim yine


Ben seni beyrut gibi sevdim ama


Sana ne Mağribi ne de Manhatten i anlatamadım


Bağdat ve Şam;ı işgale yeltenmişken


Venedik;ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı


Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana


Senin kim olduğunu hiç bilmeden


Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım


Senin kim olduğunu en çok bilerek


Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terkedeceğim


Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün


Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım



Bu dünyayı terketme müjdesi gelene kadar


Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke


Hüznümün beni aşan taşkınlığını


Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını


Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını


Anlayabilseydin


Anlatabilirdim sana


Seninle yaşanan bir aşktan sonra


Ayrılığın ölüm bile olsa


Mavi bir ölüm olacağını





Ömer ÇELİK
 

Yeltegiyan

Elfidam
Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün


Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım



Bu dünyayı terketme müjdesi gelene kadar




paylaşım için teşekkürler
 
Üst