Abdullah b. Ömer (r.anhuma) da, bize şu hadisi rivayet eder:
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"ALLAH'ın kullarından biri:
Ya Rabbi, leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve H azimi sultânike Ey benim Rabbim, Senin zatının celâlına ve Senin hakimiyetinin azametine layık biçimde Sana hamd olsun), dedi.
Bu hamd, kulun amelini yazmakla görevli iki meleği aciz bırakarak, nasıl yazacaklarını bilemediler. Bunun üzerine melekler, göğe çıktılar ve:
Ey Rabbimiz, Senin kulun öyle bir söz (hamd) söyledi ki, nasıl yazacağımızı bilemeyeceğiz, dediler.
ALLAH (Azze ve Celle), kulunun söylediği sözü en iyi bilen olduğu hâlde:
Benim kulum ne söyledi? diye sordu. Melekler:
Ey Rabbimiz, bu kulun:
"Ya Rabbi, leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve azimi sudtânike" söyledi, dediler.
Bunun üzerine ALLAH (Azze ve Celle), o iki meleğe buyurdu ki:
Kulum, Bana kavuşup da Ben, onu söylediği söz (hamd)e karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz, o sözü kulumun söylediği gibi yazınız, buyurdu
Sünen-i İbn Mace, Kitabu'1-Edeb, B. 55, Hds. 3801.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"ALLAH'ın kullarından biri:
Ya Rabbi, leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve H azimi sultânike Ey benim Rabbim, Senin zatının celâlına ve Senin hakimiyetinin azametine layık biçimde Sana hamd olsun), dedi.
Bu hamd, kulun amelini yazmakla görevli iki meleği aciz bırakarak, nasıl yazacaklarını bilemediler. Bunun üzerine melekler, göğe çıktılar ve:
Ey Rabbimiz, Senin kulun öyle bir söz (hamd) söyledi ki, nasıl yazacağımızı bilemeyeceğiz, dediler.
ALLAH (Azze ve Celle), kulunun söylediği sözü en iyi bilen olduğu hâlde:
Benim kulum ne söyledi? diye sordu. Melekler:
Ey Rabbimiz, bu kulun:
"Ya Rabbi, leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celâli vechike ve azimi sudtânike" söyledi, dediler.
Bunun üzerine ALLAH (Azze ve Celle), o iki meleğe buyurdu ki:
Kulum, Bana kavuşup da Ben, onu söylediği söz (hamd)e karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz, o sözü kulumun söylediği gibi yazınız, buyurdu
Sünen-i İbn Mace, Kitabu'1-Edeb, B. 55, Hds. 3801.