Kýrýk Testi
Well-known member
Başta Kâbe-i Muazzama olmak üzere Zemzem Kuyusu, Makam-ı İbrahim, Safâ ile Merve tepeleri gibi kutsal mekânların yer aldığı mescittir ki, Mekke-i Mükerreme’nin ortasında yer almaktadır. Namazın farz olmasından sonra burada namaz kılınmaya başlandı. Daha sonra burasının dar gelmeye başlaması üzerine. Hz. Ömer ve Hz. Osman (r.anhüma) zamanlarında daha da genişletildi ve etrafına sur çekildi.
Bugünkü şeklini 16. yüzyılın ikinci yarısında, I. Süleyman (Kanuni) ve ІІ. Selim zamanında yapılan eklemelerle almıştır.
“Yasaklanmış, korunmuş, dokunulmaz” mânâsına gelen ve harem kelimesiyle eş anlamlı olan harâm, bu mescit için de kullanılmıştır. Çünkü Mekke ve Medine için, Hz. Peygamber (a.s.m.) tarafından çizilen “harem” bölgesinin içerisine bu mescit dahildir. Bu bölgede zararlılar dışındaki canlıların öldürülmesi ve bitki örtüsüne zarar verilmesi haram kılınmıştır.
Ayrıca Mescid-i Harâm, namaz kılmak için en faziletli mekân olarak gösterilir.
Mescid-i Harâm dünyadaki 7 minareli tek cami olduğu gibi, mihrabı bulunmayan tek cami özelliğine sahiptir.
Hicretten bir buçuk sene önce, Recep ayının 27. gecesinde, Resulullah’a (s.a.v.) Cebrail (a.s.) geldi ve onu Mescid-i Harâm’dan alıp Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Bu olaya İsrâ mu’cizesi denilmektedir.
Mekke fethedilmeden önce Müslümanlar Mekke’ye giremiyor, Kâbe’yi tavaf edemiyorlardı. Fetihten iki sene önce Fetih Suresi’nin şu ayetleri (27-29. ayetleri) indirildi:
“And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. İnşaallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Harâma gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir; onun için, Mekke'nin fethinden önce size yakın bir fetih daha ihsan etti.” Bu ayetlerle Allah, mü’minlere Mescid-i Harâm’a gireceklerini müjdeledi ve bu İlâhî vaad iki sene sonra gerçekleşti (630).
Bugünkü şeklini 16. yüzyılın ikinci yarısında, I. Süleyman (Kanuni) ve ІІ. Selim zamanında yapılan eklemelerle almıştır.
“Yasaklanmış, korunmuş, dokunulmaz” mânâsına gelen ve harem kelimesiyle eş anlamlı olan harâm, bu mescit için de kullanılmıştır. Çünkü Mekke ve Medine için, Hz. Peygamber (a.s.m.) tarafından çizilen “harem” bölgesinin içerisine bu mescit dahildir. Bu bölgede zararlılar dışındaki canlıların öldürülmesi ve bitki örtüsüne zarar verilmesi haram kılınmıştır.
Ayrıca Mescid-i Harâm, namaz kılmak için en faziletli mekân olarak gösterilir.
Mescid-i Harâm dünyadaki 7 minareli tek cami olduğu gibi, mihrabı bulunmayan tek cami özelliğine sahiptir.
Hicretten bir buçuk sene önce, Recep ayının 27. gecesinde, Resulullah’a (s.a.v.) Cebrail (a.s.) geldi ve onu Mescid-i Harâm’dan alıp Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Bu olaya İsrâ mu’cizesi denilmektedir.
Mekke fethedilmeden önce Müslümanlar Mekke’ye giremiyor, Kâbe’yi tavaf edemiyorlardı. Fetihten iki sene önce Fetih Suresi’nin şu ayetleri (27-29. ayetleri) indirildi:
“And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. İnşaallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Harâma gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir; onun için, Mekke'nin fethinden önce size yakın bir fetih daha ihsan etti.” Bu ayetlerle Allah, mü’minlere Mescid-i Harâm’a gireceklerini müjdeledi ve bu İlâhî vaad iki sene sonra gerçekleşti (630).