Kýrýk Testi
Well-known member
Hadis-i Şeriflerde kıyamet alametlerinden olmak üzere iki Mesih’den bahsedilir. Bunlardan birisi Mesih İsa’nın yeryüzüne inmesi, diğeri de Mesih Deccal’ın (bk. Deccal maddesi) ortaya çıkmasıdır. Müseylime gibi yalan yere peygamberlik iddiasıyla çıkacak otuz kadar Deccal zikredilmiş, en büyük fitne olan Mesih Deccal’ın ise ilâhlık iddiasıyla ortaya çıkacağı haberi verilmiştir.
Mesih-i Deccal, aldatıcı ve yalancı Mesih demektir. Müfessirlere göre Deccal yalancı, insanları aldatmakta hünerli bir sahtekar olduğu için kâfirliği, sahtekârlığı, yüzünden belli olduğu halde, bir takım harikalar göstererek ilâhlık iddia edecek ve en büyük fitne olması da bundan olacaktır.
Tefsir âlimlerine göre Yüce Allah peygamberlik iddia eden bir yalancıya onu tasdik ihtimali bulunan bir mucize vermez. Fakat ilâhlık iddia eden bir yalancıya birtakım harika şeyler verebilir. Çünkü kendisi hâdis olan (sonradan olan) yaratığın Allah olmadığına aklî delil daima var olduğu için, onun yalancılığı haddi zatında ortadadır. Deccal’in bu şekilde yalancı bir Mesih olması, onun Hıristiyanlık taklidi altında ortaya çıkacağına işaret olduğu gibi, büyük ölçüde insanların faziletlerini ve kutsal değerlere olan inançlarını “mesh” etmeye; yani silmeye muvaffak olacağına da delâlet eder. Gerçek Mesih ise, insanlardan inançsızlığı ve kötü ahlâkı silip onları fazîletlerle donatmaya vesile olan Hz. İsa’dır (bk. İsâ maddesi).
Bazı rivayetlerde Hazret-i İsa’ya (a.s.m.) “Mesih” namı verildiği gibi, Deccal’a da “Mesih” namı verilmesi ve “Mesih-i Deccalin fitnesinden Allah’a sığınırım” şeklinde duâ edilmesinin hikmeti ve yorumunu Bediüzzaman şöyle yapar:
“Nasıl ki emr-i İlâhî ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Mûseviyede (Hz. Mûsâ’ya verilen şeriat) bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyâtı (nefse hoş gelen şeyleri) helâl etmiş; aynen öyle de, büyük Deccal, şeytanın iğvâsı ve hükmüyle şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak anarşistliğe ve Ye’cüc ve Me’cüc’e zemin hazır eder. Ve İslâm Deccalı olan “Süfyan” dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleriyle kaldırmaya çalışarak, hayat-ı beşeriyenin maddî ve mânevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nuranî zincirleri çözer, hevesat-ı müteaffine (kokuşmuş hevesler) bataklığında birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdat bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamaz.”
Mesih-i Deccal, aldatıcı ve yalancı Mesih demektir. Müfessirlere göre Deccal yalancı, insanları aldatmakta hünerli bir sahtekar olduğu için kâfirliği, sahtekârlığı, yüzünden belli olduğu halde, bir takım harikalar göstererek ilâhlık iddia edecek ve en büyük fitne olması da bundan olacaktır.
Tefsir âlimlerine göre Yüce Allah peygamberlik iddia eden bir yalancıya onu tasdik ihtimali bulunan bir mucize vermez. Fakat ilâhlık iddia eden bir yalancıya birtakım harika şeyler verebilir. Çünkü kendisi hâdis olan (sonradan olan) yaratığın Allah olmadığına aklî delil daima var olduğu için, onun yalancılığı haddi zatında ortadadır. Deccal’in bu şekilde yalancı bir Mesih olması, onun Hıristiyanlık taklidi altında ortaya çıkacağına işaret olduğu gibi, büyük ölçüde insanların faziletlerini ve kutsal değerlere olan inançlarını “mesh” etmeye; yani silmeye muvaffak olacağına da delâlet eder. Gerçek Mesih ise, insanlardan inançsızlığı ve kötü ahlâkı silip onları fazîletlerle donatmaya vesile olan Hz. İsa’dır (bk. İsâ maddesi).
Bazı rivayetlerde Hazret-i İsa’ya (a.s.m.) “Mesih” namı verildiği gibi, Deccal’a da “Mesih” namı verilmesi ve “Mesih-i Deccalin fitnesinden Allah’a sığınırım” şeklinde duâ edilmesinin hikmeti ve yorumunu Bediüzzaman şöyle yapar:
“Nasıl ki emr-i İlâhî ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Mûseviyede (Hz. Mûsâ’ya verilen şeriat) bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyâtı (nefse hoş gelen şeyleri) helâl etmiş; aynen öyle de, büyük Deccal, şeytanın iğvâsı ve hükmüyle şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak anarşistliğe ve Ye’cüc ve Me’cüc’e zemin hazır eder. Ve İslâm Deccalı olan “Süfyan” dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleriyle kaldırmaya çalışarak, hayat-ı beşeriyenin maddî ve mânevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nuranî zincirleri çözer, hevesat-ı müteaffine (kokuşmuş hevesler) bataklığında birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdat bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamaz.”