Konuya cevap cer



Esselamün aleyküm.


Bu haftaki dersimiz haşirle ilgili olacaktır. Birlikte mütalaa edelim inşallah. Dua ile.




[BILGI]ALTINCI LEM’A: Cenâb-ı Hak, bütün cüz ve cüz’îlerde sikke-i  mahsusasını  ve bütün küll ve küllîlerde has hâtemini vaz’ ettiği gibi,  aktar-ı  semâvat ve arzı, hâtem-i vahidiyetle ve mecmu-u kâinatı sikke-i   ehadiyetle mühürlemiştir. Mezkûr sikke ve hâtemlerden, meselâ,


فَانْظُرْ  اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْىِ اْلاَرْضَ بَعْدَ  مَوْتِهَاۤ  اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْىِ الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ  قَدِيرٌ



1




âyetinin  işaret ettiği ihya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki hâtem-i  İlâhîye bakınız  ki, pek çok garip garip haşirleri, acip acip neşirleri  göresiniz!


Evet,  bilhassa arzın ihyasında, her sene üç yüz binden fazla saha-i  vücuda  getirilen mahlûkatın nevilerinde haşir ve neşirler vardır Lâkin,   bilinmez bir hikmete binaen, şu haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade   edilen emsal aralarındaki misliyet o kadar ayniyete karibdir ki, hemen   hemen, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayrıdır denilebilir. Her ne   ise, misliyet, ayniyet mevzuu bahis değildir. Her nasıl olursa olsun, o   haşir neşirler beşerin suhulet-i haşrine delâlet ettikleri gibi,  beşerin  haşrine birer misal ve birer örnek olabilirler.


İşte, birbirine  muhalif, nihayet derecede karışık olan o envâ-ı  kesireyi kemâl-i  imtiyazla ihya etmek ve hatasız, haltsız, galatsız  olarak mümtazâne iade  etmek, nihayetsiz bir kudrete ve muhit bir ilme  sahip olan Zât-ı Zülcelâlin hâtem-i has ve sikke-i mahsusasıdır.


Ve  keza, sath-ı arz sahifesinde kusursuz, noksansız, sehivsiz, kemâl-i   intizamla üç yüz binden fazla risaleleri yazmak, öyle bir Zâtın sikke-i   mahsusasıdır ki, herşeyin içyüzü, herşeyin kilidi onun elindedir. Ve   hiçbirşey onun teveccühünü başkasından çevirip kendisine hasredemez.


Hülâsa: Sath-ı  arzda, altı ay zarfında, beşerin haşrini temsil eden o  sayısız haşir ve  neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u azîminde  pek yüksek, büyük  ve ince nakışlı bir hâtemi vardır. Mahlûkatın  icadında görünen şu  intizamlar, suhuletler, sür’atler, imtiyazlar hep o  hâtemin  parıltısından meydana geliyorlar. Evet, her bahar mevsiminde  pek  hakîmâne, basîrâne, kerîmâne faaliyetler başlar ve harikulâde  san’atlar  yapılır. Ve bütün bu ameliyat, kemâl-i sür’atle, suhuletle,  muntazaman  cereyan etmekte olduğu görünür.


İşte, bu harikulâde faaliyetler  öyle bir Zâtın hâtemidir ki, hiçbir  mekânda olmadığı halde, her mekânda  ilim ve kudretiyle hâzır ve  nâzırdır.



[SUP]1[/SUP]  :   “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine:  Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl  diriltiyor? Bunu yapan, elbette  ölüleri de öylece diriltecektir; O  herşeye hakkıyla kàdirdir.” Rum  Sûresi, 30:50.



Mesnevi-i Nuriye[/BILGI]



[TAVSIYE]Daha önceki derslerimize gitmek için linki tıklayın. Risale Açıklamalı[/TAVSIYE]



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst