MHP Kur'an-ı Kerim'de değişiklik istedi

molla_zehra

Well-known member
MHP adayı Kuran'ın bazı ayetlerini laikliğe aykırı olarak niteledi. Baş örtülüleri 'sıkmabaş', 'kadere iman'ı da ahlaklı olmaya engel dedi.

Star gazetesinde bugün yayınlanan habere göre; MHP adayı baş örtülüleri 'sıkmabaş', 'kadere iman'ı ahlaklı olmaya engel, Kuran'ın bazı ayetlerini de laikliğe aykırı olarak niteledi.
MHP yönetiminin parti vitrinine yerleştirdiği isimlerin başında gelen emekli Büyükelçi Gündüz Aktan'ın dini konularda ileri sürdüğü birbirinden uçuk fikirler parti yönetiminin başını ağrıtacak gibi görünüyor. Dini konulardaki açıklamalarına referans olarak gösterdiği kaynaklar da MHP milletvekili adayı Gündüz Aktan'ı yalanlıyor. Aktan'ın bilgisi olmayan konuda yaptığı açıklamalar parti tabanında da büyük rahatsızlık yarattı.

BAŞ ÖRTÜ DEĞİL 'SIKMABAŞ'

MHP'nİn ağır toplarından Aktan ilk olarak baş örtülü kadınları, 'sıkmabaş' olarak niteledi. MHP adayı olmadan önce yaptığı bu niteleme nedeniyle milliyetçi-muhafazakar kesimin tepkisini çeken Aktan, şimdilerde de dini konularda ortaya attığı uçuk fikirlerle partisinin başını ağrıtıyor. Aktan'ın kadere iman ve Kuran'ın laikleştirilmesiyle ilgili önerileri partisinin başını uzun süre ağrıtacağa benziyor.

'KADERE İMAN'I İNKAR ETTİ

MHP'DEN aday olmadan önce köşe yazdığı Radikal gazetesine önceki gün bir röportaj veren Gündüz Aktan, imanın 6 şartından biri olan 'Kadere İman'a karşı çıkarak kader inancının sorumlu ve ahlaklı birey olmaya engel olduğunu iddia etti. Yani Aktan'a göre kadere iman etmek ahlaklı birey olmaya bir engeldi. Aktan bu iddiasını büyük İslam düşünürü İmam Maturidi'ye dayandırdı.

MATURİDİLİĞİ DE ÇARPITTI

TÜRKİYE'DE dindarların Selefiliğe yakın olduğunu ve siyasal şartlar yüzünden Hanefi-Maturidi çizgiyi benimsemediklerini ileri süren Aktan'ın sözleri, ilahiyatçılar tarafından 'bilgisizlik eseri' olarak yorumlandı. Aktan'ın Maturidilik üzerine yaptığı yorumlara cevap veren Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır 'Aktan saygın ve değerli bir insan. Doğrusu şaşırdım. Üzülmesini istemem ama doğruların söylenmesi lazım. Kur-an'da Allah insanları yarattı. Sonra kaderi belirledi. Ama Maturidi mezhebinde önce kader belirlenir sonra insan yaratılır. Bir insanın yapacağı şey önceden belirlenmiştir.'

'BAZILARI DEĞİŞTİRİLMELİ'

MHP adayı Aktan'ın asıl şaşkınlık uyandıran ve tepki çeken sözleri ise Kuran'da bazı ayetlerin değiştirilmesini istemesi oldu. Radikal gazetesinde 27 Mayıs 2007 tarihinde yayımlanan köşe yazısında Aktan şunları yazmıştı: Laiklik yorumunu değiştirme talepleri, Kuran'ın muamelat (medeni hukuk) ve ukubat (ceza hukuku) ayetlerini yani şeriatı uygulamak istendiği kuşkusunu yaratıyor. Bu ise laiklikle bağdaşmaz. 1000 yıl öncesinin büyük müçtehitleri, bu ayet hükümlerinin dini değil, tarihi-sosyolojik nitelikte oldukları ve değişebilecekleri yolunda fetva vermişlerdi. Cumhuriyet bunu yaptı. Buna karşılık dinin özü olan Kuran'ın ibadet ve ahlaka ilişkin hükümleri hiçbir değişikliğe uğramadan devam ediyor.

'MÜSLÜMANLIĞI KALMAZ'

ANKARA Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu Aktan'ın 'Kur'an'ın bazı ayetlerinin artık hükmü geçerli değildir' şeklindeki sözlerine 'Siz Kitabın bir kısmına inanır bir kısmını inkár mı edersiniz' ayetini hatırlatarak cevap verdi. Kırbaşoğlu 'Bunlar zamanında Süleyman Demirel'in ahkám ayetlerine ilişkin söylediği sözler. Bu sözlerin İmam Maturidi ile bir ilgisi yok, tamamen politika' dedi. Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır da 'İmam Maturidi geçerliliğini kaybetmiş ayet diye bir kavramı aklının ucundan dahi geçirmez. Bunu söyleyen kişinin Müslümanlıkla ilgisi kalmaz' diye konuştu.

Aday gösterilmesi yanlış

TBMM eski İdare Amiri ve MHP Milletvekili Ahmet Çakar da Gündüz Aktan'ı sert bir dille eleştirdi. Çakar şöyle konuştu: Gündüz Aktan bir diplomattır. Dini konularda beyan vermesi, bir uzman gibi konuşması hatadır. MHP'nin bu konulardaki ana görüşü bellidir. Alpaslan Türkeş'in İslamiyetle ilgili net açıklamaları vardır. MHP, din ve iman üzerine politik proje geliştiren bir partidir. MHP içinden yetişmiş bir insan olarak bu beyanları kınıyorum. Milliyetçi camianın sevilen yazarlarından Aslan Bulut da Gündüz Aktan gibi isimlerin MHP'den aday gösterilmesinin yanlış olduğunu söyledi. Bulut '2003 yılında Harp Akademileri'ndeki toplantıda bir Amerikalı dünya için tek alternatifin Amerikan İmparatorluğu olduğunu söylemişti. Bu tür adamları MHP'nin aday göstermemesi gerekir. Onun gibi birkaç ayrık otu maalesef var. Bütün ifadelerinden İslamiyet'e uzak olduğu anlaşılıyor. Bir ilahiyatçı bu konuşmaları ancak 'yazıklar olsun' diye okumuştur' dedi.

Başbuğ olsa atardı

MHP eski Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gül, Gündüz Aktan'ın dini konulardaki yorumlarını sert bir dille eleştirdi. Mehmet Gül 'İslam, çağdaş hayatın önünde engeldir diyorsa o İslam'a inanmıyordur. İnanmıyorsan MHP'de işin ne' diye konuştu. Gül şunları söyledi:

İNANMIYORSAN GİT

Gündüz Aktan haddini aşmasın. Bir ayetin değişik bir şekilde ifadesi bile İslam'dan çıkmaya karşılık gelir. Sen kimsin de Allah'ın ayetlerini değiştiriyorsun. İslam, çağdaş hayatın önünde engeldir diyorsa o İslam'a inanmıyordur. İnanmıyorsan MHP'de işin ne? MHP ve MHP'liler Müslüman Türk çizgisinin savunucusudur.

SEÇİM ÖNCESİ DİYE

Nusret Demiral, 'Ezan Türkçe okunsun' dedi. MHP'de barınamadı. Rahmetli Başbuğ hemen onu adaylıktan aldı. Aktan hem MHP ruhuyla hem de MHP yönetimiyle ters düşmüştür. Seçim öncesi belki bir şey söylenmiyordur.

(YENİŞAFAK-17.07.2007)
 

molla_zehra

Well-known member
KURANIN BİR KISMINI İNKAR ETMEDEN BU İŞ OLMAZ

MHP adayı eski diplomat Gündüz Aktan da tam bunu yapıyor.

Laikliği meşrulaştırmak için, Kur’an’ın bir kısmının hükmünü “geçersiz” ilan ediyor. Bir Müslüman’ın asla yapmaması gereken, yaptığında Allah’ın tarif ettiği İslam’la ilişkisini koparacak olan bir durum bu. Bunu söyleme cüretinde bulunan insanın sadece hayatı ve kafası değil, inancı da karışık olmalı.

MHP adayı, bu çok cüretkâr sözlerine başkalarını da ekliyor. Mesela 1057 yıl önce vefat etmiş bir kelam âlimi olan İmam Matüridi’nin “laik” olduğu gibi komik bir iddiada bulunabiliyor. Ve mine’l-ğaraib…

Önce şu soruyu soruyor hazret: “Bugün ‘dindar insan laik olabilir mi?” Kendisini otorite sayıp cevabı yapıştırıyor: “Evet, olabilir. Bunun en iyi örneğini Matüridi verdi…” Ve komedi devam edip gidiyor.

Neden komedi?

İnsan bilmediği sulara dalınca, çamura batıyor da ondan. Ondan bârika-i hakikat değil, kabak çekirdeği bile çıkmıyor. Çıksa çıksa kara mizah çıkıyor. Tam şairin dediği gibi: “Cehlin ol mertebesi sehl olmaz/Tahsilsiz ta bu kadar cehl olmaz”. Yani, bu kadar cehalet için sadece cesaret yetmez, özel bir tahsil de görmüş olmak lazım. Nedeni açık: İmam Matüridi, tarihte yazılmış tevhid kitaplarının en kalıcılarından birini kaleme almış olan mezhep sahibi büyük bir kelamcıdır. Böyle birini, kendini tevhidin hasmı olarak konuşlandırmış olan laikliğe yamayıvermek, “cahil cesaretiyle” izah edilemez.

Şapkadan tavşan çıkarmak, bundan daha masum bir iş. Bu, yumurtasız omlet yapmak kadar büyük maharet ister. Zira tevhid, “birlik”tir. İslam, insanlığın değişmez değerlerinin öbür adıdır. Ve İslam Allah’ın kâinatı yönettiği sistemin adıdır. Tevhid ise İslam’ın üssü’l-esasıdır. Özü, Allah’ın uluhiyyetinin birliğinden çok (zira o bedihidir), rububiyyetinin birliğine dayanır. Firavun’un “Ene Rabbukumu’l-a’lâ” (Ben sizin en büyük Rabbinizim) iddiası, Allah’ın uluhiyetine değil rububiyyetine dönük bir şirk idi. Bu tevhidin dünya hayatımızdaki tezahürüdür ve Allah’ın hayata her zaman ve mekanda müdahil oluşunu ifade eder. “Kulle yevmin huve fî şe’n” ayeti “O, hayata her an müdahildir” manasına gelir.

Laiklik, bu anlamda tevhidin tam karşısında durur. Allah’ın müdahil olmadığı bir hayat alanının varlığı düşüncesine dayanır. Tanrıdan arındırılmış bir alan yani. Vahiy, kendisini tevhidin karşısına konuşlandıran her dünya görüşünü “şirk” olarak isimlendirir. Bu türden her teşebbüs, pağan Grek mitolojisindeki Tanrı’dan ateşi çalan Prometheus efsanesinin yeniden hortlatılmasından başka bir şey değildir.

Burada asıl yanlış olan, siyasete atılmış bir diplomatın uzmanı olmadığı bir alanda böylesine iddialı söylemlerle ortalığa çıkmasıdır. Kötü niyetli olmadığını düşünsek bile, bu yapılan en hafif deyimiyle ihtisasa saygısızlıktır.

Bireysel duruşu itibarıyla ağır oturaklı bir kişilik olarak tanınan eski diplomatı bu durumlara düşüren, yeni atıldığı politikanın gündelik çıkarları olamaz. Bunun için daha köklü ve ciddi bir neden gerekli. Galiba o neden, bu topraklara Batı’dan ithal edilen laisizmin köksüzlüğünü fark etmiş olmak.

Gerçekten de her yabancı ideoloji gibi laisizm de bu topraklarda neşvünema bulmadı. Aksine yeni sömürgeciliğin taşeron ideolojisi olarak Batı devşirmesi aydınlar eliyle bu topraklara sokuldu. Bir avuç mütegallibe eliyle tepeden inme yöntemlerle yürütülen mühendislik projesinin ideolojisi olduğu için de, tüm zorlamalara rağmen bu topraklarda kök salamadı. Hep himayeye muhtaç bir nim-ideoloji olarak kaldı.

Altan gibiler bunu gördüler ve köksüz ideolojiye bir kök tedarik etmenin telaşına düştüler. İşte her cümlesinde kırk yanlış olan bu tür söylemler, bu beyhude telaşın ürünü.

Bu tür bütün çabaların zemininin ne kadar çürük olduğunu gösteren asıl nokta Altan’ın gizli bir itiraf gibi duran şu sözünde saklı:

“Günümüzde bazı ayetler geçerliliğini kaybetti.”

Bu, Kur’an’ın kökten reddettiği bir inkar şeklidir: “O inkarcılar, Ayetlerimizin bir kısmına inanıp bir kısmını reddediyorlar.” Bu Altan’ın sorunu diyor ve geçiyoruz.

Asıl bu tavır, şu gizli itirafı içeriyor: İslam açısından laikliği her meşrulaştırma girişimi Kur’an duvarına toslayacaktır, bu duvarı aşmak ancak Kur’an’ın bir kısmını inkar etmekle mümkündür. İşte Aktan’ın bu çabasının neden imkânsız olduğunun delili.

İslam, Allah’a teslim olmaktır. Allah’la pazarlık yapmanın adı başka bir şeydir.

SAMİ HOCAOĞLU
 
Üst