Millet seçtiklerinden görev bekliyor

durmuþ göktekin

Active member
MİLLET ŞEÇTİKLERİNDEN GÖREV BEKLİYOR!

İnsanın inkişafı, gelişmesi, ilerlemesi, eğitim ve öğrenimledir. Eğitim-öğretim doğumla başlayıp, ölüme kadar devam eden bir iştir. Bilindiği gibi hayvanlarda böyle bir şey yoktur. Onların hayatı sabittir. Yaratıldıkları gibi yaşar, ömürlerini öyle bitirirler. Bazı kabiliyetleri var ki insanlarınkinden ileridir. Mesela; bir hayvan doğum yaptıktan sonra yavrusu ayağa kalkar, annesini emer ve annesiyle birlikte yürümeye başlar. İnsan öyle değildir. Dünyaya ağlayarak gelir. Yürüyemez, annesinin memesini bulup ememez. Hatta birkaç sene yerinden kalkamaz. Anne-baba çocuğa adeta hizmetkâr olur. Acziyeti, mukayese yapılınca ortaya çıkar.

Okul çağına geldiğinde okula gönderilir. Çocuk; aile, okul ve toplum üçgeninde eğitim ve öğrenimini sürdürür. Bu üçgen içindeki etkenler çocuğun yetişmesinde büyük rol oynar. Evde anne-baba ilişkileri, davranışları çocuk için çok önemlidir. Toplumda arkadaş çevresi oldukça etkendir. Okul başlıbaşına eğitim ve öğretim yuvasıdır. Bu yuvanın sığınağı öğretmendir. Öğretmenin elinden tedrisinden geçmeyen insan yoktur. İlk, öğretmen peygamberdir. Öğretmenlik aynı zamanda peygamber mesleğidir. Kutsiyeti de ondan gelmektedir. İnsanın insanı eğitmesi, insanın diğer varlıkları eğitmesi eşrefi mahlûkat olmasıyla ilgilidir. Yani yaratılmışların en üstünü, en donanımlısıdır.

Altıncı sınıfa giden torunumu, sınıf öğretmeni, ödüllendirme vaadiyle başarılı istikamete yönlendirmiş. Yapılan iş annesinin çok hoşuna gitmiş. “Benim evde yaptıramadığımı öğretmeni yaptırıyor” diyor. Benim de hoşuma gitti. Annesine dedim ki; hemen o öğretmenine git, ellerini öp, ayaklarına kapan. Böyle gayret ve azimle çalışan öğretmen kutlanmalıdır, kutsanmalıdır. Anneler-babalar evlerinde bir çocuğuna sahip çıkamazken, bu özverili insanlar onlarca, yüzlerce çocukla uğraşıyor. Onları eğitiyor, öğretiyor, insanlığını kazandırıyor. “Buyurun; çağala olarak verdiğiniz çocuk, yenecek meyve şekline geldi” deyip, size teslim ediliyor.

Torunumun annesine söylediğim sözün devamında; öğretmene göstereceğin o tavır ve hareket öğretmene güç, aşk, şevk, heyecan verecek, arkasında ağrı dağı kadar kuvvetin olduğunu düşündürecektir, dedim. Öğretmenden memnun olmadığında aleyhinde söyleniyor ve konuşuyorsun da, niçin iyiliklerinde ve başarılarında yanında olmayasın? Bir öğrenci annesi olarak sen de çocuğunun öğretmenini ödüllendirmelisin. Bu ödüllendirme genel bir etkinlikte de olabilir, özel de olabilir tavsiyesinde bulundum.

“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” inancına sahip olan bir milletin efradı; okulun, okumanın, eğitimin yolunu açmalı, kolaylaştırmalıdır. Kavganın yerine sevgi, saygı, merhamet ve adalet yeşleştirilmelidir. İnsanların buna ihtiyacı var. Bugünkü medeni dünyada; kendi insanlarımızın rasyonel düşüncelerle çözüm üretme yerine yumrukla sonuca gitmeyi tercih etmelerini akıl ve havsalam almıyor. Tartışmaların bu şekilde olmasının doğruluğuna inanan bir Allah kulunun olacağını düşünmüyorum. Bu kadar yanlışı yapanlar oturup düşünmelidir. “Ben neyin nesiyim! Beni vekil tayin edenler, bileğime mi, kafama mı güvendi?” demeli doğru olanı bulmalıdır. Toplumda şiddete karşı olanlar, milletin kürsüsünde, şiddetin eğitimini yapmamalıdır. Millet seçtiklerinden görev bekliyor…

17. 03. 2012
Durmuş Göktekin
 
Üst