Kýrýk Testi
Well-known member
Asya’da, ortak bir dili bulunan ve göçebe geleneğinin hâkim olduğu bir uzak doğu ırkıdır. Bugün ülkeleri kendi isimleriyle bilinen Moğolistan’dır. Komşuları, kuzeyde Rusya Federasyonu, doğu, güney ve batıda ise Çin Halk Cumhuriyeti’dir.
Moğollar, ilk kez Cengiz Han döneminde bağımsız ve birleşik bir güç olarak tarih sahnesine çıktılar.
Asıl adı Timuçin olan Cengiz Han, özenle seçtiği adamlarıyla güçlü bir ordu kurdu. Öncelikle geleneksel düşmanları olan Merkit ve Tatarlara boyun eğdirdi. Moğol steplerinin tümüne egemen oldu. Bütün bozkırların en büyük hükümdarı hâline gelen Cengiz Han, 1207’de Kuzey Çin’e akınlar düzenledi ve 1215’de Dadu’yu (bugünkü Pekin) aldı. 1214’de Hıtay ülkesini, daha sonra Kırgız ilini, 1220’de Buhara ve Semerkant’ı, 1221’de Belh’i, Hârizmşahlar’ın başkenti Gürgenç’i Moğol sınırları içine kattı. Büyük zülüm ve katliamlardan sonra Horasan’ın başkenti Merv’i aldı. (İbnü’l-Esir’e göre Merv’de 700.000, Cüveynî’ye göre 1.300.000’den fazla insan öldürüldü). 1224’de Harzemşahları büyük katliamlardan sonra mağlup etti.
On Üçüncü yüzyılda Moğol istilâsından Anadolu da nasibini aldı. 1243’te Doğu Anadolu’daki Kösedağ yakınlarında Moğol ordusuna yenilen Anadolu Selçukluları, bu tarihte bağımsızlıklarını da yitirdiler.
Cengiz Han, kendisine karşı çıkanları, teslim olmamakta direnenleri, çocukları, kabileleri şehirleriyle birlikte ortadan kaldırdı. Çağdaşı olan büyük İslâm tarihçisi İbnü’l-Esîr, Hz. Âdem’den o zamana kadar insanlığın mâruz kaldığı en büyük felâketin Moğol istilası olduğunu söyler ve, “Keşke annem beni doğurmasaydı da tüyler ürpertici zulüm ve katliamları görmeseydim!” demektedir. On Üçüncü yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen vahşet dolu olaylardan bir asır sonra bölgeyi gezen seyyahlar, Moğol istilâ ve tahribatının izlerine rastladıklarını söylerler. Moğollar’ın Cengiz Han zamanındaki bu umumî tahribatı, ondan sonra Hülâgu ve diğer torunları tarafından devam ettirildi, çok sayıda Müslüman katledildi, medrese ve kütüphaneler yakıldı.
Üstad Bediüzzaman, Moğolları Mançurlarla birlikte zikrederek, bazı başka tefsirlerde de geçtiği gibi, Kur’ân’da zikredilen Ye’cüc ve Me’cüc’ün bunlar olduklarını belirtir. Âhirzamanda ortalığı anarşiye sevk edecek kişi ve toplulukların, bu kabileler gibi olacaklarına işaret eder.
Moğollar, ilk kez Cengiz Han döneminde bağımsız ve birleşik bir güç olarak tarih sahnesine çıktılar.
Asıl adı Timuçin olan Cengiz Han, özenle seçtiği adamlarıyla güçlü bir ordu kurdu. Öncelikle geleneksel düşmanları olan Merkit ve Tatarlara boyun eğdirdi. Moğol steplerinin tümüne egemen oldu. Bütün bozkırların en büyük hükümdarı hâline gelen Cengiz Han, 1207’de Kuzey Çin’e akınlar düzenledi ve 1215’de Dadu’yu (bugünkü Pekin) aldı. 1214’de Hıtay ülkesini, daha sonra Kırgız ilini, 1220’de Buhara ve Semerkant’ı, 1221’de Belh’i, Hârizmşahlar’ın başkenti Gürgenç’i Moğol sınırları içine kattı. Büyük zülüm ve katliamlardan sonra Horasan’ın başkenti Merv’i aldı. (İbnü’l-Esir’e göre Merv’de 700.000, Cüveynî’ye göre 1.300.000’den fazla insan öldürüldü). 1224’de Harzemşahları büyük katliamlardan sonra mağlup etti.
On Üçüncü yüzyılda Moğol istilâsından Anadolu da nasibini aldı. 1243’te Doğu Anadolu’daki Kösedağ yakınlarında Moğol ordusuna yenilen Anadolu Selçukluları, bu tarihte bağımsızlıklarını da yitirdiler.
Cengiz Han, kendisine karşı çıkanları, teslim olmamakta direnenleri, çocukları, kabileleri şehirleriyle birlikte ortadan kaldırdı. Çağdaşı olan büyük İslâm tarihçisi İbnü’l-Esîr, Hz. Âdem’den o zamana kadar insanlığın mâruz kaldığı en büyük felâketin Moğol istilası olduğunu söyler ve, “Keşke annem beni doğurmasaydı da tüyler ürpertici zulüm ve katliamları görmeseydim!” demektedir. On Üçüncü yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen vahşet dolu olaylardan bir asır sonra bölgeyi gezen seyyahlar, Moğol istilâ ve tahribatının izlerine rastladıklarını söylerler. Moğollar’ın Cengiz Han zamanındaki bu umumî tahribatı, ondan sonra Hülâgu ve diğer torunları tarafından devam ettirildi, çok sayıda Müslüman katledildi, medrese ve kütüphaneler yakıldı.
Üstad Bediüzzaman, Moğolları Mançurlarla birlikte zikrederek, bazı başka tefsirlerde de geçtiği gibi, Kur’ân’da zikredilen Ye’cüc ve Me’cüc’ün bunlar olduklarını belirtir. Âhirzamanda ortalığı anarşiye sevk edecek kişi ve toplulukların, bu kabileler gibi olacaklarına işaret eder.