MÜRŞİDEM
Mevsim kış… Bir akşam, gencin biri evine dönerken daha önceden gönül meselesi olan bir genç kızla camdan bakışırlar.
Hanım kız perdesini çeker ve bir daha açmaz. Fakat genç, bir kez daha görebilir miyim, ümidiyle karşıda pencere altlarında dolaşır durur. Fırtına, kar ve soğukla boğuşarak sabahlar.
Sabah ezanlarıyla uyanan hanım kız, merak eder. Perdeyi aralar. Bakar ki genç oralarda dolaşıyor. Üzerine karlar yağmış, hayret eder. Pencereyi tıklatır. Gel, diye işaret eder.
Genç biraz utanarak yaklaşır.
Hanım kız sorar:
—Sabaha kadar, bu çileye ve soğuğa katlanmana sebep ne?
—Sana olan sevgim.
—Benim gibi bir faniye bu derece sevgin neden ileri geliyor?
—Senin kaşların şöyle, gözün böyle… gibi malum kelimeleri sıralar. Ama asıl kelamı da hanım kızımız yapacaktır. Şöyle söz başlar:
—Ey Allahın kulu! Eğer benim kaşım, benim gözüm, benim yüzüm bu kadar güzelse, benim gibi milyarlarca güzeli yaratmış ve yaratacak olan Allah cc. Daha da güzel değil mi?
Benim gibi bir acizin sevgisi bu kış gecesinden bu soğukta bu kadar çileye değerse, güzeller güzeli ezel ebed sultanı Cenab-ı Hakk'ın sevgisi, sevdası, bütün hayatı uğrunda geçirmeye değmez mi?
Bak ezanlar okunuyor. Ezan Allahu Ekber diyor.
En büyük, en güzel, en çok sevilmeye layık O'dur diyor.
Eşhedü enla ilahe illallah diyor. Ben gözümle gördüğüm şeylerden daha çok inanırım ki, Allah'tan başka ibadete layık, rızası kazanılmaya layık, yaratan, yaşatan hiçbir ilah yoktur, diyor.
Eşhedü enne Muhammed en Rasullullah, diyor. “Ben gözümle görmüş gibi şahitlik ederim ki, Hz. Muhammed(sav) Efendimiz Allah'ın Resulüdür. Dünya ve ahrette insan ve cinnin tek saadet kılavuzu O’dur diyor.
Haydi, işi, haydi aşı ve eşi bırakın namaza koşun diyor.
Ezan hayye alelfelah diyor.
Haydi, felaha, haydi kurtuluşa, haydi İslam’a diyor.
Essalatü hayrun minen nevm.
Ey gözleri ve benim gibi gönlü uyananlar!
Uyanın namaz uykudan hayırlıdır.
Namaz uykudan hayırlıdır, diyor.
Dikkat edin tekrar ediyor.
En büyük Allahtır.
En güzel Allahtır.
En çok sevilmeye layık olan sadece Allahtır.
La ilahe illallah.
Allahtan başka baki yoktur. Her şey fanidir.
Allahtan başka gaye yoktur.
Emrinde ömür tüketmeye değer hiçbir şey yoktur.
Allahtan başka insan için hayat sistemi koyacak bir güç yoktur.
Bu sözleri büyük bir mahcubiyet içinde dinleyen genç, başını öne eğer. Caminin yolunu tutar. Şadırvandakilere bakar, abdest alır.
Camidekilere bakar, namaz kılar.
O gidiş gider. Hakkın divanına durur.
Güzeller güzeline vurulur.
Bir daha dönmemek üzere bütün günahlarına tövbe eder. Kâinatın sahibine söz verir.”Son nefese kadar emrinden çıkmayacağım Allah’ım” der.
Sonrada başından geçen bu önemli olayı günlük bir basında “MÜRŞİDEM( beni irşad eden kadın) başlığı altında yayınlar…
ÇAĞIMIZ VE ÇARESİ;M.RECEP AKGEMİK
Mevsim kış… Bir akşam, gencin biri evine dönerken daha önceden gönül meselesi olan bir genç kızla camdan bakışırlar.
Hanım kız perdesini çeker ve bir daha açmaz. Fakat genç, bir kez daha görebilir miyim, ümidiyle karşıda pencere altlarında dolaşır durur. Fırtına, kar ve soğukla boğuşarak sabahlar.
Sabah ezanlarıyla uyanan hanım kız, merak eder. Perdeyi aralar. Bakar ki genç oralarda dolaşıyor. Üzerine karlar yağmış, hayret eder. Pencereyi tıklatır. Gel, diye işaret eder.
Genç biraz utanarak yaklaşır.
Hanım kız sorar:
—Sabaha kadar, bu çileye ve soğuğa katlanmana sebep ne?
—Sana olan sevgim.
—Benim gibi bir faniye bu derece sevgin neden ileri geliyor?
—Senin kaşların şöyle, gözün böyle… gibi malum kelimeleri sıralar. Ama asıl kelamı da hanım kızımız yapacaktır. Şöyle söz başlar:
—Ey Allahın kulu! Eğer benim kaşım, benim gözüm, benim yüzüm bu kadar güzelse, benim gibi milyarlarca güzeli yaratmış ve yaratacak olan Allah cc. Daha da güzel değil mi?
Benim gibi bir acizin sevgisi bu kış gecesinden bu soğukta bu kadar çileye değerse, güzeller güzeli ezel ebed sultanı Cenab-ı Hakk'ın sevgisi, sevdası, bütün hayatı uğrunda geçirmeye değmez mi?
Bak ezanlar okunuyor. Ezan Allahu Ekber diyor.
En büyük, en güzel, en çok sevilmeye layık O'dur diyor.
Eşhedü enla ilahe illallah diyor. Ben gözümle gördüğüm şeylerden daha çok inanırım ki, Allah'tan başka ibadete layık, rızası kazanılmaya layık, yaratan, yaşatan hiçbir ilah yoktur, diyor.
Eşhedü enne Muhammed en Rasullullah, diyor. “Ben gözümle görmüş gibi şahitlik ederim ki, Hz. Muhammed(sav) Efendimiz Allah'ın Resulüdür. Dünya ve ahrette insan ve cinnin tek saadet kılavuzu O’dur diyor.
Haydi, işi, haydi aşı ve eşi bırakın namaza koşun diyor.
Ezan hayye alelfelah diyor.
Haydi, felaha, haydi kurtuluşa, haydi İslam’a diyor.
Essalatü hayrun minen nevm.
Ey gözleri ve benim gibi gönlü uyananlar!
Uyanın namaz uykudan hayırlıdır.
Namaz uykudan hayırlıdır, diyor.
Dikkat edin tekrar ediyor.
En büyük Allahtır.
En güzel Allahtır.
En çok sevilmeye layık olan sadece Allahtır.
La ilahe illallah.
Allahtan başka baki yoktur. Her şey fanidir.
Allahtan başka gaye yoktur.
Emrinde ömür tüketmeye değer hiçbir şey yoktur.
Allahtan başka insan için hayat sistemi koyacak bir güç yoktur.
Bu sözleri büyük bir mahcubiyet içinde dinleyen genç, başını öne eğer. Caminin yolunu tutar. Şadırvandakilere bakar, abdest alır.
Camidekilere bakar, namaz kılar.
O gidiş gider. Hakkın divanına durur.
Güzeller güzeline vurulur.
Bir daha dönmemek üzere bütün günahlarına tövbe eder. Kâinatın sahibine söz verir.”Son nefese kadar emrinden çıkmayacağım Allah’ım” der.
Sonrada başından geçen bu önemli olayı günlük bir basında “MÜRŞİDEM( beni irşad eden kadın) başlığı altında yayınlar…
ÇAĞIMIZ VE ÇARESİ;M.RECEP AKGEMİK