Konuya cevap cer

ecmain olsun insaAllah...

 

Bediüzzaman, Hazret-i Eyyûb Aleyhisselâmın başına gelen hastalığı işlerken, asıl musîbetin dîne gelen musîbet olduğunu ifâde ediyor. 

 

 

 

Beşinci Nüktede, asıl musîbetin dîne gelen musîbet olduğu, dînî olmayan musîbetlerin bir kısmının birer Rahmânî ihtar, birer Rabbânî iltifat ve birer arındırma ameliyesi, bir kısmının günahlara kefâret, bir kısmının da aczi ve zaafı tam hissettirip Allah’a sığınmayı netîce verdiğinden tam bir huzur kaynağı teşkil ettiğini beyan eder. Dînî musîbetlerden ise her zaman Allah’ın dergâhına ilticâ edip feryat etmek gerektiği hatırlatılır.

 

Dînî musîbet nedir? “Hak dîn” ile aramızdaki her türlü “uyuşmazlığı”, “anlaşmazlığı” ve “sürtüşmeyi” birer dînî musîbet saymamız gerektiği gibi, hak dîne karşı olan kabalığımızı, küstahlığımızı, inadımızı, anlayışsızlığımızı ve kulak tıkayışımızı da birer “dînî musîbet” görmemiz mümkündür. Nitekim Üstad Hazretleri, Hastalar Risâlesinin sekizinci devâsında da “dînî musîbete” kısmen temas eder ve şöyle der: “Eğer sen, günahları düşünmüyorsan, yâhut âhireti bilmiyorsan, veya Allah’ı tanımıyorsan sende öyle dehşetli bir hastalık var ki, milyon defa sendeki bu küçük hastalıktan daha büyüktür; ondan feryat et. Çünkü bütün dünyanın mevcûdâtıyla kalbin, ruhun ve nefsin alakadardır. Mütemadiyen ayrılık ve yokluk ile o alâkalar kesilip, sende hadsiz yaralar açılır. Bâhusus âhireti bilmediğin için, ölümü ebedî yok oluş olarak düşündüğünden, yara bere içinde dünya kadar hastalıklı bir vücudun var.

 

Dînî musîbete karşı Cenâb-ı Hakk’ın yardım ve inâyetine sığınmalıdır. Cenâb-ı Hak cümle ehl-i imanı dinî musîbetlere karşı muhafaza buyursun.

 


Lem’alar, 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst