Mustafa Balbay Risale-i Nur mu okuyor?

harp

Well-known member
Mustafa Balbay Risale-i Nur mu okuyor?
14 Mayıs 2011 Cumartesi 07:04
Tam 800 gündür tutuklu. (2 yıl 2 ay 6 gün)
Bugün hücrede tek başına 76'ncı günü.
CHP İzmir milletvekili adayı.
İkinci bölge, ikinci sırada.
Cezaevinde olduğu için, seçim çalışması yapamıyor. Gerçi buna gerek de yok!
Partisi onu, seçilmesi yüzde yüz garanti bir yerden aday gösterdi. Zonguldak birinci sıradan aday gösterilen Mehmet Haberal bile bu kadar şanslı değil.
Balbay, geçtiğimiz gün İzmirliler'e hitaben mektup yazdı. Zira elinden sadece bu geliyordu.
"Bugünleri aşacağız" diyor.
"Hücremin duvarına bütün ilçeleri, köyleri, kasabaları da içeren güzel bir İzmir haritası astım. Güne o haritaya günaydın diyerek başlıyorum" diye devam ediyor.
İzmir üzerine yazılmış 30 kitap getirtmiş, "Kendimi İzmir'e hizmete hazırlıyorum" demeyi ihmal etmiyor.
Ancak mektubun bir paragrafı var ki, çok enteresan bir benzetme içeriyor:
-"Bir" tek başına sadece birdir. Ama üç tane bir yan yana gelince "yüz on bir" olur. Onlara "bir" daha eklenince "bin yüz on bir" olur. Ben tek başına hiçim, sadece birim. Ama sizin yanınızda olunca yani siz bir arada olup beni de yanınıza alınca ne çok oluruz. Hiçbirimiz, hepimiz kadar güçlü değiliz. Sizin bir parçanız olmak için sabırsızlanıyorum.
Nitekim dün, İzmir merkezli yayın yapan yerelgundem.com sitesinden elektronik posta kutuma düşen bir mesaj, Balbay'ın bu satırlarının esinlenmenin ötesinde "alıntı" olduğunu ortaya koyuyordu.
Zira... Buna çok yakın bir benzetmeyi Said Nursi, uzun yıllar önce kaleme aldığı İhlas Risalesi'nde yapmıştı:
-Evet üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. (...) Hakikî, samimî bir ittifakta her bir ferd, sâir kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın her biri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.
Burada "üç elif"ten kasıt "üç adet bir", matematik olarak.
Said Nursi, "Üç adet bir, birlik olmazsa değeri sadece üçtür. Yan yana gelirse yüz on bir kıymetinde olurlar" diyor.
Bu kadar çok insan ittifak edince de, o kadar çok gözle bakıyor, kulakla işitiyor. O kadar çok akılla düşünebiliyor. Tek başına bir şey ifade etmeyen insan, birlikte hareket ettiği yüzlerce insanla adeta "Voltran'ı oluşturuyor."
Balbay'ın kastettiği de bu.
Cezaevinde Said Nursi'nin eserlerini okuyup okumadığını bilmiyoruz. Lakin verdiği örnek birebir tutuyor.
Hayatı yoğun takibat altında, cezaevlerinde geçen Said Nursi, yazdığı risaleleri gizlice dışarı yollar. El yazısı ile çoğaltılan nüshalar köyden köye taşınırdı.
Balbay'ın şartları bu kadar ağır değil ama yöntemi aynı.
Bugün
 
Üst