Ne mutlu..

zeyhak_

Well-known member
Hayatın biricik gâyesi,
Vâhibu’l-hayat (hayatı veren) olan Allah’a karşı,
kulluk şuuruyla dopdolu bir şekilde yaşayıp,
O’nu bütün güzelliği ve ihtişâmıyla idrâk edip,
yeryüzünde misâfirliğimiz bittiğinde de mutlu bir sonla O’na kavuşup,
O’nun rızâsıyla karşılaşmak ve O’ndan,
“ne güzel yaşadın, sevgime ve rızâma mazhar oldun”
kutlu sözünü işitebilmektir.

Evet,
O Yüceler Yücesi’nden “ne mutlu sana!” sözünü işitebilmek kadar güzel hiçbir şey olmasa gerek.

Bütün didinmeler,
bütün çırpınmalar,
bütün gayretler sadece ve sadece o hayat-bahş sözü duyabilme uğrunadır.

Gerisi ise anlamsız ve boş bir uğraştan ibarettir.

“Herkesin özlediği bir sevgili ve uğrunda her fedakârlığa katlanılan yüce bir gâye” olarak târif edilen mutluluğa,
insanlar arasında kavuşmak istemeyen tek fert yok gibidir.

Güzel işler başaranlara,
büyük muvaffakiyetlere imza atanlara,
kurtuluşa erip,
mutluluk ve huzûra kavuşanlara imrenme ve onları müjdeleme sadedinde “ne mutlu!” deriz.

“Ne mutlu!”

Talihlilik, aydınlık, bahtiyarlık, huzur, mesut olma ve muvaffakiyet manalarını ihtiva eden bu güzel ifade Arapçada “Tûbâ” şeklinde söylenir.

Bu kelime,
“Fe tûbâ li’l-gurabâ” hadîs-i şerîfinde geçerek,
dillerimize pelesenk olmuştur.

Acaba,
“Ne mutlu!” ifadesi,
büyüklerimiz tarafından nerelerde ve hangi işleri başaranlar hakkında kullanılmıştır?

Bu kelime,
elbette ki büyük küçük birçok söze malzeme olmuştur.

Ancak onları az da olsa,
derli toplu görmenin faydası olmalıdır.

İnanıyoruz ki,
onların ihlâslı ağızlarından çıkan ve takdir ihtiva eden ifadeler,
bizim için birer işaret taşı ve tavsiye niteliğindedir.

Böyle küçük bir merak eseri olarak bu konuyu kısaca inceledik.

Hadislere ve büyüklerimizin sözlerine böyle ufacık bir pencereden de baktık ve bunların bir kısmını burada sunduk.

Bakalım,
kimler ve hangi amellere muvaffak olanlar için bu güzel ifadeyi kullanmışlar.

İşte onlardan bir buket:

“İman edip, amel-i Salih işleyenlere ne mutlu!
Onlara güzel bir akıbet de vardır.”
(Ayet)

"Cehaleti terk edip,
fazilete yanaşan ve adaletle amel edene ne mutlu!"
(Hadis)

“İslâm’ın zayıf olduğu,
yardımcılarının ve tâbilerinin fazla olmadığı,
İslâm’ın ilk günler(in)de (yaşayıp) (İslâm’a hizmet ederek) ölen kimseye ne mutlu!”
(Hz. Ebû Bekir)

“İslâmiyet garîb olarak başladı,
ilk zamanlarda böyle garîb olduğu gibi tekrâr garipliğe bürünecek.
O gariplere ne mutlu! (3 kez)”
(Hadîs)

“Muhlislere ne mutlu!
Çünkü onlar hidayet kandilleridirler.
Bütün karanlık fitneler, onlar vesilesiyle aydınlığa kavuşur.”
“Dünya konusunda zâhid, âhiret konusunda çok istekli olanlara ne mutlu!
Onlar yeryüzünü yaygı, toprağını döşek, suyunu tayyib (hoş rızık), Kur’ân ve duayı örtü ve şiar edinmişlerdir...”;
“Öbür âlemi hatırlayan, hesabı için amel eden ve kıt kanaat geçinerek iktifa edene ne mutlu!”
(Hz. Ali)

“Ameli güzel ve ömrü uzun olana ne mutlu!”
(Hadis)

“Beni görüp iman edene ne mutlu!
Ancak beni görmeden iman edenlere (yedi kez) ne mutlu!”
(Hadis)

“Konuşabilen âlime ne mutlu!
Can kulağıyla dinleyip istifade edebilen dinleyiciye de ne mutlu! ”
“Uykusu gelince (rahatlıkla) uyuyabilen ve kalktığında da Allah’tan korkarak (hayatını idâme ettiren) kişiye ne mutlu! ”
“İnsanları insan olarak bilen (ve böylece kabul eden) ve Allah’ın da kendisini rıdvanıyla tanıdığı her kula ne mutlu!”
(Hz. Ali)

Bunun benzeri olan bir söz, hadis olarak rivayet edilmektedir;

Orada, “amel defterinde çokça istiğfarı bulunanlara ne mutlu!” buyruluyor;
“(Mescitte bir grup kişi Kur’ân okuyorlar ve okutuyorlardı.) Onlara ne mutlu!
Onlar insanların Rasûlullah’ a en sevimli olanlarıdır.”
(Hz. Ali)

“İslâm yoluna hidayet olunana ve geçimi yetecek kadar olup ta Allah’ın onu kanaat içinde yaşattığı kimseye ne mutlu!”
(Hadis)

“Anne babasına iyi davranana ne mutlu!
Allah onun ömrünü uzun etsin, bereketlendirsin.”
(Hadis)

“Allah yolunda cihat ederken,
Allah’ı bolca anıp zikredene ne mutlu!”
(Hadis)

Ne Mutlu!

Büyüklerimizin sözlerinden ders ve ibret alıp,
bu istikamette yol alanlara ne mutlu!

Her zaman âhiret hayatını birinci plânda tutup,
dünyevî kayıplara çokça önem vermeyenlere ne mutlu!

Arkadaşlarına,
hatta bütün insanlara karşı her zaman vefalı ve şefkatli davranıp,
bunu da Cenâb-ı Hakk’ın affına bir merdiven yapanlara ne mutlu!

İnsanlar hakkında dedi-kodu yapmayanlara,
iftiranın en küçüğüne bile asla yanaşmayanlara;
bütün insanlığı kucaklama ve herkesin elinden tutma yolunda olanlara ne mutlu!

İlim ve irfandan asla uzaklaşmayan ve hep bu doğrultuda gidenlere ne mutlu!

Allah davasına,
imana ve Kur’ân’a dört elle sarılıp,
hoşgörü ve tolerans çerçevesinde dünyanın dört bir tarafındaki güzelliklere -bâri duâsıyla olsun- ortak olabilenlere ne mutlu!

Allah’a gerçek manada kul olma cehdiyle,
iman, ihlâs ve ihsan çizgisinde,
uhuvvet ve kardeşlik destanı yazabilen asrın gariplerine,
günümüzün karasevdalıları olan babayiğitlere ne mutlu!

Rabbim bizleri mutlu yaşatsın,
mutluluğa giden yolları göstersin,

Toplumun mutluluğu adına hizmet eden gariplerden eylesin;

Hepimizi ebedî ve gerçek mutluluğa (ki o, en büyük mutlu gün sayılan, Zât-ı Ulûhiyetini perdesiz mânisiz görebileceğimiz gündür) kavuştursun,

Mutluluğun sihirli kapılarını ardına kadar açsın,

Gönlümüze mutluluk damlaları saçsın,

Ruhumuzu mutluluklarla donatsın;

Mazi ve müstakbelin bütün mutluluklarını vicdanlarımızda duyurarak,
sonsuz zevklere erdirsin;

Geleceğin mutlu nesillerine hizmet etme şerefiyle şereflendirsin;

Bizlere,
halkın mutluluğu ve Hakk’ın hoşnutluğu noktasında muvaffakiyetler versin

Ve Kutlu Nebi’nin azat-kabul etmez köleleri yaparak,
dünya ve ukba mutluluğunu tattırsın...

Amin..
 

GuLSerbeti

Well-known member
Okurken Mutluluk veren, cok guzel bir calismaydi :)
Rabbimiz, bizleri o Nebiler Nebisi'nin "Ne Mutlu!" dedikleri; Ahirzaman gariplerinden, ve gormeden O'na (sav) inananlardan, ve O'nun gosterdigi yolda cihad halinde ölenlerden eylesin.. aminnn

Allah razı olsun. Tesekkurler...
 
Üst