Neden başörtülü bir bilim kadını yok?
Son günlerde bazı sütunlarda şu şekilde sorulara yer veriliyor: Başörtülü bir bilim kadını ya da sanatçı niye yok?
Bu sorunun ima ettiği zehirli yargı açık. Bu, "Başörtülüler geri zekalı" demenin güya örtülü ifadesi. "Başörtüsü aklı örtüyor"un bir başka kurgusu. Zalimce sürdürülen bir politikanın, psikolojik savaş uzantısı... Hem yol kes, ayaklarını kes, hem neden yürümüyorsun diye suçla... Kırbaçla! İşkence et! Kanatlarını kes, neden uçmuyorsun diye yargıla... Bu, bir toplum kesimini toptan dışlayan-aşağılayan alçakça bir ayrımcılık göstergesi. "-Türkler medeniyet kuramaz. Onlar ancak medeniyet yıkıcısıdır. Türkler barbardır" tarzındaki Batı yargılarının ithal versiyonu...
Vaktiyle Amerikalı beyazların zenciler için ürettiği aşağılayıcı söylemin kopyası... Sorsana: -Neden bir tek başörtülü kadın parlamenter yok? Çünkü "Dışarı, dışarı" diye tempo tutup, ihraç ettiniz Parlamento'dan... Alt kademelerde çalış, didin, partiyi en ücra sokaklara kadar taşı ama yukarılara sakın çıkma, senin hakkın aşağılarda ömür törpülemek...
Meclis'e girmek kim sen kim! Ağzınla kuş tutsan, başörtülü olmak, dışlanmak için yetiyor. Ve biri çıkıp utanmazca soruyor? -Neden başörtülü parlamenter yok. Masonik bariyerleri yara yara tıp doçenti olmuş bayanı, başörtüsü sebebiyle ihraç etmişsiniz, sonra da çıkıp soruyorsunuz: -Bir tek başörtülü bilim kadını neden yok? Lisede okutmuyorsunuz, lisans okutmuyorsunuz, "Dışarı dışarı" diye cübbeli bilim adamları ve onların yetiştirdiği militanlar kapıyı zincirleyip tempo tutuyor ve siz utanmazca soruyorsunuz: -Başörtülü bir tek bilim kadını neden yok? Başörtülü bilim kadını olacak...
Ama kendi ülkesinin üniversitelerinde değil, Avrupa'da, Amerika'da, Avustralya'da kariyer yapmış olarak... Belki onları bile kendi ülkesinde hizmet verme imkanından mahrum edeceksiniz. Üniversitelerdeki masonik bariyerler kapıları asla açmayacak. Ve siz, hâlâ kendi ülkenizde başörtülü bir bilim kadınını görmeyeceksiniz. Bir gün, bir TV haber programında, başarılı sunucu bayan spiker böyle bir soru sormuştu da ben şöyle demiştim: -Siz başarılı bir spikersiniz. Hiç kendinizi başörtülü olarak düşündünüz mü?
Var sayalım siz yarın başınızı örterek buraya geldiniz, spikerlik özelliklerinizde hiçbir değişme, zayıflama olmadı. Burada yine de spikerlik yapabilir misiniz, yaptırırlar mı? Şaşırmış kalmıştı. Bir üniversite rektörü düşünün, kendi branşında da son derece başarılı, uluslararası nitelikte bir bilim kadını olsun. Ve bir iç değişimle yarın başını örterek üniversiteye gelsin, ne olurdu?
O bilim kadını yine de kürsüsünü koruyabilir ya da rektörlüğe devam ettirilir miydi? Yoksa başörtüsü ile birlikte, beyninin içinin boşaldığına inanılır ve medyasıyla, bilmem nesiyle kolektif bir aforoz mekanizmasına kurban mı verilirdi? Bizim laik engizisyonlarımız, kilisenin kurduklarından daha az mı kıyıcıdır?
Bilim için yollara düşmüş binlerce kız çocuğunun göz yaşına bakıldı mı? Evet, "utanmazca" diyorum, bu tavır utanmazcadır. Hem ayaklarını kesip hem neden yürümüyorsun, hem kanatlarını kesip hem neden uçmuyorsun suçlaması yapmak ancak hayasız bir işkencecinin yöntemi olabilir? Bu işkenceciler aramızda dolaşıyor ne yazık ki hem de medyacı geçiniyor. -Türkiye'de bir tek başörtülü avukat yok, hakim yok, kaymakam yok, vali yok, genel müdür, müsteşar yok...
Yok oğlu yok. Çünkü yollar harami bir zihniyetle kesik. Türkiye'de pek çok başörtülü romancı, hikayeci, yazar var... Onu da görmeye göz yok. Büyük Kırgız romancı Cengiz Aytmatov "Kopar Zincirlerini Gülsarı" diye seslenir bir romanının isminde. Türkiye'de zincirsiz bir hayat başladığında, bu ülkenin çocukları her yandan yükselişe geçecek. Yol kesiciler çekilsin, yollar açılsın yeter ki...
AHMET TAŞGETİREN
Son günlerde bazı sütunlarda şu şekilde sorulara yer veriliyor: Başörtülü bir bilim kadını ya da sanatçı niye yok?
Bu sorunun ima ettiği zehirli yargı açık. Bu, "Başörtülüler geri zekalı" demenin güya örtülü ifadesi. "Başörtüsü aklı örtüyor"un bir başka kurgusu. Zalimce sürdürülen bir politikanın, psikolojik savaş uzantısı... Hem yol kes, ayaklarını kes, hem neden yürümüyorsun diye suçla... Kırbaçla! İşkence et! Kanatlarını kes, neden uçmuyorsun diye yargıla... Bu, bir toplum kesimini toptan dışlayan-aşağılayan alçakça bir ayrımcılık göstergesi. "-Türkler medeniyet kuramaz. Onlar ancak medeniyet yıkıcısıdır. Türkler barbardır" tarzındaki Batı yargılarının ithal versiyonu...
Vaktiyle Amerikalı beyazların zenciler için ürettiği aşağılayıcı söylemin kopyası... Sorsana: -Neden bir tek başörtülü kadın parlamenter yok? Çünkü "Dışarı, dışarı" diye tempo tutup, ihraç ettiniz Parlamento'dan... Alt kademelerde çalış, didin, partiyi en ücra sokaklara kadar taşı ama yukarılara sakın çıkma, senin hakkın aşağılarda ömür törpülemek...
Meclis'e girmek kim sen kim! Ağzınla kuş tutsan, başörtülü olmak, dışlanmak için yetiyor. Ve biri çıkıp utanmazca soruyor? -Neden başörtülü parlamenter yok. Masonik bariyerleri yara yara tıp doçenti olmuş bayanı, başörtüsü sebebiyle ihraç etmişsiniz, sonra da çıkıp soruyorsunuz: -Bir tek başörtülü bilim kadını neden yok? Lisede okutmuyorsunuz, lisans okutmuyorsunuz, "Dışarı dışarı" diye cübbeli bilim adamları ve onların yetiştirdiği militanlar kapıyı zincirleyip tempo tutuyor ve siz utanmazca soruyorsunuz: -Başörtülü bir tek bilim kadını neden yok? Başörtülü bilim kadını olacak...
Ama kendi ülkesinin üniversitelerinde değil, Avrupa'da, Amerika'da, Avustralya'da kariyer yapmış olarak... Belki onları bile kendi ülkesinde hizmet verme imkanından mahrum edeceksiniz. Üniversitelerdeki masonik bariyerler kapıları asla açmayacak. Ve siz, hâlâ kendi ülkenizde başörtülü bir bilim kadınını görmeyeceksiniz. Bir gün, bir TV haber programında, başarılı sunucu bayan spiker böyle bir soru sormuştu da ben şöyle demiştim: -Siz başarılı bir spikersiniz. Hiç kendinizi başörtülü olarak düşündünüz mü?
Var sayalım siz yarın başınızı örterek buraya geldiniz, spikerlik özelliklerinizde hiçbir değişme, zayıflama olmadı. Burada yine de spikerlik yapabilir misiniz, yaptırırlar mı? Şaşırmış kalmıştı. Bir üniversite rektörü düşünün, kendi branşında da son derece başarılı, uluslararası nitelikte bir bilim kadını olsun. Ve bir iç değişimle yarın başını örterek üniversiteye gelsin, ne olurdu?
O bilim kadını yine de kürsüsünü koruyabilir ya da rektörlüğe devam ettirilir miydi? Yoksa başörtüsü ile birlikte, beyninin içinin boşaldığına inanılır ve medyasıyla, bilmem nesiyle kolektif bir aforoz mekanizmasına kurban mı verilirdi? Bizim laik engizisyonlarımız, kilisenin kurduklarından daha az mı kıyıcıdır?
Bilim için yollara düşmüş binlerce kız çocuğunun göz yaşına bakıldı mı? Evet, "utanmazca" diyorum, bu tavır utanmazcadır. Hem ayaklarını kesip hem neden yürümüyorsun, hem kanatlarını kesip hem neden uçmuyorsun suçlaması yapmak ancak hayasız bir işkencecinin yöntemi olabilir? Bu işkenceciler aramızda dolaşıyor ne yazık ki hem de medyacı geçiniyor. -Türkiye'de bir tek başörtülü avukat yok, hakim yok, kaymakam yok, vali yok, genel müdür, müsteşar yok...
Yok oğlu yok. Çünkü yollar harami bir zihniyetle kesik. Türkiye'de pek çok başörtülü romancı, hikayeci, yazar var... Onu da görmeye göz yok. Büyük Kırgız romancı Cengiz Aytmatov "Kopar Zincirlerini Gülsarı" diye seslenir bir romanının isminde. Türkiye'de zincirsiz bir hayat başladığında, bu ülkenin çocukları her yandan yükselişe geçecek. Yol kesiciler çekilsin, yollar açılsın yeter ki...
AHMET TAŞGETİREN