Neden dindar bir eş seçmeli?

Nûrolog

Well-known member
Başlığa çıkardığımız bu sorunun cevabı hem genç, hem ebeveyn, akraba, hem de toplum için son derece hayatî önem taşır. Neden?

Zira, bu, “Biz bu dünyaya niye gönderildik?” sualinin cevabıyla da ilgili.

Zaman zaman yaratılışın en büyük gayesi, iman, ibadetle imtihan olduğunu söyleriz. Acaba ifadeler kalbimizin derinliklerin mi geliyor; yoksa dudaklarımızdan öteye geçmiyor mu?

Kimileri hayatını “filozof, artıst, şeytan, nefis, hevâ, kötü arzular, üfürükçü, kâhin, falcı, sihirbaz, müneccim, ruh çağırıcılara göre dizayn” edebilir. Aile yuvasını da bunlara göre düzenleyebilir. Halbuki, bir mü’min evlilik dahil attığı her adım, söylediği her söz, yaptığı her iş imtihan endeksli olmalı. Zira, yazılı hayat rehberi Kur’ân’da şöyle ferman edilir:

“Biz kullarımızı her zaman imtihan ederiz”1 Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz.”2 Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?”3 ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar sizi imtihan edeceğiz.”4 “Ey müminler! Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

Mü’min, yaratılışın sırrını çözüp, kendisini yaratıp sayısız ihsanlarda bulunana severek teşekkür ile mükellef. Aile hayatı da bu sevgi üzerine bina edilmeli.

“Kâinatın Sahibini sevmenin yolu nedir?” sorusunun cevabı Kur’ân’da şöyle verilir: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.6 Yani, Onun sevdiği kimdir. Habibullah ünvanlı Peygamberimiz (asm). Sevdiğini sevmek ise, ona uyarak belirtilir.

Bunların akıl dışı, hissî ve indî değerlendirmeler olduğunun şuurunda olan Müslüman, hayatını ve eş seçimini de Kur’an ve “Habibullah” ünvanını alan Elçisine, yani Sünnet-i Seniyye’ye göre planlar, programlar, düzenler. Çünkü o aynı zamanda, “Pek büyük bir ahlâk üzerindedir.”7

İşte evlilik, “imtihan, iman-ı billah ve muhabbetullah” ile bağlantılıdır. İmtihan aile hayatında birlikte verilecektir. İman da yukarıda bir kısmını zirettiğimiz güzellikleri kazandırır. Hayata yansıması ve olaylara bakışla örtüşmesi, inançlı/imanlı bir eş ile kuralacak bir aile yuvası ile mümkün. Aksi halde ne hayatın, ne de imanın güzelliklerini paylaşılabilir…

Ve keza İslam şartları, ibadetler, imanın gücü nispetinde yerine getirilir. İbadetler ise, ferdî, ailevi ve sosyal düzeni, dayanışmayı, yardımlaşmayı otomatik olarak sağlar. Ve kötü yollara düşmekten korur.

***

Oğlu, Hz. Lokman’a (as) sorar:

- En iyi haslet nedir?

- Dindar olmaktır.

- Peki babacığım, bu haslet iki olursa?

- Dindarlık ve mal sahibi olmak.

- Üç olursa?

- Dindarlık, mal ve haya.

- Dört olursa?

- Dindarlık, mal, haya ve güzel ahlak.

- Beş olursa?

- Dindarlık, mal, haya, güzel ahlak ve cömertliktir.

- Altı olursa?

- Oğlum bu beş haslet kimde olursa, o kimse takva ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır.

Dipnotlar:
1-Kur’an, Mu’minûn, 30.;
2-Age, Enbiya, 35.;
3-Age, Furkan, 20.;
4-Age, Muhammed, 31.;
5-Age, Bakara, 214.
6-Kur’an, Âl-i İmrân, 31.;
7-Age., Kalem, 4.;
 

elfaz

Well-known member
Şer'an koca, karıya küfüv olmalı, yani, birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimi, diyanet noktasındadır.

Ne mutlu o kocaya ki, kadınının diyanetine bakıp taklit eder; refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur.

Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp "Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim" diye takvâya girer.

Veyl o erkeğe ki, saliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer.

Ne bedbahttır o kadın ki, müttakî kocasını taklit etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.

Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki, birbirinin fıskını ve sefahetini taklit ediyorlar, birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar.
 
Üst