Niçin yaratıldı şu insan?

NİSANUR

Well-known member
İnsanda en üstün ve en mükemmel vasıf, düşünmektir. Onu diğer canlılardan ayıran temel özelliklerin başında düşünmek, akıl yürütmek, tefekkür etmek gelir.


“Nereye kadar kaçacak şu insan..!
O, kefene bürünmeyecek mi, tabuta binmeyecek mi, kabre indirilmeyecek mi?
O dar mekânda amelleriyle baş başa kalmayacak mı?
Evet, beşerin en mühim ve en elzem meselesi, yaradılış gayesini bilmek ve o gayeye göre hayatını tanzim etmektir.”


İnsan ebed için yaratılmış, teklif ve imtihan için dünyaya gönderilmiştir. İnsanın yaradılışının hikmet ve gayesi Allah’ı tanımak ve O’na ibadet etmek, emirlerini yerine getirmek ve hakiki bir kul olarak Rabbına yönelmektir.


İnsandan beklenen şükürdür; nimetlerin sahibini tanımak ve O’na minnettar olmaktır. İnsanın ilk ve en birinci görevi şükürdür. Hayatın en güzel ve en tatlı meyvesi şükürdür.


Şükrün mikyası; kanaattır ve iktisaddır ve rızadır ve memnuniyettir. Şükürsüzlüğün mizanı; hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram helal demeyip rastgeleni yemektir.


Evet, nimetler şükür için verilmiştir. Şükürle nimetler ziyadeleşir. Şükreden müminin dünyası semeredar bağ ve bahçelere benzer; gün geçtikçe yaprakları gümrah olur, çiçekleri güzelleşir, meyvelerinin tadı artar ve kıvamı ziyadeleşir. O bağ ve bahçenin gölgeleri gönülleri rahatlatır.


“Kendine ibretle baksana..!
Cenab-ı Hak sana neler verdi?”


İnsan, Cenab-ı Hakk’ın “cami” ismine mazhar kılınmış, ona sair mahlûkatın fevkinde istidatlar bahşedilmiş, akıl ve kelam, his ve duygular ile techiz edilmiş. Bu nimetlerden dolayı, insan hakkında en büyük hak ve en büyük hukuk Allah’ındır. Çünkü insanı yaratan Allah’tır (c.c), yaşatan da Allah’tır (c.c)


İnsan, ebed için halkolunmuştur, ebede gidecektir. Ebede gidenin sorumluluğu büyüktür. İnsan, deve kuşu gibi başını kuma sokamaz. İnsan sorumluluğunu bilmek ve yüklenmek zorundadır.


İnsan arzın halifesi olarak yaratılmış. Arzın halifesi, şu dünya sarayında lakayt ve laubali bir biçimde yaradılış sır ve hikmetlerinden gafil yaşayamaz, mesuliyetsiz ve sorumsuz bir hayatı yüklenemez.


“İnsanın sorumluluğunun enfüsi ve afaki cepheleri, farklı tabakaları var..”


Evet, insanın en önemli sorumluluğu enfüsi dairede.. İnsan önce nefsinden sorguya çekilecek… Bu nedenle, sorumluluk daireleri enfüsten afaka doğru kademe kademe, basamak basamak..


İslamda matlub ve maksud, her güzelliğe, her iyiliğe ve her doğruya önce nefsinden başlamak, nefsini ıslah etmek, nefsini kabza-i kahrına almak, kulluk şuur ve istikamet çizgisinde yürümek..


Ebedi hayatı kazanmak veya kaybetmek tamamen insanın iradesine bırakılmış..



Dünyada insan muhayyer, hür ve serbest.. İradesi ile tercihini yapacak.. İradesini ya hayırda, ya da şerde kullanacak..

Bizim asli vazifemiz, acz ve zaafımızı, fakr ve aczimizi bilip dergâh-ı izzete tezellül ile dua etmek, ebedi hayatı kazanmak için o istidat çekirdeğini Daim-i Bâki’nin zikri ile muhafaza etmektir.

Yaradılış gayesine yönelen, Rabbini arayan, nefsini sorgulayan, hayatını iman, amel ve ahlak ile ziynetlendiren fıtratlar hedefine ulaşır, maksuda yetişir.


“Aşk ateşi eksik olanlar, sadakat iksirini içmeyenler, hamiyet libasını giymeyenler, metanet zırhına bürünmeyenler çoğu zaman yollarda kalırlar.”

Nefis aldatıyor, fıtrata hükmediyor, ipleri eline alıyor, sevk ediyor insanı zevk-i sefaya, hubb-ı dünyaya.. Nefis, arzu ve iştahlar ülkesinde köşk yaptırıyor, çadır kuruyor, günahlar çarşısını mesken kılıyor, gaflet yalısında oturuyor, ömrünü tüketiyor.. Zevk adına duygu, aza ve hissiyatlarını kirletiyor, insaniyetini berbat ediyor.


Namazda; ruhun, kalbin, aklın büyük bir rahatı vardır, hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. (Sözler)


Düşünceyi terk edenler, hayatını sorgulamayanlar ve tefekkürden nasip almayanlar insaniyet arşından düşer, yuvarlanırlar.


Saadet, ticari bir meta değildir; para ile satın alınmaz. Varlık, devlet ve servet insanı tatmin etmez, kalpleri teskin etmez, ruhların açlığını doyurmaz. Kalpler ancak ve ancak Allah’ın zikri ile mutmain olurlar. Göğüslerin şifası, devası, gıdası imandır; Allah’a teslim ve tevekküldür.


Sadakat mühim meseledir. Müslümanda olması gereken en büyük sıfatlardan birisi sadakattır. Hizmetin kudsiyeti bizden tam ve halis bir sadakat, sarsılmaz ve kopmaz bir sebat ister.

Manevi hayat tahkim ister, sürekli bakım ve tedavi ister.. İlim, tefekkür ve sohbet ile takviye ister. İbadet, iltica ve göz yaşı ile tasaffi ister.. Zikir, tesbih ve tehlil ile cila ister.

Şener Dilek
 
Üst