nur talebelerı nıye cıgır asamadılar

Eyvàh!

Well-known member
Yeni Şafak gazetesi yazarı olan Yusuf Kaplan, İslam Medeniyeti üzerine en çok kafa yoran yazarlar arasında yer alıyor. İslam dünyasını ayağa kaldıracak yeni bir düşünce metaforu üzerine düşüncelerini yoğunlaştıran yazar sık sık Said Nursi konusuna ve onun düşüncelerine değiniyor. Yazar bugünkü yazısında hayli ilginç bir soru gündeme getirdi:
Yusuf KAPLAN
Bediüzzaman'ın üflediği ruhu atlamak


"Anahtar, Bediüzzaman/da/dır" derken, İkbal, Elmalılı, Babanzade, Akif, Filibeli Ahmet, Sait Halim Paşa, Şeriati, Mevdûdî, Seyyid Kutup, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi düşünürleri gözardı ediyor değilim. Bediüzzaman'ı diğerlerinden ayıran iki temel özelliğe / farka dikkat çekiyorum: Birincisi, Bediüzzaman, dört çağın adamı olması ve iki dil üretmesi hasebiyle İslâm ilim ve düşünce geleneğinin son halkası/ydı. İkincisi, Bediüzzaman, yalnızca ilimle uğraşmamış, ilmini amel'e tercüme ederek / eyleme dökerek bu topluma ve bu dünyaya esaslı bir ruh üflemişti/r.

Artık göz ardı edemeyeceğimiz yakıcı gerçek şudur: Bediüzzaman'ı aradan çekip çıkardığınız zaman, vasatla irtibat biter; ruh da sırra kadem basar.
Çünkü vasat, esastır. Vasat, asıl kaynağı Kur'ân ve Sünnet'e dayanan İslâm medeniyetinin müslümanca varoluş, duyuş ve düşünüş geleneğidir. Vasat, ancak vahyin oluşturduğu dil ve bu dilin ürettiği ruhla ayakta durabilir.
Bu vasatın varlığını ve hayatiyetini sürdüremediği, taze kan pompalayamadığı, yaratıcı bir ruh üfleyemediği bir yerde kurulacak bütün "cümleler", atılacak bütün adımlar, yalnızca havada kalacak, sonra da buharlaşıp yok olacaktır.
En küçük bir "üfürme operasyonu"nda bile kolaylıkla savruluşumuzun temel nedeni, işte bu vasatın yok olmuş olmasıdır.

Bediüzzaman, hem en çok popüler olan ama en az anlaşılan; hem de aydınların en fazla ilgi göstermesi gerektiği ama hiç ilgilenmediği düşünürlerden biridir. Bediüzzaman'la ilgisiz ilgililerin ilgilenmesi, bu ilgi/lenme/den hâsıl olacak "bilgi" ve "ruh"un kesbedilebilmesini aslâ mümkün kılmayacaktır.

Burada yakıcı soru/n şudur: Bize esaslı bir ruh üflemiş ve İslâm düşünce geleneğinin son halkası olan büyük bir düşünürün düşüncesi üzerine Nur Talebeleri, diğer İslâmî kesimler ve aydınlar, çığır açıcı çalışmalar yapamamışlardır. Neden?

Bunun üç temel nedeni var: Birincisi, Bediüzzaman'ın sistematik bir düşünür olmaMası, Bediüzzaman'ın anlaşılmasını zorlaştırmış; Bediüzzaman'a gösterilecek ilgiyi engellemiştir. Oysa Bediüzzaman'ın sistematik bir düşünür olmaMası, onun büyüklüğünün ve çapının bir göstergesidir. Bu, Bediüzzaman'ın, şimdiye kadar göremediği ama hak ettiği hakîkî ve tahkîkî ilgiyi bundan sonra göreceği anlamına gelir.

İkinci neden, Bediüzzaman'ın ürettiği ruh'un, sistem tarafından kovuşturmaya tabi tutulması ve mahkûm edilmesidir. Aydınların Bediüzzaman'a ilgi göstermesini engelleyen en büyük bariyer bu olmuştur. Sistem, derin bir gelenekten fışkıran bu ruhu önce sindirmeye çalıştı, başa çıkamayacağını anladı; şimdi ise "arkadan dolanarak" dize getirmeye, evcilleştirmeye ve böylelikle yok etmeye çalışıyor.

Üçüncü neden, Nur Talebeleri'nin Bediüzzaman'ın "üzerine kapanmaları" ve böylelikle hem kendilerini, hem de Bediüzzaman'ı kendileri dışındaki dünyaya kapatmalarıdır. Ancak bu, diğer İslâmî kesimlerin Bediüzzaman'la ilgilenmemeleri için bir bahane ve mazeret olamaz.

Bediüzzaman, sistematik düşünür olmadığı, olamayacağı için zavallı Türk entelijansiyası onun üflediği ruhun nasıl çağları delip gelen ilâhî ve derûnî bir geleneğin ruhu olduğunu kavrayamadı. Ve Bediüzzaman gibi muazzam bir düşünürü ademe mahkûm etti.

Bediüzzaman sistematik bir düşünür olamazdı; çünkü sistematik düşünce, yaratıcı bir ruh üflenen vasatın üreteceği kurucu bir iradenin (mülk'ün) varolabildiği zamanların çocuğudur. Zamanını şaşırmış, ruhunu yitirmek üzere olan vasatların, sistematik düşünceye değil, öncelikle zorla ikame edilmeye çalışılan "şey"e müdahale etmeye muktedir olabilecek yaratıcı bir ruhun diriltilmesine, üretilmesine ve dalga dalga toplumun hücrelerine yayılmasına ihtiyacı vardır.

Ruhunu yitiren bir dünyaya ve topluma sarıp sarmalayıcı, kanatlandırıcı muhkem bir ruh üflenmeli; böylelikle yeniden hayat ve hayatiyet kazanacak olan bu vasat, bu ruhla kendine özgü vasıtalarını geliştirerek tüm dünyaya esaslı bir ruh üfleyecek kıvama gelebilmeli/ydi. İstikbalin İslâm'ın olması, İslâm'a gebe olması; insanın istiklalinin ve istikbalinin İslâm'la (insanın sınırl/ayıc/ı iradesine, bilim, teknoloji ve arzular gibi "araç"ların ayartıcı kuvvetine değil, insanın özgürleşmesini sağlayabilecek Allah'ın iradesine teslimiyetle) mukayyet olması, başka türlü kayıt altına alınamaz/dı.

Bediüzzaman, istiklalin de istikbalin de nasıl tahakkuk edebileceğini görmüş ve göstermişti. Bu iş, aslâ heves ehlinin değil, topyekûn bir diriliş ve varoluş harekâtı başlatacak havass ehlinin işiydi. O yüzden Medresetü'z-Zehra projesini geliştirmişti Bediüzzaman.

_________________________________________________ ::)

Nur cemaatinin disinda olan kesimlerden bazen bu tarz sesler geliyor...

"Bediüzzaman harikaydı, muhteşemdi ama nur talebeleri onun yolundan gidemedi, bıraktığı emaneti tam manasıyla yaşatamadı" vs.. vs.. ben bu goruse katilmiyorum .

Bediuzzaman her ne kadar yazarin dedigii gibi, istikbalin islamin olacagini gormussede vefatim hayatimdan ziyade hizmet edecektir diyerek bugoruslerinin de nur talebeleri tarafindan gerceklesttirilecegini gosmustur .

risal_i nur lar cok genis kitlelere yayildi suan on milyonlarla ifade edilen rakamlarla risale_i nur okunuyor, istifade ediliyor, onlar vasitasiyla imanlar kurtuluyor....

eskiden boyle degildiki , Bediüzzaman'in zamanina gore, simdi daire daha genis ve o zamanlar belli has talebelerle hizmet yurutulmus .. simdide has talebeler vardir tabiki ,fakat nurlar cok genis kitlelere yayildigi icin her kesim insan istifade etmekte ve buna kisme engel koyamaz

cunku risaleler has olmak icin okunmuyorki dorusuda budur has olmak icin okunmamali ...

zubeyir gunduzalpten baslayarak bir cok talebesi ve insanlarin risale_i nur dan faydalanmis ve nasil bir yasanti icinde oldugunu sunnet_i seniyye ile sahabe donemini andirdigini gormeyeni kor derim hemde bu kadar baski ve zulme karsi bunlari meshurmu oldu diyenlerde cikar elbette meshur olmuyor ihlasa zarar gelmesin enaniyete dusmesin die bu sekilde yuzlerce evliya derecesinde nur talebesi oldugunun kanisindayim

zaten bicok insan nur talebelerini tanimadan gormeden yorum yapiyor bediuzzaman zaten yikilmiyor bari sonrasini yikalim diye boyle cirpinanlar oluyor ..kanatlari kirilmis yazikkk doktor varmi aranizda ^o)
 
Üst