Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 462946" data-attributes="member: 1004566"><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 22px"><strong>Şehidlik Şerbetini İçerek Dostlarına </strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 22px"><strong></strong></span></span><strong><span style="color: #000000"><span style="font-size: 22px">Kavuşmak İstiyorlardı</span></span><span style="font-size: 15px"> <span style="color: #000080"></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: #000080"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>'nin küçüğü, büyüğü, kadını erkeği şehadete göz dikmişlerdi. Dualarında, tavırlarında ve savaş hazırlıklarında bunu görmek mümkündü. Fiili duaları bile isbat için yeterliydi. Ölümü olmayan bir ölümle Allah'a kavuşmak basit bir konu olamazdı. Savaşlardan dönerken çoklarının yüzünde üzüntü vardı: "Rabbim bu seferimde de münasip görmemiş" diyerek içini çekerlerdi. Halbuki kendilerini çocukları, hanımları, eş-dostları beklediği halde, onlar şehadete kavuşamamanın verdiği üzüntü ile dönerlerdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>'nden biri vardı. Son anlarına gelmiş, ölümle arası iyice yaklaşmıştı. Ziyaretçileri de sıklaşmıştı. Ölüm döşeğindeki hasta teganni ediyordu (Bir nevi şarkıya benzer bir şey söylüyordu). Ziyaretçiler hayret ettiler ve:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Ey , Berra, bu ne haldir? Seni şarkı söylüyor görüyoruz." Berra (r.a.):</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Şehitlik şerbetini içerek Rabbime kavuşamadığıma canım çok sıkıldı kederlendim. Şimdi kederimi dağıtmak için teganni ediyorum" dedi. Üzerine kapattığı şilteyi açtı ve vücuduna isabet etmiş ok ve mızrak yaralarını gösterdi. Sağlam bir tarafı kalmamıştı.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>'nden bir başkasının hali daha farklıydı. Savaşa gitmiş ve ağır bir yara almıştı. Peygamberimiz (sav) adamının birini ona göndermiş ve "Selamımı söyle hali nasıl, git öğren" demişti. Giden adam son nefesini vermek üzere olan Sad'ı bulmuş ve:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Resûlullah'ın sana selam var. Kendini nasıl buluyorsun? diye soruyor" demişti. Hz. Sad:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Sen de benden Resûlullah'a selam söyle ve deki, ben cennet kokusunu duyuyorum. Ensara da de ki: İçinizde gözkapaklarını kapatıp açan tek kişi kaldıkça Allah'ın Peygamberine bir şeyler olursa Allah katında mazur sayılamazsınız" dedi. Ve gözlerini bir başka aleme açmak için yumdu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİNDEN</strong> bıyığı yeni terlemiş bir genç vardı. Yemame savaşına iştirak etmiş ve ağır darbeler almıştı. Düşmanın sağ omuzuna indirdiği kılıçla, kolu köprücük kemiğinden ayrılmak üzereydi. Kendisine zararı oluyor diye aşağı eğilmiş ve parmaklarını ayağının altına almış ve çekerek kolunu koparmıştı. Kılıcım diğer eline almış, o da kopunca yere yuvarlanmıştı. Kendisini kucaklıyarak çadıra götüren Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, onu yatırmış, yüzünü gözünü silmeye başlamıştı. Genç mücahid ise ölmek üzereydi. Fakat bir şeyler konuşmak istiyor lakin konuşamıyordu. Abdullah kulağını ağzına iyice dayadı ve "Söyle Ey Ebu Akil, ne demek istiyorsun?" Ebu Akil konuşuyordu:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Zafer hangi tarafta? Müjde dedim. Zafer Peygamber tarafındadır. Baktım Ebu Akil güldü ve son nefesini verdi." Gençliğinin baharındaydı Ebu Akil, amma tek derdi vardı:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> İslâm İslâmın sevdalısıydı. Aşkı gönlüne düşmüştü. Yemame ovasında hangi sancağın dalgalandığını öğrenmek istiyordu. Müslümanların zafer haberini duyunca uçarak Rabbine kavuşmuştu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİNDEN</strong> bir baba ve bir. de oğul vardı. Cihad hazırlığı yapılırken baba-oğul ile ihtilafa düşmüştü. İçlerinden birinin evde kalması gerekiyordu. Baba mı, oğul mu? Neticeyi almak için aralarında kura çektiler. Neticeye göre baba evde kalacak, oğul savaşa gidecekti. Edebini koruyan oğul:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Ey baba, eğer bu iş cennetten başka bir menfaat işi olsaydı, seni mutlaka kendime tercih ederdim, fakat bu gidişimle şehit düşeceğimi umarım, dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Böylece gitti. Oradan da Rabbine kavuştu. Kendisini bekleyen babası, oğlunun şehadet haberini alıyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Yorum yapmıyoruz. Sadece düşünmeye davet ediyoruz. Baba-oğul karşı karşıya kadeh tokuşturanlar. Baba oğul hizmet ve sohbete mani olmaya yönelik itişmeler ve kakışınalar. "benim oğul gülmeyi unuttu" diyen ve Allah yolunda yürüyen oğullarını fitne çıkarmakla suçlayan ebeveynler.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİNDEN</strong> biri vardı. Fiziki olarak göze hordu. Birgün Peygamberimizin huzuruna çıkageldi ve:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Ey Allah'ın Resûlü' Ben, rengi siyah, yüzü çirkin ve fakir bir kimseyim. Acaba şu düşmanla savaşıp şehit düşersem, cennete girebilir miyim?' dedi. Peygamberimiz "Evet şehit düşersen, cennete girersin" buyurdu</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Bu sahabi savaşa katıldı ve şehit düşünceye kadar çarpıştı ve şehit düştü. Onun ölü cesedini Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Peygamberimizin:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Yemin olsun ki, Allah senin yüzünü nurları dırdı, senin kokunu güzelleştirdi ve seni zengin kıldı. Yemin olsun ki, şimdi ben, onun hurilerden olan iki eşinin birisi: "kucağına ben oturacağım" diğeri: "hayır ben oturacağım" diye birbiriyle çekiştiklerini görüyorum buyurdu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİNDEN</strong> bir de çoban vardı. Adı Esved'di. Hayberde bir yahudinin koyun çobanlığını yapardı. Hayber savaşında koyunları otlatırken savaş yapıları yere gelmiş, olup bitenleri görmüş ve sorarak öğrenmişti. Daha sonra sürüsünü götürmüş sahabinin ağılına kapatmış ve koşa koşa gelerek Hz. Peygamberimizden bir kılıç istemişti. Kılıcım eline alan Esved bir anda gözden kayboldu. Savaş bitmiş ve şehitler tek tek toparlanıyordu. Peygamberimiz şehid düşen Esved'in yanına yaklaşırken parmaklarının ucuna basarak geliyordu ve soranlara: "Esved'in etrafına o kadar melek gelmiş ki basacak yer bulamıyorum" buyurmuştu. Bir namaz vaktine kavuşup namaz kılamadan Allah'a kavuşan Esved'in yanına Peygamberimiz gelince birden başını çevirmişti. "Niçin böyle yaptın?" diyenlere:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - Esved şu anda cennette hurisi ile şakalaşıyor, utanmasınlar diye başımı çevirdim, diyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Ey Allah'ın razı olduğu ve insanlığa nizam kıldığı yüce İslâm, sen ne büyük bir dinsin ki bir saat evvel Yahudi olan birine, seni kabul ettikten sonra bir saat geçmeden en büyük mükafatı vermeye vesile oluyorsun.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİNİN</strong> hayatı hep böyle geçti. Ağlayarak dünyaya geldiler ve gülerek dünyadan ayrılıp Hakka kavuştular,. Hayatları şerefliydi, 6lümleri de şerefli oldu. Vücutları kıymetliydi, cesetleri de kıymete büründü. Allah'a itaat ederek yaşadılar, kainat onlara itaat etti. Vererek yaşadılar, Rabbimiz âhireti de onlara verdi. Boyun eğmediler. Allah (cc) da onlara dünyayı boyun eğdirtti. Ömürlerinden bir an dahi cahiliyyenin hükmüne muhatap olmadı. Zilletle yaşamayı değil, izzetle ölmeyi öne aldılar. Sevdiler ve sevildiler. Birbirlerinin haklarını korudular, Allah da onları korudu. Birbirlerine merhamet ettiler, Allah da onlara merhamet etti. Birbirlerine yardım ettiler. Yüce Mevla da onlara yardım etti.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Onlar şehit olmayı gaye edinmediler: Sadece Allah'ın hakimiyetini hakim kılmak istediler. Allah da onlara en güzel buluşma sebebini yarattı.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> "Karıncanın insanı ısırdığında ne kadar acı duyduysa, bir insan şehit olurken o acıyı duyar" (Nesei-Sünen: 6/36 ibn Mace: Sünen/2/937)</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Yukarıda okuduğumuz hadisi şerif, ölümsüzlüğü tadan şehitlerin kavuştukları ikramı izah etmeye yeter ve artar bile.:. Bu ikram ölmek anında yaşayan bir hali gösterir. Geriye kalan ikramları gözler görmedi ve kulaklar duymadı. Şehitlik müslümana yakışan bir hayattır.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Mevzuyu bitirirken o diyarın sakinlerinden bir sahabinin sözü ile sizi baş başa bırakıyoruz: "Şehid, Allah yolunda ölmeyi isteyendir."</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span><p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u>Abdullah Büyük</u></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 462946, member: 1004566"] [CENTER][COLOR=#000000][SIZE=6][B]Şehidlik Şerbetini İçerek Dostlarına [/B][/SIZE][/COLOR][B][COLOR=#000000][SIZE=6]Kavuşmak İstiyorlardı[/SIZE][/COLOR][SIZE=4][COLOR=#000000] [/COLOR][COLOR=#000080] [/COLOR][/SIZE][/B][/CENTER] [B][SIZE=4][COLOR=#000080] [SIZE=3] [/SIZE][/COLOR][/SIZE][/B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS] [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B]'nin küçüğü, büyüğü, kadını erkeği şehadete göz dikmişlerdi. Dualarında, tavırlarında ve savaş hazırlıklarında bunu görmek mümkündü. Fiili duaları bile isbat için yeterliydi. Ölümü olmayan bir ölümle Allah'a kavuşmak basit bir konu olamazdı. Savaşlardan dönerken çoklarının yüzünde üzüntü vardı: "Rabbim bu seferimde de münasip görmemiş" diyerek içini çekerlerdi. Halbuki kendilerini çocukları, hanımları, eş-dostları beklediği halde, onlar şehadete kavuşamamanın verdiği üzüntü ile dönerlerdi. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B]'nden biri vardı. Son anlarına gelmiş, ölümle arası iyice yaklaşmıştı. Ziyaretçileri de sıklaşmıştı. Ölüm döşeğindeki hasta teganni ediyordu (Bir nevi şarkıya benzer bir şey söylüyordu). Ziyaretçiler hayret ettiler ve: - "Ey , Berra, bu ne haldir? Seni şarkı söylüyor görüyoruz." Berra (r.a.): - "Şehitlik şerbetini içerek Rabbime kavuşamadığıma canım çok sıkıldı kederlendim. Şimdi kederimi dağıtmak için teganni ediyorum" dedi. Üzerine kapattığı şilteyi açtı ve vücuduna isabet etmiş ok ve mızrak yaralarını gösterdi. Sağlam bir tarafı kalmamıştı. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B]'nden bir başkasının hali daha farklıydı. Savaşa gitmiş ve ağır bir yara almıştı. Peygamberimiz (sav) adamının birini ona göndermiş ve "Selamımı söyle hali nasıl, git öğren" demişti. Giden adam son nefesini vermek üzere olan Sad'ı bulmuş ve: - "Resûlullah'ın sana selam var. Kendini nasıl buluyorsun? diye soruyor" demişti. Hz. Sad: - "Sen de benden Resûlullah'a selam söyle ve deki, ben cennet kokusunu duyuyorum. Ensara da de ki: İçinizde gözkapaklarını kapatıp açan tek kişi kaldıkça Allah'ın Peygamberine bir şeyler olursa Allah katında mazur sayılamazsınız" dedi. Ve gözlerini bir başka aleme açmak için yumdu. [B]O DİYARIN SAKİNLERİNDEN[/B] bıyığı yeni terlemiş bir genç vardı. Yemame savaşına iştirak etmiş ve ağır darbeler almıştı. Düşmanın sağ omuzuna indirdiği kılıçla, kolu köprücük kemiğinden ayrılmak üzereydi. Kendisine zararı oluyor diye aşağı eğilmiş ve parmaklarını ayağının altına almış ve çekerek kolunu koparmıştı. Kılıcım diğer eline almış, o da kopunca yere yuvarlanmıştı. Kendisini kucaklıyarak çadıra götüren Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, onu yatırmış, yüzünü gözünü silmeye başlamıştı. Genç mücahid ise ölmek üzereydi. Fakat bir şeyler konuşmak istiyor lakin konuşamıyordu. Abdullah kulağını ağzına iyice dayadı ve "Söyle Ey Ebu Akil, ne demek istiyorsun?" Ebu Akil konuşuyordu: - "Zafer hangi tarafta? Müjde dedim. Zafer Peygamber tarafındadır. Baktım Ebu Akil güldü ve son nefesini verdi." Gençliğinin baharındaydı Ebu Akil, amma tek derdi vardı: İslâm İslâmın sevdalısıydı. Aşkı gönlüne düşmüştü. Yemame ovasında hangi sancağın dalgalandığını öğrenmek istiyordu. Müslümanların zafer haberini duyunca uçarak Rabbine kavuşmuştu. [B]O DİYARIN SAKİNLERİNDEN[/B] bir baba ve bir. de oğul vardı. Cihad hazırlığı yapılırken baba-oğul ile ihtilafa düşmüştü. İçlerinden birinin evde kalması gerekiyordu. Baba mı, oğul mu? Neticeyi almak için aralarında kura çektiler. Neticeye göre baba evde kalacak, oğul savaşa gidecekti. Edebini koruyan oğul: - "Ey baba, eğer bu iş cennetten başka bir menfaat işi olsaydı, seni mutlaka kendime tercih ederdim, fakat bu gidişimle şehit düşeceğimi umarım, dedi. Böylece gitti. Oradan da Rabbine kavuştu. Kendisini bekleyen babası, oğlunun şehadet haberini alıyordu. Yorum yapmıyoruz. Sadece düşünmeye davet ediyoruz. Baba-oğul karşı karşıya kadeh tokuşturanlar. Baba oğul hizmet ve sohbete mani olmaya yönelik itişmeler ve kakışınalar. "benim oğul gülmeyi unuttu" diyen ve Allah yolunda yürüyen oğullarını fitne çıkarmakla suçlayan ebeveynler. [B]O DİYARIN SAKİNLERİNDEN[/B] biri vardı. Fiziki olarak göze hordu. Birgün Peygamberimizin huzuruna çıkageldi ve: - "Ey Allah'ın Resûlü' Ben, rengi siyah, yüzü çirkin ve fakir bir kimseyim. Acaba şu düşmanla savaşıp şehit düşersem, cennete girebilir miyim?' dedi. Peygamberimiz "Evet şehit düşersen, cennete girersin" buyurdu Bu sahabi savaşa katıldı ve şehit düşünceye kadar çarpıştı ve şehit düştü. Onun ölü cesedini Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Peygamberimizin: - "Yemin olsun ki, Allah senin yüzünü nurları dırdı, senin kokunu güzelleştirdi ve seni zengin kıldı. Yemin olsun ki, şimdi ben, onun hurilerden olan iki eşinin birisi: "kucağına ben oturacağım" diğeri: "hayır ben oturacağım" diye birbiriyle çekiştiklerini görüyorum buyurdu. [B]O DİYARIN SAKİNLERİNDEN[/B] bir de çoban vardı. Adı Esved'di. Hayberde bir yahudinin koyun çobanlığını yapardı. Hayber savaşında koyunları otlatırken savaş yapıları yere gelmiş, olup bitenleri görmüş ve sorarak öğrenmişti. Daha sonra sürüsünü götürmüş sahabinin ağılına kapatmış ve koşa koşa gelerek Hz. Peygamberimizden bir kılıç istemişti. Kılıcım eline alan Esved bir anda gözden kayboldu. Savaş bitmiş ve şehitler tek tek toparlanıyordu. Peygamberimiz şehid düşen Esved'in yanına yaklaşırken parmaklarının ucuna basarak geliyordu ve soranlara: "Esved'in etrafına o kadar melek gelmiş ki basacak yer bulamıyorum" buyurmuştu. Bir namaz vaktine kavuşup namaz kılamadan Allah'a kavuşan Esved'in yanına Peygamberimiz gelince birden başını çevirmişti. "Niçin böyle yaptın?" diyenlere: - Esved şu anda cennette hurisi ile şakalaşıyor, utanmasınlar diye başımı çevirdim, diyordu. Ey Allah'ın razı olduğu ve insanlığa nizam kıldığı yüce İslâm, sen ne büyük bir dinsin ki bir saat evvel Yahudi olan birine, seni kabul ettikten sonra bir saat geçmeden en büyük mükafatı vermeye vesile oluyorsun. [B]O DİYARIN SAKİNLERİNİN[/B] hayatı hep böyle geçti. Ağlayarak dünyaya geldiler ve gülerek dünyadan ayrılıp Hakka kavuştular,. Hayatları şerefliydi, 6lümleri de şerefli oldu. Vücutları kıymetliydi, cesetleri de kıymete büründü. Allah'a itaat ederek yaşadılar, kainat onlara itaat etti. Vererek yaşadılar, Rabbimiz âhireti de onlara verdi. Boyun eğmediler. Allah (cc) da onlara dünyayı boyun eğdirtti. Ömürlerinden bir an dahi cahiliyyenin hükmüne muhatap olmadı. Zilletle yaşamayı değil, izzetle ölmeyi öne aldılar. Sevdiler ve sevildiler. Birbirlerinin haklarını korudular, Allah da onları korudu. Birbirlerine merhamet ettiler, Allah da onlara merhamet etti. Birbirlerine yardım ettiler. Yüce Mevla da onlara yardım etti. Onlar şehit olmayı gaye edinmediler: Sadece Allah'ın hakimiyetini hakim kılmak istediler. Allah da onlara en güzel buluşma sebebini yarattı. "Karıncanın insanı ısırdığında ne kadar acı duyduysa, bir insan şehit olurken o acıyı duyar" (Nesei-Sünen: 6/36 ibn Mace: Sünen/2/937) Yukarıda okuduğumuz hadisi şerif, ölümsüzlüğü tadan şehitlerin kavuştukları ikramı izah etmeye yeter ve artar bile.:. Bu ikram ölmek anında yaşayan bir hali gösterir. Geriye kalan ikramları gözler görmedi ve kulaklar duymadı. Şehitlik müslümana yakışan bir hayattır. Mevzuyu bitirirken o diyarın sakinlerinden bir sahabinin sözü ile sizi baş başa bırakıyoruz: "Şehid, Allah yolunda ölmeyi isteyendir."[/FONT] [/SIZE][RIGHT][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][U]Abdullah Büyük[/U][/FONT][/SIZE][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst