Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 464771" data-attributes="member: 1004566"><p><strong><span style="font-size: 18px">Bilmek İçin Öğrenir, Tanımak İçin Yaşarlardı </span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 18px"></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 18px"></span></strong></p><p><strong><span style="font-size: 18px"></span></strong><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>"YEDIREN O, DOYURAN O, AZDIRAN D, ÖLDÜREN 0, ÖYLE İSE 0 NDAN NİÇIN KONUŞULUYOR?. YAĞDIRAN 0,</strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>YAĞMURU DINDİREN O, OTU BİTIREN O, OTU SOLDURAN O, HERŞEYİ YARATAN DA O ÖYLE İSE O 'N DAN NİÇİN AZ BAHSEDİLIR?. "</strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, Hira mağarasından yükselen "ikra" emrine kulak verirler, fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırlardı. Herhangi bir işi körü körüne yapmaz, o iş hakkındaki ilahi ölçüyü öğrenirlerdi. Çünkü inanmışlardı ki: Hayatın manası ubudiyet (Allah'a kulluk), ubudiyetin ölçüsü ise dindir (İslâm 'dır), Allah'a karşı sorumlu oldukları herzeyi ibadet sayarlar ve bu ibadetlerini icra ederlerdi. Zamanımızdaki insanlar gibi önlerine gelen her lokmayı yutmazlardı. Taassupça bir inanışları yoktu.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, ilim öğrenmede yaşı bahane etmezler, asalarına dayana dayana ilim öğretilen yerlere giderlerdi. Yaşları ilerlemiş, kemikleri incelmiş, asalarına dayanarak ilim meclisine gelen bu talebelere:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> - "Sen hangi taşın, hangi ağacın ve hangi toprak parçasının yanında geçmiş isen sana Allah'tan mağfiret dilemiştir." müjdesi verildi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, ya alim olurlar veya talebe olurlardı. Tevbe ve istiğfarların günahlara keffaret olduğu gibi, ilim öğrenmesinin de günahlara keffaret olacağına inanırlardı, Bu husustaki gayretleri: Kişinin ilimden bir çekirdek öğrenmesi kendisi için bir rekat nafile namaz kılmasından daha iyidir, sözü ile akşam dönmenin cihad olmadığını sanan kimseleri aklı eksik olarak nitelendirirlerdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, bilmeden yapıları ibadetlerin kendilerine fayda sağlamayacağına inanırlardı. Allah'ın emirleri için: Neden, nasıl vari itirazları olmaz, sadece hikmetlerine inmek isterlerdi. Başlarında Peygamberleri, hayatlarında İslâm-ı hakimiyet noktasında devletleri olduğu halde yine ilimden, ilim öğrenmekten geri kalmazlardı. Hatta Peygamberlerden şu sözü duydukları halde:</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> "Siz, din alimleri (fukahası) çok, okuyucu ve hatipleri aç, soranları az, cevap verenleri çok bir diyar ve zamandasınız. Bu vaziyet karşısında, amel, ilimden hayırlıdır. Yakında bir zaman gelecek, alimler azalacak, konuşmalar çoğalacak, soranlar çok olacak, cevap verebilen az bulunacak. İşte o zaman ilim, amelden hayırlıdır" (İhya 1/22)</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, öğrendikleri ilimlerin sadece hamallığını yapmazlar, ilimleri ile amel ederlerdi. Amel ederken de ihlası elden bırakmazlardı. Şu gerçeği çok iyi kavramışlardı: İnsanların hepsi de tehlike ve helak üzeredir, yalnız ilmiyle amil olanlar hariç, ilmi ile amil olanlar da helak üzeredir, ancak ihlas üzere amel edenler kurtulacaktır. İşte onları korkutan bu husus idi. Onlardan biri bakarsınız bir sureyi 6-7 ayda ancak bitirirdi. Bir ayeti öğrenip onunla amel etmedikçe ikincisine başlamazlardı: Amel ederlerken benizleri sararır, tüyleri diken diken olur, mangalda kızartıları et kokusu gibi ciğerlerinden çıkan aşk-ı ilahinin kokusu duyulurdu. Hatta bazen kapı komşusu şikayet edercesine: "Et pişirdiniz de niçin bize tattırmadınız?" derdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> <strong>O DİYARIN SAKİNLERİ</strong>, aklı muhafaza düsturunda hassasiyetle durur, İslâm'ın dışındaki muharref olmuş kitapların bilgilerinden akıllarını korurlardı. Çünkü aklın dayanağı ve gıdası vahiy idi, akıllarını vahyin dışında müstakil tutmak isteyenlerin, Belam, Samiri, Haman olmak gibi neticelere gidileceği gerçeğini Kur'an'dan öğrenmişlerdi.</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Biz o diyarın sakinlerinin öğrendiği ilme muhtacız. Allah'a sığınılması icab eden ilimlerle, putperestlik vasfına haiz her ilim ve bilgi dalına elimizin tersi ile bir işaretimiz kalmıştır. Çünkü Kur'an ilimleri bizi hep yüceltir. Bunun dışındaki ilimleri sağladığı medeniyet, bizim ilmimizin verdiği medeniyetin daha ilk basamağına kavuşamaz. İsteriz ki; bu ilimler merkezi bir otorite tarafından organize yapıla dursun Biz bu hususta vagon değil, lokomotif olmak durumundayız.</span></span></p><p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><u>Abdullah Büyük</u></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 464771, member: 1004566"] [B][SIZE=5]Bilmek İçin Öğrenir, Tanımak İçin Yaşarlardı [/SIZE][/B][CENTER][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][B]"YEDIREN O, DOYURAN O, AZDIRAN D, ÖLDÜREN 0, ÖYLE İSE 0 NDAN NİÇIN KONUŞULUYOR?. YAĞDIRAN 0, YAĞMURU DINDİREN O, OTU BİTIREN O, OTU SOLDURAN O, HERŞEYİ YARATAN DA O ÖYLE İSE O 'N DAN NİÇİN AZ BAHSEDİLIR?. " [/B][/FONT][/SIZE][/CENTER] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS] [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], Hira mağarasından yükselen "ikra" emrine kulak verirler, fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırlardı. Herhangi bir işi körü körüne yapmaz, o iş hakkındaki ilahi ölçüyü öğrenirlerdi. Çünkü inanmışlardı ki: Hayatın manası ubudiyet (Allah'a kulluk), ubudiyetin ölçüsü ise dindir (İslâm 'dır), Allah'a karşı sorumlu oldukları herzeyi ibadet sayarlar ve bu ibadetlerini icra ederlerdi. Zamanımızdaki insanlar gibi önlerine gelen her lokmayı yutmazlardı. Taassupça bir inanışları yoktu. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], ilim öğrenmede yaşı bahane etmezler, asalarına dayana dayana ilim öğretilen yerlere giderlerdi. Yaşları ilerlemiş, kemikleri incelmiş, asalarına dayanarak ilim meclisine gelen bu talebelere: - "Sen hangi taşın, hangi ağacın ve hangi toprak parçasının yanında geçmiş isen sana Allah'tan mağfiret dilemiştir." müjdesi verildi. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], ya alim olurlar veya talebe olurlardı. Tevbe ve istiğfarların günahlara keffaret olduğu gibi, ilim öğrenmesinin de günahlara keffaret olacağına inanırlardı, Bu husustaki gayretleri: Kişinin ilimden bir çekirdek öğrenmesi kendisi için bir rekat nafile namaz kılmasından daha iyidir, sözü ile akşam dönmenin cihad olmadığını sanan kimseleri aklı eksik olarak nitelendirirlerdi. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], bilmeden yapıları ibadetlerin kendilerine fayda sağlamayacağına inanırlardı. Allah'ın emirleri için: Neden, nasıl vari itirazları olmaz, sadece hikmetlerine inmek isterlerdi. Başlarında Peygamberleri, hayatlarında İslâm-ı hakimiyet noktasında devletleri olduğu halde yine ilimden, ilim öğrenmekten geri kalmazlardı. Hatta Peygamberlerden şu sözü duydukları halde: "Siz, din alimleri (fukahası) çok, okuyucu ve hatipleri aç, soranları az, cevap verenleri çok bir diyar ve zamandasınız. Bu vaziyet karşısında, amel, ilimden hayırlıdır. Yakında bir zaman gelecek, alimler azalacak, konuşmalar çoğalacak, soranlar çok olacak, cevap verebilen az bulunacak. İşte o zaman ilim, amelden hayırlıdır" (İhya 1/22) [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], öğrendikleri ilimlerin sadece hamallığını yapmazlar, ilimleri ile amel ederlerdi. Amel ederken de ihlası elden bırakmazlardı. Şu gerçeği çok iyi kavramışlardı: İnsanların hepsi de tehlike ve helak üzeredir, yalnız ilmiyle amil olanlar hariç, ilmi ile amil olanlar da helak üzeredir, ancak ihlas üzere amel edenler kurtulacaktır. İşte onları korkutan bu husus idi. Onlardan biri bakarsınız bir sureyi 6-7 ayda ancak bitirirdi. Bir ayeti öğrenip onunla amel etmedikçe ikincisine başlamazlardı: Amel ederlerken benizleri sararır, tüyleri diken diken olur, mangalda kızartıları et kokusu gibi ciğerlerinden çıkan aşk-ı ilahinin kokusu duyulurdu. Hatta bazen kapı komşusu şikayet edercesine: "Et pişirdiniz de niçin bize tattırmadınız?" derdi. [B]O DİYARIN SAKİNLERİ[/B], aklı muhafaza düsturunda hassasiyetle durur, İslâm'ın dışındaki muharref olmuş kitapların bilgilerinden akıllarını korurlardı. Çünkü aklın dayanağı ve gıdası vahiy idi, akıllarını vahyin dışında müstakil tutmak isteyenlerin, Belam, Samiri, Haman olmak gibi neticelere gidileceği gerçeğini Kur'an'dan öğrenmişlerdi. Biz o diyarın sakinlerinin öğrendiği ilme muhtacız. Allah'a sığınılması icab eden ilimlerle, putperestlik vasfına haiz her ilim ve bilgi dalına elimizin tersi ile bir işaretimiz kalmıştır. Çünkü Kur'an ilimleri bizi hep yüceltir. Bunun dışındaki ilimleri sağladığı medeniyet, bizim ilmimizin verdiği medeniyetin daha ilk basamağına kavuşamaz. İsteriz ki; bu ilimler merkezi bir otorite tarafından organize yapıla dursun Biz bu hususta vagon değil, lokomotif olmak durumundayız.[/FONT][/SIZE] [RIGHT][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][U]Abdullah Büyük[/U][/FONT][/SIZE][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Tasavvuf
Nakşıbendi ve Nakşıbendilik
Sufinin Dünyası
O diyarın sakinleri,
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst