Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Ömrümüzde bir kere olsun bu sünneti yapalım !!!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="akna" data-source="post: 198886" data-attributes="member: 1004668"><p><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">İtikâf</span></span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-size: 10px"><strong><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'">Sözlük anlamı:</span></span></strong><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"> Hapsetmek, alıkoymak, bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak anlamlarına gelir.<strong>İslam fıkhında ise;</strong> Bir mescitte niyet edilip, tespit edilmiş kurallar çerçevesinde ibadet niyetiyle belli bir süre kalmak anlamına gelir. Aşağıda zikredeceğim ayetten tarihinin ne kadar eskiye dayandığını bilmemekle beraber İbrahim (as) zamanında da var olan bir ibadet türü olduğunu anlıyoruz.</span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">“<strong>Biz Beytullâh'ı insanlara sevap kazanmaları için toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrâhim’i namazgâh edininiz! İbrâhim ile İsmâil’e de: “Tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû ve secde edenler için bu Evimi tertemiz bulundurun!” diye emretmiştik.” (Bakara 125)</strong></span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'">İslam öncesi cahiliye Araplarında da uyulan bir ibadet türüdür. Bu duruma ışık tutan aşağıdaki hadisi zikredebiliriz; </span></span><strong><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'">“İbni Ömer anlatıyor: "Babam Ömer cahiliye devrinde iken geceyi itikâfa girmek üzere nezretmişti (adamıştı). Hatta Mescid-i Haram'da bir gün itikâf yapmayı adamıştı diye de rivayet edilir. Durumu Hz. Peygamber (sav)'den sordu. Rasulullah"Nezrini yerine getir" buyurdu."</span></span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 9px"><span style="color: #333333">Buhârî, İtikâf 5, 15, 16; Humus 19, Megâzî 54, Eymân 29; Müslim, Eymân 27, (1656) Tirmizî, Nüzûr 12, 12, (1539); İbnu Mace, Keffarât 18, (2129).</span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Siyer Kitaplarından anlıyoruz ki kadim Arap örf ve geleneği olan bu ibadet türünü Hz.Peygamber’imiz de (sav) İslamiyet’ten önce uygulamaktadır. Mekân olarak ta Hira Mağarası’nı seçmektedir. Vahiy gelip, Nebilik göreviyle şereflendirildikten sonra mescid de itikâfa girmiştir.</span></span></span></p><p><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Sürüp gelen bu kadim ibadet türünü Rabbimizin tasvip ettiğine dair şu ayeti zikredebiliriz.</span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">"….Mescitlerde itikâfa çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.” (Bakara 187)</span></span></span></strong></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">İtikâfın, Rasulullah’ın (sav) Medine’ye hicret ettikten sonrada hiç terk etmediği sünneti olduğunu yine siyer kitaplarından öğreniyoruz. Bu hususa delil olarak yine aşağıdaki hadisi zikredebiliriz. </span></span></span></p><p><strong><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Hz. Aişe anlatıyor: "Rasulullah (sav) vefat edinceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın". Rasulullah (sav)'den sonra, zevceleri de itikâfa girdiler."</span></span></span></strong></p><p><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 9px">Buhârî, Fadlu Leyletü'l-Kadr 3, İtikâf 1,14; Müslim, İtikâf 5, (1172); Muvatta, İtikaf 7, (1, 316); Tirmizî, Savm 71, (790); Nesâî, Mesâcid 18, (2, 44); Ebu Dâvud, Sıyâm 77, (2462, 2464); İbnu Mâce, Sıyâm 59; (1771)</span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Peygamberimiz hiç terk etmediği bu sünnetine hanımları da iştirak etmişlerdir. Ancak aşağıdaki hadisten anlıyoruz ki uygulamanın yanlışlığından dolayı Rasulullah bir kez itikâfı terk etmiş (bozmuş) ve bunun gerekçesini açıklamıştır. Daha sonra Şevval ayında kaza etmiştir.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 10px"><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'">—<strong>Bir başka rivayette ş</strong></span></span><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong>öyle denir: Peygamberimiz her Ramazan'da itikâfa girerdi. Akşam namazını kılar kılmaz itikâf mahalline gelirdi. Râvi der ki: Bir gün Hz. Aişe de itikâf için izin istedi. Rasulullah izin verdi. Mescidin içinde itikâf için bir çadır kuruldu. Bunu Hafsa validemiz işitti, O'nun için de bir çadır kuruldu. Arkadan Zeyneb validemiz için de bir çadır kuruldu. Sabah olup da Rasulullah hücresinden çıkınca dört çadır kurulduğunu görür ve "Bunlar da ne?" diye sorar. Durum haber verilince: "Onları bu işe sevk eden şey nedir, Allah'ın rızasını kazandıracak bir amel düşüncesi mi? Hayır! Derhal kaldırın, gözüm görmesin!" diye emretti. Çadırlar kaldırıldı. O Ramazan Rasulullah’ta itikâfı terk etti. Şevval’in son onunda itikâfa girdi." </strong></span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: #333333">Aynı rivayetin bir diğer versiyonunda : "Rasulullah çadırların kaldırılmasını emretti. Derhal yıkıldılar. O yıl itikâfa girmeyi Ramazan'da terk etti, Şevval ayının ilk onunda yerine getirdi."</span></span></span></strong></p><p> </p><p><span style="color: #333333"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Bu konuda görüş bildiren âlimler eşlerini itikâftan men etmek değil, mescidin her yerinin işgal edilmiş ve namaz kılmaya alan kalmamasını sebep gösterirler.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Tüm bu açıklamalardan İtikâfın meşruiyetinin Kur’an ve Sünnetle sabit olduğunu ve Rabbimizin tasvip ettiği bir ibadet türü olduğunu görüyoruz.(Farz ibadet değil dikkat!) </span></span></span></p><p></p><p></p><p> </p><p><span style="color: red"><strong><em><u><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Şimdi kısaca İtikâfı uygulanışı açısından inceleyelim.</span></span></span></u></em></strong></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>—Vacip(adanmış) Olan itikâf:</strong> İtikâf ibadet olarak vacip değildir. Ancak kişi nasıl ki kurban, oruç adamakla (nezir) bu eylemleri kendi üzerine borç (vacip) kılıyorsa itikâf adaması halinde de kişi kendi üzerine itikâfı vacip kılmış olur. Mutlaka yerine getirmesi gerekir. Vacip olan itikâfta Şafi mezhebi haricindeki diğer üç mezhebe göre oruçlu olmak şarttır. Süresini kişi kendisi belirler. Nezir(adak) Rasulullah’ın pek fazla onaylamadığı bir ibadet türüdür. <strong>“Adak cimriden mal çıkmasıdır</strong>” buyuruyor.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Bu tür itikâfa Hz.Ömer’e ilişkin yukarda zikrettiğimiz hadis örnek verilebilir.</span></span></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>—Nafile(müstehap) olan İtikâf:</strong> Çoğunluk âlimlerin birleştikleri nokta bu itikâf türünde asgari süre belirlenmemiştir. En azının bir saat olacağını söyleyenler bulunmakla birlikte bir mescide/camiye girerken niyet edilmek suretiyle orada geçen süreyi itikâf olarak kişi geçirebilir diyenler çoğunluktadır. Oruçlu olmayı gerektirmez.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Buradan hareketle hanımlar da kendi evlerinde itikâf şartlarına uymak kaydıyla aynı şekilde niyet ettiği süre kadar nafile olarak itikâfa girebilirler.</span></span></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>—Sünnet-i Müekkede:</strong> Rasulullah’ın bir kez yukarda zikrettiğimiz hanımlarının mescide kurdukları çadırlar sebebiyle kızıp kazaya bıraktığı hariç, hiç terk etmediği sünneti.Ramazanın son on gününde mescid de girdiği itikâf türü. Burada “ekkede” kökünden gelen “müekkede” kavramına bir açıklık getirirsek:</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>Ekkede</strong>; emin, şüphesi olmayan, zorunlu alan.<strong>Müekkede;</strong> Kesin, emin, şüphesiz, tekid edilmiş, pekiştirilmiş anlamlarına gelmektedir.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Mütevatir olarak bize kadar ulaşan rivayetlerden Rasulullah’ın gerek İslam öncesi Hira’da gerekse de Risaletten sonra mescid de hiç terk etmeden, eşlerinin de kendisiyle birlikte uyguladığı bir itikâf türüdür.</span></span></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>İtikâfın Şartları:</strong></span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">— Niyet etmek, cemaatle namaz kılınan camiler (hanımlar içinde evinde olabilir) de girmek</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Vaktini namaz, tevbe, istiğfar, tefekkür, Kur’an okumak/yaşama geçirmek gayesiyle anlamaya yönelik çaba sarf ederek geçirmek.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Dünyalık dert ve tasalara yönelik olmamak kaydıyla ilmi, manevi yönü geliştirici ders, sohbet, ilmi çalışma çerçevesinde yapılan grup çalışmaları ya da ferdi çalışmalar. Kötü sözlerden sakınmak, hayır ve hakkı söylemek.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Temiz pak giyinmek.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Kendine ya da malına bir zarar geleceği korkusu olmaksızın itikâf mahallini terk etmemek. İhtiyaç gidermek, abdest tazelemek ya da gerekli bir durum oluşursa gusül abdesti almak için hemen gidip itikâf mahalline dönmek.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Cuma namazı kılınmayan bir mescid ise Cuma namazı için gidilip dünyalık sözlere dalmadan hemen kılınıp geri gelmek.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Eşlerine yaklaşmamak, cinsel arzu ve isteğe yol açacak davranışta bulunmamak.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">—Hanımlar için özel durumlarının olmadığı zaman dilimini seçmek.</span></span></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong><u>Sonuç olarak:</u></strong></span></span></span></p><p> </p><p></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>İtikâf</strong>; İnsanın kendi içinde yaptığı yolculuktur. Tüm dünyalık dert, gale, tasadan sıyrılıp Allah’a hicrete giden yoldur.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">O kadar lüzumsuz sözler sarf ediyoruz ki çoğu zaman. İtikâf aynı zamanda dilinde terbiyesidir. Hep <strong>“kâl diliyle</strong>” söylediklerimiz değil bazen de <strong>“hâl diliyle</strong>” söylediklerimizin daha etkili olduğunun farkına varmaktır aynı zamanda.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">İslam insanın elbette yaşamının tamamını ya da çoğunluğunu, toplumdan soyutlanıp uzlet hayatı şeklinde yaşamasını tasvip etmez. Bilakis ailemize ve topluma olan görevlerimizi yerine getirmek için insanlarla ve diğer mahlûkatla birlikte yaşamayı emreder. </span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Ancak hayatımızın tamamına hükmeden dünyalık işlerimizden bir nebze olsun ayrılıp en azından o güne kadarki yaşamımızın artı ve eksilerinin “T Cetveline” dökülüp muhabesinin yapıldığı kar/zarar tespitinin adıdır itikâf.</span></span></span></p><p></p><p> </p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">E canım ; çoluk çocuk,yiyecekleri,ihtiyaçları,kollanıp,korunmaları,iş güç…. Diyenlere;</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>Var say ki öldün!</strong></span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Hiç korkma. Endişede duyma. Saydıkların hepsi sana emanet edilen unsurlar. El-Emin’e emanetini bir an olsun emanet et gönül rahatlığıyla var dur huzuruna.</span></span></span></p><p><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">Zira o emanetleri asla zayi etmez!</span></span></span></p><p> </p><p> </p><p> </p><p style="text-align: right"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px">alıntı</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="akna, post: 198886, member: 1004668"] [B][FONT=Verdana][SIZE=3][COLOR=red]İtikâf[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [SIZE=2][B][COLOR=black][FONT=Verdana]Sözlük anlamı:[/FONT][/COLOR][/B][COLOR=black][FONT=Verdana] Hapsetmek, alıkoymak, bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak anlamlarına gelir.[B]İslam fıkhında ise;[/B] Bir mescitte niyet edilip, tespit edilmiş kurallar çerçevesinde ibadet niyetiyle belli bir süre kalmak anlamına gelir. Aşağıda zikredeceğim ayetten tarihinin ne kadar eskiye dayandığını bilmemekle beraber İbrahim (as) zamanında da var olan bir ibadet türü olduğunu anlıyoruz.[/FONT][/COLOR][/SIZE] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]“[B]Biz Beytullâh'ı insanlara sevap kazanmaları için toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrâhim’i namazgâh edininiz! İbrâhim ile İsmâil’e de: “Tavaf edenler, itikâfa girenler, rükû ve secde edenler için bu Evimi tertemiz bulundurun!” diye emretmiştik.” (Bakara 125)[/B][/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=2][COLOR=black][FONT=Verdana]İslam öncesi cahiliye Araplarında da uyulan bir ibadet türüdür. Bu duruma ışık tutan aşağıdaki hadisi zikredebiliriz; [/FONT][/COLOR][B][COLOR=#333333][FONT=Verdana]“İbni Ömer anlatıyor: "Babam Ömer cahiliye devrinde iken geceyi itikâfa girmek üzere nezretmişti (adamıştı). Hatta Mescid-i Haram'da bir gün itikâf yapmayı adamıştı diye de rivayet edilir. Durumu Hz. Peygamber (sav)'den sordu. Rasulullah"Nezrini yerine getir" buyurdu."[/FONT][/COLOR][/B][/SIZE] [FONT=Verdana][SIZE=1][COLOR=#333333]Buhârî, İtikâf 5, 15, 16; Humus 19, Megâzî 54, Eymân 29; Müslim, Eymân 27, (1656) Tirmizî, Nüzûr 12, 12, (1539); İbnu Mace, Keffarât 18, (2129).[/COLOR][/SIZE][/FONT] [COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=2]Siyer Kitaplarından anlıyoruz ki kadim Arap örf ve geleneği olan bu ibadet türünü Hz.Peygamber’imiz de (sav) İslamiyet’ten önce uygulamaktadır. Mekân olarak ta Hira Mağarası’nı seçmektedir. Vahiy gelip, Nebilik göreviyle şereflendirildikten sonra mescid de itikâfa girmiştir.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=2]Sürüp gelen bu kadim ibadet türünü Rabbimizin tasvip ettiğine dair şu ayeti zikredebiliriz.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [B][COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]"….Mescitlerde itikâfa çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.” (Bakara 187)[/SIZE][/FONT][/COLOR][/B] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]İtikâfın, Rasulullah’ın (sav) Medine’ye hicret ettikten sonrada hiç terk etmediği sünneti olduğunu yine siyer kitaplarından öğreniyoruz. Bu hususa delil olarak yine aşağıdaki hadisi zikredebiliriz. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [B][COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=2]—Hz. Aişe anlatıyor: "Rasulullah (sav) vefat edinceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın". Rasulullah (sav)'den sonra, zevceleri de itikâfa girdiler."[/SIZE][/FONT][/COLOR][/B] [COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=1]Buhârî, Fadlu Leyletü'l-Kadr 3, İtikâf 1,14; Müslim, İtikâf 5, (1172); Muvatta, İtikaf 7, (1, 316); Tirmizî, Savm 71, (790); Nesâî, Mesâcid 18, (2, 44); Ebu Dâvud, Sıyâm 77, (2462, 2464); İbnu Mâce, Sıyâm 59; (1771)[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=2]Peygamberimiz hiç terk etmediği bu sünnetine hanımları da iştirak etmişlerdir. Ancak aşağıdaki hadisten anlıyoruz ki uygulamanın yanlışlığından dolayı Rasulullah bir kez itikâfı terk etmiş (bozmuş) ve bunun gerekçesini açıklamıştır. Daha sonra Şevval ayında kaza etmiştir.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [SIZE=2][COLOR=#333333][FONT=Verdana]—[B]Bir başka rivayette ş[/B][/FONT][/COLOR][COLOR=#333333][FONT=Verdana][B]öyle denir: Peygamberimiz her Ramazan'da itikâfa girerdi. Akşam namazını kılar kılmaz itikâf mahalline gelirdi. Râvi der ki: Bir gün Hz. Aişe de itikâf için izin istedi. Rasulullah izin verdi. Mescidin içinde itikâf için bir çadır kuruldu. Bunu Hafsa validemiz işitti, O'nun için de bir çadır kuruldu. Arkadan Zeyneb validemiz için de bir çadır kuruldu. Sabah olup da Rasulullah hücresinden çıkınca dört çadır kurulduğunu görür ve "Bunlar da ne?" diye sorar. Durum haber verilince: "Onları bu işe sevk eden şey nedir, Allah'ın rızasını kazandıracak bir amel düşüncesi mi? Hayır! Derhal kaldırın, gözüm görmesin!" diye emretti. Çadırlar kaldırıldı. O Ramazan Rasulullah’ta itikâfı terk etti. Şevval’in son onunda itikâfa girdi." [/B][/FONT][/COLOR][/SIZE] [B][FONT=Verdana][SIZE=2][COLOR=#333333]Aynı rivayetin bir diğer versiyonunda : "Rasulullah çadırların kaldırılmasını emretti. Derhal yıkıldılar. O yıl itikâfa girmeyi Ramazan'da terk etti, Şevval ayının ilk onunda yerine getirdi."[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [COLOR=#333333][FONT=Verdana][SIZE=2]Bu konuda görüş bildiren âlimler eşlerini itikâftan men etmek değil, mescidin her yerinin işgal edilmiş ve namaz kılmaya alan kalmamasını sebep gösterirler.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Tüm bu açıklamalardan İtikâfın meşruiyetinin Kur’an ve Sünnetle sabit olduğunu ve Rabbimizin tasvip ettiği bir ibadet türü olduğunu görüyoruz.(Farz ibadet değil dikkat!) [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=red][B][I][U][COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Şimdi kısaca İtikâfı uygulanışı açısından inceleyelim.[/SIZE][/FONT][/COLOR][/U][/I][/B][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]—Vacip(adanmış) Olan itikâf:[/B] İtikâf ibadet olarak vacip değildir. Ancak kişi nasıl ki kurban, oruç adamakla (nezir) bu eylemleri kendi üzerine borç (vacip) kılıyorsa itikâf adaması halinde de kişi kendi üzerine itikâfı vacip kılmış olur. Mutlaka yerine getirmesi gerekir. Vacip olan itikâfta Şafi mezhebi haricindeki diğer üç mezhebe göre oruçlu olmak şarttır. Süresini kişi kendisi belirler. Nezir(adak) Rasulullah’ın pek fazla onaylamadığı bir ibadet türüdür. [B]“Adak cimriden mal çıkmasıdır[/B]” buyuruyor.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Bu tür itikâfa Hz.Ömer’e ilişkin yukarda zikrettiğimiz hadis örnek verilebilir.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]—Nafile(müstehap) olan İtikâf:[/B] Çoğunluk âlimlerin birleştikleri nokta bu itikâf türünde asgari süre belirlenmemiştir. En azının bir saat olacağını söyleyenler bulunmakla birlikte bir mescide/camiye girerken niyet edilmek suretiyle orada geçen süreyi itikâf olarak kişi geçirebilir diyenler çoğunluktadır. Oruçlu olmayı gerektirmez.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Buradan hareketle hanımlar da kendi evlerinde itikâf şartlarına uymak kaydıyla aynı şekilde niyet ettiği süre kadar nafile olarak itikâfa girebilirler.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]—Sünnet-i Müekkede:[/B] Rasulullah’ın bir kez yukarda zikrettiğimiz hanımlarının mescide kurdukları çadırlar sebebiyle kızıp kazaya bıraktığı hariç, hiç terk etmediği sünneti.Ramazanın son on gününde mescid de girdiği itikâf türü. Burada “ekkede” kökünden gelen “müekkede” kavramına bir açıklık getirirsek:[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]Ekkede[/B]; emin, şüphesi olmayan, zorunlu alan.[B]Müekkede;[/B] Kesin, emin, şüphesiz, tekid edilmiş, pekiştirilmiş anlamlarına gelmektedir.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Mütevatir olarak bize kadar ulaşan rivayetlerden Rasulullah’ın gerek İslam öncesi Hira’da gerekse de Risaletten sonra mescid de hiç terk etmeden, eşlerinin de kendisiyle birlikte uyguladığı bir itikâf türüdür.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]İtikâfın Şartları:[/B][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]— Niyet etmek, cemaatle namaz kılınan camiler (hanımlar içinde evinde olabilir) de girmek[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Vaktini namaz, tevbe, istiğfar, tefekkür, Kur’an okumak/yaşama geçirmek gayesiyle anlamaya yönelik çaba sarf ederek geçirmek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Dünyalık dert ve tasalara yönelik olmamak kaydıyla ilmi, manevi yönü geliştirici ders, sohbet, ilmi çalışma çerçevesinde yapılan grup çalışmaları ya da ferdi çalışmalar. Kötü sözlerden sakınmak, hayır ve hakkı söylemek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Temiz pak giyinmek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Kendine ya da malına bir zarar geleceği korkusu olmaksızın itikâf mahallini terk etmemek. İhtiyaç gidermek, abdest tazelemek ya da gerekli bir durum oluşursa gusül abdesti almak için hemen gidip itikâf mahalline dönmek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Cuma namazı kılınmayan bir mescid ise Cuma namazı için gidilip dünyalık sözlere dalmadan hemen kılınıp geri gelmek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Eşlerine yaklaşmamak, cinsel arzu ve isteğe yol açacak davranışta bulunmamak.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]—Hanımlar için özel durumlarının olmadığı zaman dilimini seçmek.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B][U]Sonuç olarak:[/U][/B][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]İtikâf[/B]; İnsanın kendi içinde yaptığı yolculuktur. Tüm dünyalık dert, gale, tasadan sıyrılıp Allah’a hicrete giden yoldur.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]O kadar lüzumsuz sözler sarf ediyoruz ki çoğu zaman. İtikâf aynı zamanda dilinde terbiyesidir. Hep [B]“kâl diliyle[/B]” söylediklerimiz değil bazen de [B]“hâl diliyle[/B]” söylediklerimizin daha etkili olduğunun farkına varmaktır aynı zamanda.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]İslam insanın elbette yaşamının tamamını ya da çoğunluğunu, toplumdan soyutlanıp uzlet hayatı şeklinde yaşamasını tasvip etmez. Bilakis ailemize ve topluma olan görevlerimizi yerine getirmek için insanlarla ve diğer mahlûkatla birlikte yaşamayı emreder. [/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Ancak hayatımızın tamamına hükmeden dünyalık işlerimizden bir nebze olsun ayrılıp en azından o güne kadarki yaşamımızın artı ve eksilerinin “T Cetveline” dökülüp muhabesinin yapıldığı kar/zarar tespitinin adıdır itikâf.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]E canım ; çoluk çocuk,yiyecekleri,ihtiyaçları,kollanıp,korunmaları,iş güç…. Diyenlere;[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2][B]Var say ki öldün![/B][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Hiç korkma. Endişede duyma. Saydıkların hepsi sana emanet edilen unsurlar. El-Emin’e emanetini bir an olsun emanet et gönül rahatlığıyla var dur huzuruna.[/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]Zira o emanetleri asla zayi etmez![/SIZE][/FONT][/COLOR] [RIGHT][COLOR=black][FONT=Verdana][SIZE=2]alıntı[/SIZE][/FONT][/COLOR][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Sünneti
Ömrümüzde bir kere olsun bu sünneti yapalım !!!
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst