Muvahhid1
Well-known member
On İkinci Şuâ-sayfa 381
Bu gelen kısım çok ehemmiyetlidir
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
1
Son sözün mühim bir parçası
Efendiler, Reis Bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur’u ve şakirtlerini mahkûm etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-i Kur’âniye ve hakaik-i imaniyeyimahkûm etmek hükmüne geçmekle, bin üç yüz seneden beri her senede üç yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar Müslümanların hakikate ve saadet-i dâreyne giden cadde-i kübrâlarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini ve itirazlarını kendinize celb etmektir. Çünkü o caddede gelip gidenler, gelmiş geçmişlere dualar vehasenatlarıyla yardım ediyorlar. Hem bu mübarek vatanın başına bir kıyamet kopmaya vesile olmaktır. Acaba mahkeme-i kübrada, bu üç yüz milyar dâvâcıların karşısında sizden sorulsa ki, “Doktor Duzi’nin, baştan nihayete kadar serâpâİslâmiyetiniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve frenkçe Tarih-i İslam namındakieseri ki, zındıkların kütüphanelerinizdeki eserlerine, kitaplarına ve serbest okumalarına ve o kitapların şakirtleri, kanununuzca cemiyet şeklini almalarıyla beraber, dinsizlik veya komünistlik veya anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilikveya menfî Turancılık gibi siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle alâkaları olmayan ve yalnız iman ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve haps-i münferitten kurtarmak için Kur’ân’ın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve hakikat bir eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münasebeti olmayan o hâlis dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip ilişmişsiniz? Onları pekacip bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz?” dedikleri zaman ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz.
Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete
[BILGI]Dipnot-1 Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
[/BILGI]
Bu gelen kısım çok ehemmiyetlidir
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Son sözün mühim bir parçası
Efendiler, Reis Bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur’u ve şakirtlerini mahkûm etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-i Kur’âniye ve hakaik-i imaniyeyimahkûm etmek hükmüne geçmekle, bin üç yüz seneden beri her senede üç yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar Müslümanların hakikate ve saadet-i dâreyne giden cadde-i kübrâlarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini ve itirazlarını kendinize celb etmektir. Çünkü o caddede gelip gidenler, gelmiş geçmişlere dualar vehasenatlarıyla yardım ediyorlar. Hem bu mübarek vatanın başına bir kıyamet kopmaya vesile olmaktır. Acaba mahkeme-i kübrada, bu üç yüz milyar dâvâcıların karşısında sizden sorulsa ki, “Doktor Duzi’nin, baştan nihayete kadar serâpâİslâmiyetiniz ve vatanınız ve dininiz aleyhinde ve frenkçe Tarih-i İslam namındakieseri ki, zındıkların kütüphanelerinizdeki eserlerine, kitaplarına ve serbest okumalarına ve o kitapların şakirtleri, kanununuzca cemiyet şeklini almalarıyla beraber, dinsizlik veya komünistlik veya anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilikveya menfî Turancılık gibi siyasetinize muhalif cemiyetlerine ilişmiyordunuz? Neden hiçbir siyasetle alâkaları olmayan ve yalnız iman ve Kur’ân cadde-i kübrâsında giden ve kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve haps-i münferitten kurtarmak için Kur’ân’ın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve hakikat bir eseri okuyanlara ve hiçbir siyasî cemiyetle münasebeti olmayan o hâlis dindarların birbiriyle uhrevî dostluk ve uhuvvetlerine cemiyet nâmı verip ilişmişsiniz? Onları pekacip bir kanunla mahkûm ettiniz ve etmek istediniz?” dedikleri zaman ne cevap vereceksiniz? Biz de sizlerden soruyoruz.
Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete
[BILGI]Dipnot-1 Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
[/BILGI]
Doktor Duzi: (bk. bilgiler) | Frenkçe: Batı diliyle |
Turancılık: (bk. bilgiler) | acip: acaip, tuhaf |
alâka: ilgili | anarşistlik: düzene düşman olma, yıkıcı ve kargaşa çıkarma |
cadde-i kübrâ: büyük ve geniş cadde | celb etmek: kendine çekmek |
cemiyet: topluluk, dernek | ehemmiyet: değer, önem |
hakaik-i imâniye: iman hakikatleri, esasları | hakikat: gerçek, doğru |
hakikat-i Kur’âniye: Kur’ân hakikati özü, gerçek mânâsı | hakikî: asıl, gerçek, doğru |
haps-i münferit: tek başına hapis, hücre hapsi | hasenat: sevaplar, güzellikler, iyilikler |
hâlis: samimi, saf, temiz | idam-ı ebedî: dirilmemek üzere sonsuz yok oluş |
ifsad: bozucu | iğfal: kandırma, aldatma |
komitecilik: kötü bir maksat için gizli cemiyet kurma | komünistlik: (bk. bilgiler) |
küfr-ü mutlak: tam anlamıyla inkâr, hiçbir kutsal ve dinî değere inanmama | mahkeme-i kübrâ: âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme |
mahkûm: hüküm giyen | menfi: olumsuz, negatif |
muhalif: aykırı, zıt | mübarek: bereketli, hayırlı |
münasebet: bağlantı, ilişki | namındaki: adındaki |
nihayet: son | nâm: ad, isim |
reis: başkan | saadet-i dareyn: dünya ve âhiret mutluluğu |
serâpâ: tepeden tırnağa, baştan başa | tefsir: açıklama, yorum |
uhrevî: âhirete ait | uhuvvet: kardeşlik |
zındık: dinsiz | şakirt: talebe, öğrenci |