Konuya cevap cer

On Üçüncü Şuâ-sayfa 398


Aziz kardeşlerim,


Meyvenin meselelerinin tekmil edilmesine meydan vermeyen mânilerin zevâliyleinşaallah yine başlanacak ki, birisi soğuk, birisi masonların onun kuvvetinden dehşet almalarıdır. Ben, bu musibette kader-i İlâhî cihetini düşünüyorum. Zahmetimrahmete inkılâp eder.

Evet, Risale-i Kaderde beyan edildiği gibi, her hâdisede iki sebep var: Biri zâhirîdir ki, insanlar ona göre hükmederler, çok defa zulmederler. Biri de hakikattır ki, kader-i İlâhî ona göre hükmeder, o aynı hâdisede beşer zulmünün altında adalet eder. Meselâ, bir adam, yapmadığı bir sirkat ile zulmen hapse atılır. Fakat gizli bir cinayetine binaen, kader dahi hapsine hüküm verir, aynı zulm-ü beşer içinde adaleteder.


İşte bu meselemizde elmaslar şişelerden, sıddık fedakârlar müteredditsebatsızlardan ve hâlis muhlisler, benlik ve menfaatini bırakmayanlardan ayrılmak için bu şiddetli imtihana girmemizin iki sebebi var:

Birisi: Ehl-i dünya ve siyasetin evhamlarına dokunan kuvvetli bir tesanüd ve ihlâslafevkalâde hizmet-i diniyedir. Zulm-ü beşer buna baktı.

İkincisi: Herkes kendi başına bu kudsî hizmete tam ihlâs ve tam tesanütle tamliyakat göstermediğimizden, kader dahi buna baktı. Şimdi kader-i İlâhî, ayn-ı adaletiçinde hakkımızda ayn-ı merhamettir ki, birbirine müştak kardeşleri bir meclise getirdi, zahmetleri ibadete ve zayiatları sadakaya çevirdi. Ve yazdıkları risaleleri her taraftan nazar-ı dikkati celb etmek ve dünyanın mal ve evlâdı ve istirahati pekmuvakkat ve geçici ve herhalde bir gün onları bırakıp toprağa girecek olmasından, onların yüzünden âhiretini zedelememek ve sabır ve tahammüle



Risale-i Kader: Kader Risalesi; Risale-i Nur Külliyatı’ndan Yirmi Altıncı Söz isimli eseradalet: hak sahibine hakkını verme, haksızı terbiye etme ve cezalandırma
ayn-ı adalet: adaletin ta kendisiayn-ı merhamet: merhametin ta kendisi
aziz: çok değerli, izzetlibeyan etmek: açıklamak, izah etmek
beşer: insanlıkcihet: yön, taraf
ehl-i dünya ve siyaset: dünya ve siyasi hayata dalıp, âhireti düşünmeyenlerevham: kuruntular, asılsız şüpheler
evlâd: çocuklarfevkalâde: olağanüstü, çok güzel
hakikat: asıl, gerçek, doğruhizmet-i imâniye: iman hizmeti
hâlis: içten, katıksız, samimiihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
imdi: şimdiinkılâp etmek: dönüşmek
inşaallah: Allah izin verirseistirahat: dinlenme, rahatlama
kader/kader-i İlâhî: Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlamasıkudsî: kutsal, mukaddes
liyakat: lâyık olmamasonlar: (bk. masonluk)
muhlis: samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetenmusibet: belâ, dert, felâket
muvakkat: geçicimâni: engel
mütereddit: tereddütte kalmış, kararsızmüştak: arzulu, çok istekli
nazar-ı dikkati celb etmek: dikkati üzerine toplamak, dikkat çekmekrahmet: İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
risale: mektup, küçük çaplı kitap; Risale-i Nur Külliyatı’nda bulunan her bir bölümsadaka: Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
sebatsız: kalıcı olmayan, geçicisirkat: hırsızlık
sıddık: çok doğru ve bağlıtekmil: tamamlama
tesanüd: dayanışmazahirî: görünürde
zayiat: kayıplar, zararlarzevâl: yok olma, sona erme
zulm-ü beşer: insanların zulmüzulmen: haksızlıkla, zulme uğrayarak


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst