Risale-i Kader: Kader Risalesi; Risale-i Nur Külliyatı’ndan Yirmi Altıncı Söz isimli eser | adalet: hak sahibine hakkını verme, haksızı terbiye etme ve cezalandırma |
ayn-ı adalet: adaletin ta kendisi | ayn-ı merhamet: merhametin ta kendisi |
aziz: çok değerli, izzetli | beyan etmek: açıklamak, izah etmek |
beşer: insanlık | cihet: yön, taraf |
ehl-i dünya ve siyaset: dünya ve siyasi hayata dalıp, âhireti düşünmeyenler | evham: kuruntular, asılsız şüpheler |
evlâd: çocuklar | fevkalâde: olağanüstü, çok güzel |
hakikat: asıl, gerçek, doğru | hizmet-i imâniye: iman hizmeti |
hâlis: içten, katıksız, samimi | ihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet |
imdi: şimdi | inkılâp etmek: dönüşmek |
inşaallah: Allah izin verirse | istirahat: dinlenme, rahatlama |
kader/kader-i İlâhî: Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlaması | kudsî: kutsal, mukaddes |
liyakat: lâyık olma | masonlar: (bk. masonluk) |
muhlis: samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten | musibet: belâ, dert, felâket |
muvakkat: geçici | mâni: engel |
mütereddit: tereddütte kalmış, kararsız | müştak: arzulu, çok istekli |
nazar-ı dikkati celb etmek: dikkati üzerine toplamak, dikkat çekmek | rahmet: İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan |
risale: mektup, küçük çaplı kitap; Risale-i Nur Külliyatı’nda bulunan her bir bölüm | sadaka: Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım |
sebatsız: kalıcı olmayan, geçici | sirkat: hırsızlık |
sıddık: çok doğru ve bağlı | tekmil: tamamlama |
tesanüd: dayanışma | zahirî: görünürde |
zayiat: kayıplar, zararlar | zevâl: yok olma, sona erme |
zulm-ü beşer: insanların zulmü | zulmen: haksızlıkla, zulme uğrayarak |