Konuya cevap cer

Önsöz - Sayfa 18


Bir kitabın mukaddemesini, o kitabın hülâsası diye tarif ederler. Halbuki, her mevzuu müstakil bir esere sığmayacak kadar derin ve geniş olan bu muazzam kitabın muhteviyatını böyle birkaç sahifelik mukaddemeye sığdırmak kabil midir?


Bugüne kadar âcizane yazdığım manzum ve mensur yazılarımın hiçbirisinde bu kadar acz ve hayret içerisinde kalmamıştım. Binaenaleyh, bu eseri derin bir zevk,İlâhî bir neş’e ve coşkun bir heyecanla okuyacak olanlar, hayranlıkla görecekler ki, Bediüzzaman, çocukluğundan beri müstesna bir şekilde yetişen ve bütün ömrü boyunca İlâhî tecellilere mazhar olan bam başka bir âlim ve mümtaz bir şahsiyettir.


Ben, bu büyük zatı, eserlerini ve talebelerini inceden inceye tetkik edip de o nur âleminde hissen, fikren ve ruhen yaşadıktan sonra, büyük ve eski bir Arap şairinin, bir beytiyle çok derin bir hakikatı ifade ettiğini öğrendim: “Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak Cenâb-ı Hakka zor gelmez.”








Gayesinin ulviyetinden, dâvâsının ihtişamından ve imanının azametinden feyiz veilham alan bu kutbun câzibesine takılanların adedi günden güne çoğalmaktadır.


Akıllara hayret veren bu ulvî hadise, münkirleri kahrettiği gibi, mü’minleri de şâd vemesrur eylemekte devam edip gidiyor.


İmanlı gönüllerde mânevî bir rabıta halinde yaşayan bu İlâhî hâdiseyi, büyük birmücahid, kalbleri vecd içinde bırakan bir üslûpla, bakınız, nasıl ifade ediyor:


“Ahlâksızlık çirkefinin bir tufan halinde her istikamete taşıp uzanarak her fazileti boğmaya koyulduğu kara günlerde, onun, yani Bediüzzaman’ın feyzini bir sır gibi kalbden kalbe mukavemeti imkânsız bir hamle halinde intikal eder görmekle tesellî buluyoruz. Gecelerimiz çok karardı; ve çok kararan gecelerin sabahları pek yakın olur.”



Bediüzzaman: Bediüzzaman Said NursîCenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
acz: acizlik, güçsüzlükazamet: büyüklük, yücelik
beyit: iki mısradan oluşan şiir bölümübinaenaleyh: bundan dolayı
câzibe: çekim kuvvetidâvâ: takip edilen fikir ve düşünce sistemi
fazilet: güzel ahlâk, mânevî değer, erdemfeyiz: ilham, bolluk, bereket
fikren: düşünce aracılığıylahakikat: gerçek, doğru
hayret: şaşkınlıkhissen: his aracılğıyla
hülâsa: özetihtişam: haşmetli ve görkemli oluş
ilham: Allah tarafından kalbe indirilen mânâintikal etme: geçme, ulaşma
istikamet: yönkutub: manevî mertebelerin en yükseğinde bulunan kimse
kàbil: mümkünmanzum: şiir şeklinde, vezinli
mazhar olma: ayna olma, erişmemensur: nesir, düz yazı
mesrur: sevinçli, mutlumevzu: konu
muazzam: büyükmuhteviyat: bir şeyin içinde bulunan unsur ve özelilkler
mukaddeme: giriş, başlangıçmukavemet: karşı koyma, direnç gösterme
mücahid: cihad eden, din uğrunda çaba harcayanmümtaz: seçkin
münkir: inanmayan, inkar edenmüstakil: bağımsız
müstesnâ: seçkin, benzeri olmayanneş’e: sevinç
rabıta: bağtecellî: belirme, görünme, yansıma
tetkik etme: inceleme, araştırmatufan: büyük su baskını
ulviyet: yücelikulvî: yüce, büyük
vecd: mânevî coşkuâcizâne: âciz ve güçsüz bir şekilde (bu ifade tevazu mânâsını taşır)
çirkef: iğrenç, pis şeyİlâhî: Allah tarafından olan
şâd: neşeli, memnun


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst