Konuya cevap cer

Önsöz - Sayfa 19


Evet, bir sır gibi kalbden kalbe mukavemeti imkânsız bir halde yayılıp dağılan bu nurun, memleketin her köşesinde feyiz ve tesirini görenler, hayret ve dehşetler içinde sormaya başladılar: “Şöhreti memleketimizin her tarafını kaplayan bu zat kimdir? Hayatı, eserleri, meslek ve meşrebi nedir? Tuttuğu yol bir tarikat mı, bir cemiyet mi, yoksa siyasî bir teşekkül müdür?”


Bununla da kalmadı; derhal gerek idarî ve gerek adlî çok mühim takipler ve pek ciddî tetkikler, uzun ve müselsel mahkemeler cereyan etti. Neticede, bu İlâhî tecellînin gönüller ülkesine kurulan bir iman ve irfan müessesesinden başka birşey olmadığı tahakkuk edince, adaletin İlâhî bir surette tecellîsi şu şekilde zuhur etti: Bediüzzaman Said Nursî ve bütün Risale-i Nur eserlerinin beraati kararı resmen ilân edildi. Ve artık, ruhun maddeye, hakkın bâtıla, nurun zulmete, imanın küfre her zaman galebe çalacağı, ezelden ebede değişmeyecek olan İlâhî kanunların başında gelen bir hakikat olduğu güneşler gibi belirdi.


Herhangi bir iklimde zuhur eden bir ıslahatçının mahiyet ve hakikatini, sadakat ve samimiyetini gösteren en gerçek mi’yar, dâvâsını ilâna başladığı ilk günlerle,muzaffer olduğu son günler arasında ferdî ve içtimaî, uzvî ve ruhî hayatında vücuda gelen değişiklik farklarıdır, derler.


Meselâ, o adam ilk günlerde mütevazi, âlicenap, feragat ve mahviyetkâr, hülâsa, bütün ahlâk ve fazilet bakımından cidden örnek olan gayet temiz ve son derece demümtaz bir şahsiyetti. Bakalım, cihadında muzaffer olup hislerde, emellerde, gönüllerde yer tuttuktan sonra, yine o eski temiz ve örnek halinde kalabilmiş mi? Yoksa, zafer neş’esiyle, birçok büyük sanılan kimseler gibi yere göğe sığmaz mı olmuş?


İşte, büyük küçük herhangi bir dâvâ ve gaye sahibinin mahiyet ve hakikatini, şahsiyet ve hüviyetini en hakikî çehresiyle aksettirecek olan en berrak âyine budur.



adlî: adalet sistemiyle bağlantılıaksettirme: yansıtma
beraat: temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılmasıberrak: duru, saf
bâtıl: doğru olmayan, yalan, yanlışcemiyet: dernek
cereyan etme: oluşma, meydana gelmecihad: mücadele, din uğrunda çaba harcama
dâvâ: takip edilen fikir ve düşünce sistemiebed: sonu olmayan sonsuzluk
emel: arzu, istekezel: başlangıcı olmayan sonsuzluk
fazilet: güzel ahlâk, mânevî değer, erdemferagat: hakkından isteyerek vaz geçme, affetme
ferdî: ferde, kişiye aitfeyiz: ilham, bolluk, bereket
galebe çalmak: üstün gelmekhakikat: gerçek mahiyet, esas
hülâsa: özet olarakhüviyet: kimlik
idarî: yönetimle bağlantılıirfan: bilgi, anlayış
içtimaî: toplumsal, sosyalküfr: inkâr, inançsızlık
mahiyet: asıl, nitelik, özellikmahviyetkâr: alçak gönüllü
meşreb: hareket tarzı, metodmi’yar: ölçü birimi
mukavemet: karşı koyma, direnç göstermemuzaffer: zafer kazanan, galip gelen
müessese: kurummümtaz: seçkin
müselsel: silsile halinde, zincirlememütevâzi: alçakgönüllü, gösterişsiz
neş’e: sevinçruhî: ruh ile ilgili
sadakat: bağlılık, sebatsuret: biçim, şekil
tahakkuk etme: gerçekleşmetarikat: İlâhî hakikatlere ulaşmak için, şeyhin gözetiminde takip edilen yol
tecellî: belirme, görünme, yansımatetkik: inceleme, araştırma
teşekkül: oluşumuzvî: insanın organları ve bedeniyle ilgili
vücuda gelme: var olma, meydana gelmezuhur etme: görünme, ortaya çıkma
zulmet: karanlıkâlicenap: yüksek ahlâk sahibi
çehre: yüz, görünümİlâhî: Allah tarafından olan
ıslahatçı: yanlışlıkları ve eksiklikleri düzeltmeye ve iyileştirmeye çabalayan kişişahsiyet: kişilik, yapı
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst