Konuya cevap cer

Önsöz - Sayfa 26


feda etti. Ve işte bu hikmete mebnidir ki, o günden beri her sözü bir dilim lâv, her fikri bir ateş parçası olmuş, düştüğü gönülleri yakıyor; hisleri, fikirleri alevlendiriyor.


Büyük Üstadın tam bir uzlet ve inzivadan sonra tekrar irşad ve cemiyet hayatına atılması, aynen İmam-ı Gazâlî’nin hayatında geçirmiş olduğu o mühim ve tarihî merhaleye benzemektedir.


Demek ki, Cenâb-ı Hak, büyük mürşidleri böyle bir müddet inzivada terbiye, tasfiye ve tezkiye ettikten sonra tenvir ve irşad vazifesiyle mükellef kılıyor. Ve bu sebepledir ki, bir mâ-i mukattardan daha temiz ve berrak olan yüreklerinden kopup gelen nefesler, kalblere akseder etmez bam başka tesirler icra ediyor.


Arz ettiğim gibi, İmam-ı Gazâlî’nin bundan dokuz yüz sene evvel ahlâk ve faziletsahasında yapmış olduğu fütuhatı, bu asırda Bediüzzaman, iman ve ihlâs vâdisinde başarmıştır.


Evet, Hazret-i Üstadı bu müthiş cihad meydanlarına sevk eden, hep bu eşsiz şefkatve merhameti olmuştur. Ve bunu bizzat kendisinden dinleyelim:


“Bana ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var; alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!..”


İstiğnası:


Üstadın, hayatı boyunca cemiyetimizin her tabakasına vermekte olduğu binlerleistiğna örnekleri, dillere destan olmuş bir ulviyeti haizdir.


Mâsivâdan tam mânâsıyla istiğna ederek, uzvî ve ruhî bütün varlığıyla Rabbü’l-Âlemînin bitmez ve tükenmez hazinesine dayanmayı, müddet-i hayatında






Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce AllahRabbü’l-Âlemîn: Alemlerin Rabbi, Allah
aksetme: yansımaarz etme: sunma, dile getirme
asır: yüzyılcemiyet: toplum
cihad: mücadele, din uğrunda çaba harcamaehemmiyet: önem
fazilet: güzel ahlâk, mânevî değer, erdemfütuhat: fetihler, zaferler
hikmet: sebep, sır, gayehâiz: sahip, elde eden
icra etme: yürütme, yerine getirmeihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
inziva: yalnız başına bir yere çekilip dünya işleriyle uğraşmamairşad: doğru yolu gösterme
istiğna: elindekilerle yetinip başkalarının yardımına ihtiyaç duymama; tok gözlü olma; gönül tokluğulâv: yanardağların püskürmesi sırasında ortaya çıkan kütle
mebni: bina edilmiş olan; bundan dolayımerhale: aşama, safha
mâ-i mukattar: saf su, damıtılmış sumâsivâ: Allah’tan başka herşey
müddet-i hayat: hayat süresimükellef: yükümlü
mürşid: irşad eden, doğru yolu gösterenruhî: ruhla ilgili, ruha ait
sevk etme: yöneltme, yönlendirmetasfiye: kalbini ve ruhunu her türlü manevî kirlerden arındırma, temizleme
tenvir: nurlandırma, aydınlatma; insanları iman ve Kur’ân ilimleriyle aydınlatmaterbiye: manevî eğitimden geçme
tezkiye: kusur ve hatalardan arınarak manen temizlenmeulviyet: yücelik
uzlet: bir köşeye çekilip yalnız başına yaşamauzvî: beden organları ile ilgili
Üstad: bir ilim ve san’at alanında bilgi ve söz sahibi olan; Bediüzzaman Said Nursîİmam-ı Gazâlî: (bk. bilgiler)
şefkat: acıma, merhamet


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst