Konuya cevap cer

Önsöz - Sayfa 32


Bütün semavî kitapların ve bilumum peygamberlerin yegâne dâvâları olan “Hâlık-ı Kâinatın ulûhiyet ve vahdaniyetini ilân” ve bu büyük dâvâyı da ilmî, mantıkî ve felsefî delillerle ispat eylemektir.


O halde Üstadın mantık, felsefe ve müspet ilimlerle de alâkası var.


Evet, mantık ve felsefe, Kur’ân’la barışıp hak ve hakikate hizmet ettikleri müddetçe,Üstad en büyük mantıkçı ve en kudretli bir feylesoftur. Mukaddes ve cihanşümul dâvâsını ispat vâdisinde kullandığı en parlak delilleri ve en kat’î burhanları, Kur’ân-ı Kerîmin Allah kelâmı olduğunu hergün bir kat daha ispat ve ilân eden müsbet ilimdir.


Zaten felsefe, aslında hikmet mânâsına geldikçe, Vacibü’l-Vücud Tealâ ve Tekaddes Hazretlerini, Zât-ı Bâri’sine lâyık sıfatlarla ispata çalışan her eser en büyük hikmet ve o eserin sahibi de en büyük hakîmdir.


İşte Üstad, böyle ilmî bir yolu, yani Kur’ân-ı Kerîmin nurlu yolunu takip ettiği için, binlerle üniversitelinin imanını kurtarmak şerefine mazhar olmuştur. Hazretin bu hususta hâiz olduğu ilmî, edebî ve felsefî daha pek çok meziyetleri vardır. Fakat onları, eserlerinden misaller getirerek inşaallah müstakil bir eserde arz etmek emelindeyim. Ve minallahi’t-tevfik.


Tasavvuf cephesi:


Nakşibendî meşâyihinden, her harekâtını Peygamber-i Zîşan Efendimiz Hazretlerinin harekâtına tatbik etmeye çalışan ve büyük bir âlim olan bir zâta sordum:


“Efendi Hazretleri, ulema ile mutasavvife arasındaki gerginliğin sebebi nedir?”


“Ulema, Resul-i Ekrem Efendimizin ilmine, mutasavvıflar da ameline vâris olmuşlar. İşte bu sebepten dolayıdır ki, Fahr-i Cihan Efendimizin hem ilmine ve




Fahr-i Cihan: bütün dünyanın kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m.)Hâlık-ı Kâinat: bütün kâinatı ve içindeki herşeyi yaratan Allah
Nakşibendî: Nakşî tarikatına mensup olan kişiPeygamber-i Zîşan: şan, şeref sahibi Hz. Muhammed (a.s.m.)
Resul-i Ekrem: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)Vacibü’l-Vücud Tealâ ve Tekaddes Hazretleri: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan; sonsuz yücelik sahibi; bütün kusur ve noksanlıklardan münezzeh olan Allah
Zât-ı Bâri: herşeyi takdir ettiği şekle uygun olarak yaratıp varlığa çıkaran ve yaratan Zât, Allahamel: davranış, uygulama
arz etmek: sunmakbilumum: bütün
burhan: güçlü delilcihanşümul: dünya çapında, evrensel
dâvâ: iddiaemel: arzu, ümid
filozof: felsefecihakikat: gerçek, doğru
hakîm: bilge, hikmetliharekât: hareketler, davranışlar
hazret: hürmet ve saygı maksadı ile büyüklere verilen unvan; Bediüzzaman Said Nursîhikmet: ilim, yüksek bilgi
hâiz: sahip olaninşaallah: Allah izin verirse
kat’î: kesin, doğruluğu tartışılmaz olankelâm: ifade, söz
kudretli: güçlü; otoritermazhar: ayna olan, erişen
meziyet: üstün özellikmeşâyih: şeyhler
mukaddes: kutsalmutasavvife/mutasavvıf: tasavvuf ehli, kalbi dünyanın gelip geçici işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlayan tarikat ehli kimseler
müddet: süremüsbet ilim: pozitif ilim; matematik, fizik gibi
müstakil: bağımsız, farklısemâvî: İlahî, vahiyle gelen
tasavvuf: kişinin kalbini dünya ilgilerinden kesip gönlünü Allah sevgisine bağlaması, tarikat ehli olmatatbik etme: uygulama
ulema: âlimlerulûhiyet: ilâhlık, Allah'ın kâinattaki hâkimiyeti ile her şeyi kendisine ibâdet ve itaat ettirmesi
vahdâniyet: Allah’ın bir ve benzersiz olması ve ortağının bulunmamasıve minallahi’t-tevfik: başarı ve muvaffakiyet Allah’tandır
vâris: mirasçıyegâne: tek
Üstad: bir ilim ve san’at alanında bilgi ve söz sahibi olan âlim; Bediüzzaman Said Nursî


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst