Konuya cevap cer

Önsöz - Sayfa 34


tecellî etmekte olan Esmâ-i Hüsnâsını, sıfât-ı ulyâsını kemal-i vecd ile görerek, artık sonsuz bir mâbedde olduğunu aynelyakîn, ilmelyakîn ve hakkalyakîn derecesinde hisseder. Çünkü, içine girdiği mabed öyle ulu bir mâbeddir ki, milyarlara sığmayan cemaatin hepsi aşk ve şevk, huşû ve istiğraklar içinde Hâlıkını zikrediyor. Yanık, tatlı ve güzel lisanları, şive, nâğme, ahenk ve besteleriyle bir ağızdan سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ 1  diyorlar.


Risale-i Nur’un açtığı iman ve irfan ve Kur’ân yolunu takip eden, işte böyle muazzam ve muhteşem bir mâbede girer. Ve herkes de iman ve irfanı, feyiz ve ihlâsı nisbetinde feyizyâb olur.


Edebî cephesi:


Eskiden beri, lâfız ve mânâ, üslûp ve muhteva bakımından, edipler ve şairler, mütefekkirler ve âlimler ikiye ayrılmışlardır. Bunlardan bazıları, sadece üslûp ve ifadeye, vezin ve kafiyeye kıymet vererek, mânâyı ifadeye feda etmişlerdir. Ve bu hal de kendini en çok şiirde gösterir.


Diğer zümre ise, en çok mânâ ve muhtevaya ehemmiyet vererek, özü söze kurban etmemişlerdir.


Artık Bediüzzaman gibi büyük bir mütefekkirin edebî cephesi, bu küçük mukaddeme ile kolayca anlaşılır sanırım. Zira Üstad o kıymetli ve bereketli ömrünü, kulaklarda kalacak olan sözlerin tanzim ve tertibiyle değil, bilâkis kalblerde, ruhlarda, vicdan ve fikirlerde kudsî bir ideal halinde insanlıkla beraber yaşayacak olan din hissinin, iman şuurunun, ahlâk ve fazilet mefhumunun asırlara, nesillere telkiniyle meşgul olan bir dâhidir. Artık bu kadar ulvî bir gayenin tahakkuku



[NOT]Dipnot-1 Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Ve Allah’a hamd olsun Allah’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Allah yüceler yücesidir. [/NOT]


Esmâ-i Hüsnâ: Allah’a ait sınırsız güzellikteki isimlerHâlık: herşeyin yaratıcısı olan Allah
asır: yüzyılaynelyakîn: gözlem ve müşahedeye dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilme
bilâkis: aksine, tersinedâhi: son derece zeki kimse; dehâ ve hikmet sahibi
edebî cephe: edebiyat ile ilgili yönedip: edebiyatçı
ehemmiyet: önemfazilet: güzel ahlâk, mânevî değer, erdem
feyiz: ilham, bolluk, bereketfeyizyâb olma: feyiz alma, manevî yönden büyük kazançlar elde etme
hakkalyakîn: bizzat yaşanarak elde edilen kesin bilgihuşû: korkuyla karışık sevgiden gelen edepli hâl
ihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyetilmelyakîn: ilme ve sağlam delillere dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilme
irfan: varlıklarda gizli olan hakikatleri tefekkür, keşif ve ilham yoluyla vâkıf olmaistiğrak: Allah aşkıyla kendinden geçme
kafiye: kelime sonlarındaki vezin uygunluğukemal-i vecd: tam bir coşku
kudsî: kutsallâfız: ifade, söz
mefhum: kavrammuazzam: çok büyük ve yüce olan
muhteva: içerikmukaddeme: bir kitabın başında bulunan başlangıç ve giriş bölümü
mâbed: ibadet edilen yermütefekkir: düşünür, bilgin
nağme: ahenk, güzel sesnisbetinde: oranında
sıfât-ı ulyâ: çok yüce sıfatlar, vasıflartanzim ve tertip: düzenleme, belli bir sisteme göre düzene koyma
tecellî etme: belirme, görünme, yansımatelkin: zihinde yer ettirme, aşılama
ulu: yüceulvî: yüce, büyük
vezin: şiirdeki mısralar arasında bulunan ortak ölçüzira: çünkü
zümre: grup, toplulukÜstad: bir ilim ve san’at alanında bilgi ve söz sahibi olan âlim; Bediüzzaman Said Nursî
üslûp: tarzşive: lehçe, aynı dilin ayrı kullanışlarından herbiri
şuur: bilinç, anlayış, idrak


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst