Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247388" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onuncu Söz - Sayfa 83</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">malıdır. Bu ahali, çoluk çocuğuyla asker olmuşlar veya memur olmuşlar, şu işlerde sivil olarak istihdam ediliyorlar. Onun için sana çok ilişmiyorlar. Fakat intizam şediddir. Padişahın her yerde telefonu var ve memurları bulunur. Çabuk git, dehalet et” dedi. Fakat o sersem inat edip dedi:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">“Yok, mîrî malı değil, belki vakıf malıdır, sahipsizdir. Herkes istediği gibi tasarruf edebilir. Bu güzel şeylerden istifadeyi men edecek hiçbir sebep görmüyorum. Gözümle görmezsem inanmayacağım” dedi. Hem feylesofâne çok safsatiyâtı söyledi. İkisi arasında ciddî bir münazara başladı.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evvelâ o sersem dedi: “Padişah kimdir? Tanımam.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Sonra arkadaşı ona cevaben: “Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur? Ve bu kadar çok servet—ki, her saatte bir şimendifer<strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> gaipten gelir gibi, kıymettar, musannâ mallarla dolu gelir, burada dökülüyor, gidiyor—nasıl sahipsiz olur? Ve her yerde görünen ilânnameler ve beyannameler ve her mal üstünde görünen turra ve sikkeler, damgalar ve her köşesinde sallanan bayraklar nasıl mâliksiz olabilir? Sen, anlaşılıyor ki, bir parça firengî okumuşsun. Bu İslâm yazılarını okuyamıyorsun. Hem de bilenden sormuyorsun. İşte, gel, en büyük fermanı sana okuyacağım.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">O sersem döndü, dedi: “Haydi, padişah var. Fakat benim cüz’î istifadem ona ne zarar verebilir? Hazinesinden ne noksan eder? Hem burada hapis mapis yoktur; ceza görünmüyor.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Arkadaşı ona cevaben dedi: “Yahu, şu görünen memleket bir manevra meydanıdır. Hem sanayi-i garibe-i sultaniyenin meşheridir. Hem muvakkat, temelsiz misafirhaneleridir. Görmüyor musun ki, hergün bir kafile gelir, biri gider, kaybolur. Daima dolar, boşanır. Bir zaman sonra şu memleket tebdil edilecek; bu ahali başka ve daimî bir memlekete nakledilecek. Orada herkes hizmetine mukabil ya ceza, ya mükâfat görecek” dedi.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Yine o hain sersem, temerrüt edip, “İnanmam. Hiç mümkün müdür ki bu memleket harap edilsin, başka bir memlekete göç etsin?” dedi.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Haşiye-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> Seneye işarettir. Evet, bahar, mahzen-i erzak bir vagondur, gaipten gelir.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>ahali: halk</strong></td><td><strong>beyanname: açıklama belgesi (bk. b-y-n)</strong></td></tr><tr><td><strong>cüz’î: küçük, az (bk. c-z-e)</strong></td><td><strong>dehalet etmek: sığınmak, aman dilemek</strong></td></tr><tr><td><strong>ferman: buyruk</strong></td><td><strong>feylesofâne: felsefeci gibi</strong></td></tr><tr><td><strong>firengî: Batı kültürü</strong></td><td><strong>gaip: görünmeyen âlem (bk. ğ-y-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>harap: yıkılma, yok edilme</strong></td><td><strong>haşiye: dipnot, açıklayıcı not</strong></td></tr><tr><td><strong>hâkim: hükümdar, idareci (bk. ḥ-k-m)</strong></td><td><strong>ilânname: duyuru</strong></td></tr><tr><td><strong>intizam: düzen (bk. n-ẓ-m)</strong></td><td><strong>istifade: faydalanma, yararlanma</strong></td></tr><tr><td><strong>istihdam edilmek: çalıştırılmak</strong></td><td><strong>kafile: grup, topluluk</strong></td></tr><tr><td><strong>kâtip: yazar (bk. k-t-b)</strong></td><td><strong>kıymettar: kıymetli, değerli</strong></td></tr><tr><td><strong>mahzen-i erzak: yenilecek ve içilecek şeylerin bulunduğu yer, depo (bk. r-z-ḳ)</strong></td><td><strong>manevra meydanı: eğitim ve deneme yeri</strong></td></tr><tr><td><strong>men etmek: yasaklamak</strong></td><td><strong>meşher: sergi</strong></td></tr><tr><td><strong>mukabil: karşılık</strong></td><td><strong>muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>musannâ: sanatla yapılmış (bk. ṣ-n-a)</strong></td><td><strong>muvakkat: geçici</strong></td></tr><tr><td><strong>mâlik: sahip (bk. m-l-k)</strong></td><td><strong>mîrî malı: devlete ait mal, kamu malı</strong></td></tr><tr><td><strong>mükâfat: ödül</strong></td><td><strong>münazara: tartışma (bk. n-ẓ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>nihayet: son</strong></td><td><strong>noksan: eksik</strong></td></tr><tr><td><strong>safsatiyât: anlamsız ve uydurma şeyler</strong></td><td><strong>sanayi-i garibe-i sultaniye: saltanata, devlete ait antika sanatlar (bk. ṣ-n-a; s-l-ṭ)</strong></td></tr><tr><td><strong>sikke: mühür, işaret</strong></td><td><strong>tasarruf: dilediği gibi kullanma (bk. ṣ-r-f)</strong></td></tr><tr><td><strong>tebdil edilmek: değiştirilmek</strong></td><td><strong>temerrüt: inat</strong></td></tr><tr><td><strong>turra: padişaha ait mühür, nişan</strong></td><td><strong>vakıf malı: herkesin faydasına sunulmuş mal</strong></td></tr><tr><td><strong>şedid: şiddetli</strong></td><td><strong>şimendifer: tren</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247388, member: 1"] [b]Onuncu Söz - Sayfa 83[/b] [FONT=Tahoma]malıdır. Bu ahali, çoluk çocuğuyla asker olmuşlar veya memur olmuşlar, şu işlerde sivil olarak istihdam ediliyorlar. Onun için sana çok ilişmiyorlar. Fakat intizam şediddir. Padişahın her yerde telefonu var ve memurları bulunur. Çabuk git, dehalet et” dedi. Fakat o sersem inat edip dedi: [/FONT] [FONT=Tahoma]“Yok, mîrî malı değil, belki vakıf malıdır, sahipsizdir. Herkes istediği gibi tasarruf edebilir. Bu güzel şeylerden istifadeyi men edecek hiçbir sebep görmüyorum. Gözümle görmezsem inanmayacağım” dedi. Hem feylesofâne çok safsatiyâtı söyledi. İkisi arasında ciddî bir münazara başladı. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evvelâ o sersem dedi: “Padişah kimdir? Tanımam.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Sonra arkadaşı ona cevaben: “Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur? Ve bu kadar çok servet—ki, her saatte bir şimendifer[B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] gaipten gelir gibi, kıymettar, musannâ mallarla dolu gelir, burada dökülüyor, gidiyor—nasıl sahipsiz olur? Ve her yerde görünen ilânnameler ve beyannameler ve her mal üstünde görünen turra ve sikkeler, damgalar ve her köşesinde sallanan bayraklar nasıl mâliksiz olabilir? Sen, anlaşılıyor ki, bir parça firengî okumuşsun. Bu İslâm yazılarını okuyamıyorsun. Hem de bilenden sormuyorsun. İşte, gel, en büyük fermanı sana okuyacağım.” [/FONT] [FONT=Tahoma]O sersem döndü, dedi: “Haydi, padişah var. Fakat benim cüz’î istifadem ona ne zarar verebilir? Hazinesinden ne noksan eder? Hem burada hapis mapis yoktur; ceza görünmüyor.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Arkadaşı ona cevaben dedi: “Yahu, şu görünen memleket bir manevra meydanıdır. Hem sanayi-i garibe-i sultaniyenin meşheridir. Hem muvakkat, temelsiz misafirhaneleridir. Görmüyor musun ki, hergün bir kafile gelir, biri gider, kaybolur. Daima dolar, boşanır. Bir zaman sonra şu memleket tebdil edilecek; bu ahali başka ve daimî bir memlekete nakledilecek. Orada herkes hizmetine mukabil ya ceza, ya mükâfat görecek” dedi. [/FONT] [FONT=Tahoma]Yine o hain sersem, temerrüt edip, “İnanmam. Hiç mümkün müdür ki bu memleket harap edilsin, başka bir memlekete göç etsin?” dedi. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Haşiye-1[/FONT] [FONT=Tahoma] Seneye işarettir. Evet, bahar, mahzen-i erzak bir vagondur, gaipten gelir.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]ahali: halk[/B][/TD] [TD][B]beyanname: açıklama belgesi (bk. b-y-n)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cüz’î: küçük, az (bk. c-z-e)[/B][/TD] [TD][B]dehalet etmek: sığınmak, aman dilemek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ferman: buyruk[/B][/TD] [TD][B]feylesofâne: felsefeci gibi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]firengî: Batı kültürü[/B][/TD] [TD][B]gaip: görünmeyen âlem (bk. ğ-y-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]harap: yıkılma, yok edilme[/B][/TD] [TD][B]haşiye: dipnot, açıklayıcı not[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâkim: hükümdar, idareci (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [TD][B]ilânname: duyuru[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizam: düzen (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]istifade: faydalanma, yararlanma[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istihdam edilmek: çalıştırılmak[/B][/TD] [TD][B]kafile: grup, topluluk[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kâtip: yazar (bk. k-t-b)[/B][/TD] [TD][B]kıymettar: kıymetli, değerli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahzen-i erzak: yenilecek ve içilecek şeylerin bulunduğu yer, depo (bk. r-z-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]manevra meydanı: eğitim ve deneme yeri[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]men etmek: yasaklamak[/B][/TD] [TD][B]meşher: sergi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mukabil: karşılık[/B][/TD] [TD][B]muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]musannâ: sanatla yapılmış (bk. ṣ-n-a)[/B][/TD] [TD][B]muvakkat: geçici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mâlik: sahip (bk. m-l-k)[/B][/TD] [TD][B]mîrî malı: devlete ait mal, kamu malı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mükâfat: ödül[/B][/TD] [TD][B]münazara: tartışma (bk. n-ẓ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nihayet: son[/B][/TD] [TD][B]noksan: eksik[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]safsatiyât: anlamsız ve uydurma şeyler[/B][/TD] [TD][B]sanayi-i garibe-i sultaniye: saltanata, devlete ait antika sanatlar (bk. ṣ-n-a; s-l-ṭ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sikke: mühür, işaret[/B][/TD] [TD][B]tasarruf: dilediği gibi kullanma (bk. ṣ-r-f)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tebdil edilmek: değiştirilmek[/B][/TD] [TD][B]temerrüt: inat[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]turra: padişaha ait mühür, nişan[/B][/TD] [TD][B]vakıf malı: herkesin faydasına sunulmuş mal[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şedid: şiddetli[/B][/TD] [TD][B]şimendifer: tren[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst