Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247399" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onuncu Söz - Sayfa 90</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>DOKUZUNCU SURET</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Şimdi gel, bu dairelerin ve cemaatlerin bazı rüesâlarına ki, <strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> herbiri, bizzat padişahla görüşecek hususî birer telefonu var. Hem bazı onun huzuruna çıkmışlar. Ne diyorlar, bak:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Bunlar ittifakla ihbar ediyorlar ki, o zât, mükâfat ve mücazat için pek muhteşem ve dehşetli bir yer ihzar etmiş, gayet kavî vaad ve şiddetli tehdit ediyor. Hem onun izzet ve celâleti hiçbir vech ile hulfü’l-vaade tenezzül edip tezellülü kabul etmez.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Halbuki, o muhbirler hem tevatür derecesinde çok, hem icmâ kuvvetinde bir ittifakla haber veriyorlar ki, şu bazı âsârı görünen saltanat-ı azîmenin medarı ve makarrı, buradan uzak bir başka memlekettedir. Ve şu meydan-ı imtihanda binalar muvakkattirler; sonra daimî saraylara tebdil edilecek, bu yerler değişecekler. Çünkü, eserleriyle azameti anlaşılan şu muhteşem, zevâlsiz saltanat, böyle geçici, devamsız, bîkarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekàsız, nâkıs, tekemmülsüz umurlar üzerinde kurulmaz, durulmaz. Demek, ona lâyık, daimî, müstekar, zevâlsiz, müstemir, mükemmel, muhteşem umurlar üzerinde duruyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Demek bir diyar-ı âhar var; elbette o makarra gidilecektir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ONUNCU SURET</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Gel, bugün nevrûz-u sultanîdir.<strong><u><strong><u> HAŞİYE-2</u></strong></u></strong> Bir tebeddülât olacak; acip işler çıkacak</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Haşiye-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> Şu Suretin ispat ettiği mânâlar Sekizinci Hakikatte görünecek. Meselâ, dairelerin reisleri, şu temsilde enbiya ve evliyaya işarettir. Ve telefon ise, mâkes-i vahy ve mazhar-ı ilham olan, kalbden uzanan bir nisbet-i Rabbâniyedir ki, kalb o telefonun başıdır ve kulağı hükmündedir.</span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Haşiye-2</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> Bu Suretin remzini Dokuzuncu Hakikatte göreceksin. Meselâ, nevruz günü, bahar mevsimine işarettir. Çiçekli yeşil sahrâ ise, bahar mevsimindeki rû-yi zemindir. Değişen perdeler, manzaralar ise, fasl-ı baharın iptidasından yazın intihasına kadar, Sâni-i Kadîr-i Zülcelâlin, Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemâlin kemâl-i intizamla değiştirdiği ve kemâl-i rahmetle tazelendirdiği ve birbiri arkasında gönderdiği mevcudât-ı bahariye tabakatına ve masnuât-ı sayfiye taifelerine ve erzak-ı hayvaniye ve insaniyeye medar olan mat’umâta işarettir.</span>[/NOT]</p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik sahibi, herşeyi hikmetle ve harika üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ḥ-k-m; ẕü; c-m-l)</strong></td><td><strong>Sâni-i Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve azamet sahibi, herşeye gücü yeten, herşeyi sanatla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>acip: hayret verici, şaşırtıcı</strong></td><td><strong>azamet: büyüklük (bk. a-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>bekàsız: geçici (bk. b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>bîkarar: kararsız</strong></td></tr><tr><td><strong>celâlet: görkem, heybet (bk. c-l-l)</strong></td><td><strong>cemaat: topluluk (bk. c-m-a)</strong></td></tr><tr><td><strong>daimî: devamlı, sürekli</strong></td><td><strong>diyar-ı âhar: başka yer (bk. e-ḫ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>enbiya: peygamberler (bk. n-b-e)</strong></td><td><strong>erzak-ı hayvaniye ve insaniye: insanların ve hayvanların rızıkları (bk. r-z-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>evliya: veliler (bk. v-l-y)</strong></td><td><strong>fasl-ı bahar: bahar mevsimi</strong></td></tr><tr><td><strong>hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>haşiye: dipnot, açıklayıcı not</strong></td></tr><tr><td><strong>hulfü’l-vaad: sözünden dönme (bk. v-a-d)</strong></td><td><strong>icmâ: fikir birliği (bk. c-m-a)</strong></td></tr><tr><td><strong>ihbar: haber verme</strong></td><td><strong>ihzar: hazırlama (bk. ḥ-ḍ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>intiha: son</strong></td><td><strong>iptida: başlangıç</strong></td></tr><tr><td><strong>izzet: şeref, üstünlük (bk. a-z-z)</strong></td><td><strong>kavî: kuvvetli</strong></td></tr><tr><td><strong>kemâl-i intizam: mükemmel ve kusursuz bir düzen (bk. k-m-l; n-ẓ-m)</strong></td><td><strong>kemâl-i rahmet: mükemmel ve kusursuz bir rahmet (bk. k-m-l; r-ḥ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>makarr: merkez, karar yeri</strong></td><td><strong>masnuât-ı sayfiye: yaz mevsiminde ortaya çıkan sanat eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)</strong></td></tr><tr><td><strong>mat’umât: yiyecekler</strong></td><td><strong>mazhar-ı ilham: ilhamın göründüğü yer (bk. ẓ-h-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>medar: kaynak, dayanak</strong></td><td><strong>mevcudât-ı bahariye: baharda meydana çıkan varlıklar (bk. v-c-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>meydan-ı imtihan: imtihan meydanı</strong></td><td><strong>muhbir: haber veren</strong></td></tr><tr><td><strong>muhteşem: ihtişamlı, görkemli</strong></td><td><strong>muvakkat: geçici</strong></td></tr><tr><td><strong>mâkes-i vahy: vahyin yansıdığı yer (bk. v-ḥ-y)</strong></td><td><strong>mücazat: ceza</strong></td></tr><tr><td><strong>müstekar: sabit, yerleşmiş</strong></td><td><strong>müstemir: devamlı, sürekli</strong></td></tr><tr><td><strong>mütegayyir: değişen</strong></td><td><strong>nevruz: ilkbaharın başlangıcı</strong></td></tr><tr><td><strong>nevrûz-u sultanî: nevruz bayramı (bk. s-l-ṭ)</strong></td><td><strong>nisbet-i Rabbâniye: Rabbânî bağ (bk. n-s-b; r-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>nâkıs: eksik, noksan</strong></td><td><strong>reis: başkan</strong></td></tr><tr><td><strong>remz: işaret</strong></td><td><strong>rû-yi zemin: yeryüzü</strong></td></tr><tr><td><strong>rüesâ: reisler, başkanlar</strong></td><td><strong>sahrâ: ova</strong></td></tr><tr><td><strong>saltanat: sultanlık, hükümdarlık (bk. s-l-ṭ)</strong></td><td><strong>saltanat-ı azîme: büyük saltanat, egemenlik (bk. s-l-ṭ; a-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>tabakat: tabakalar, dereceler</strong></td><td><strong>taife: topluluk</strong></td></tr><tr><td><strong>tebdil edilmek: değiştirilmek</strong></td><td><strong>tebeddülât: değişiklikler</strong></td></tr><tr><td><strong>tekemmülsüz: olgunlaşmamış, mükemmelleşmemiş (bk. k-m-l)</strong></td><td><strong>temsil: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>tenezzül: alçalma (bk. n-z-l)</strong></td><td><strong>tevatür: çeşitli kanallardan gelen ve doğruluğu kesin olarak kanıtlanan haber</strong></td></tr><tr><td><strong>tezellül: aşağılanma</strong></td><td><strong>umur: işler</strong></td></tr><tr><td><strong>vaad: söz verme (bk. v-a-d)</strong></td><td><strong>vecih: yön, şekil</strong></td></tr><tr><td><strong>zevâlsiz: son bulmayan (bk. z-v-l)</strong></td><td><strong>âsâr: eserler</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247399, member: 1"] [b]Onuncu Söz - Sayfa 90[/b] [FONT=Tahoma][B]DOKUZUNCU SURET [/B][/FONT] [FONT=Tahoma]Şimdi gel, bu dairelerin ve cemaatlerin bazı rüesâlarına ki, [B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] herbiri, bizzat padişahla görüşecek hususî birer telefonu var. Hem bazı onun huzuruna çıkmışlar. Ne diyorlar, bak: [/FONT] [FONT=Tahoma]Bunlar ittifakla ihbar ediyorlar ki, o zât, mükâfat ve mücazat için pek muhteşem ve dehşetli bir yer ihzar etmiş, gayet kavî vaad ve şiddetli tehdit ediyor. Hem onun izzet ve celâleti hiçbir vech ile hulfü’l-vaade tenezzül edip tezellülü kabul etmez. [/FONT] [FONT=Tahoma]Halbuki, o muhbirler hem tevatür derecesinde çok, hem icmâ kuvvetinde bir ittifakla haber veriyorlar ki, şu bazı âsârı görünen saltanat-ı azîmenin medarı ve makarrı, buradan uzak bir başka memlekettedir. Ve şu meydan-ı imtihanda binalar muvakkattirler; sonra daimî saraylara tebdil edilecek, bu yerler değişecekler. Çünkü, eserleriyle azameti anlaşılan şu muhteşem, zevâlsiz saltanat, böyle geçici, devamsız, bîkarar, ehemmiyetsiz, mütegayyir, bekàsız, nâkıs, tekemmülsüz umurlar üzerinde kurulmaz, durulmaz. Demek, ona lâyık, daimî, müstekar, zevâlsiz, müstemir, mükemmel, muhteşem umurlar üzerinde duruyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Demek bir diyar-ı âhar var; elbette o makarra gidilecektir. [/FONT] [FONT=Tahoma][B]ONUNCU SURET [/B][/FONT] [FONT=Tahoma]Gel, bugün nevrûz-u sultanîdir.[B][U][B][U] HAŞİYE-2[/U][/B][/U][/B] Bir tebeddülât olacak; acip işler çıkacak [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Haşiye-1[/FONT] [FONT=Tahoma] Şu Suretin ispat ettiği mânâlar Sekizinci Hakikatte görünecek. Meselâ, dairelerin reisleri, şu temsilde enbiya ve evliyaya işarettir. Ve telefon ise, mâkes-i vahy ve mazhar-ı ilham olan, kalbden uzanan bir nisbet-i Rabbâniyedir ki, kalb o telefonun başıdır ve kulağı hükmündedir.[/FONT][FONT=Tahoma] Haşiye-2[/FONT] [FONT=Tahoma] Bu Suretin remzini Dokuzuncu Hakikatte göreceksin. Meselâ, nevruz günü, bahar mevsimine işarettir. Çiçekli yeşil sahrâ ise, bahar mevsimindeki rû-yi zemindir. Değişen perdeler, manzaralar ise, fasl-ı baharın iptidasından yazın intihasına kadar, Sâni-i Kadîr-i Zülcelâlin, Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemâlin kemâl-i intizamla değiştirdiği ve kemâl-i rahmetle tazelendirdiği ve birbiri arkasında gönderdiği mevcudât-ı bahariye tabakatına ve masnuât-ı sayfiye taifelerine ve erzak-ı hayvaniye ve insaniyeye medar olan mat’umâta işarettir.[/FONT][/NOT] [FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemâl: sonsuz güzellik sahibi, herşeyi hikmetle ve harika üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ḥ-k-m; ẕü; c-m-l)[/B][/TD] [TD][B]Sâni-i Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve azamet sahibi, herşeye gücü yeten, herşeyi sanatla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]acip: hayret verici, şaşırtıcı[/B][/TD] [TD][B]azamet: büyüklük (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bekàsız: geçici (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]bîkarar: kararsız[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]celâlet: görkem, heybet (bk. c-l-l)[/B][/TD] [TD][B]cemaat: topluluk (bk. c-m-a)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]daimî: devamlı, sürekli[/B][/TD] [TD][B]diyar-ı âhar: başka yer (bk. e-ḫ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]enbiya: peygamberler (bk. n-b-e)[/B][/TD] [TD][B]erzak-ı hayvaniye ve insaniye: insanların ve hayvanların rızıkları (bk. r-z-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]evliya: veliler (bk. v-l-y)[/B][/TD] [TD][B]fasl-ı bahar: bahar mevsimi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]haşiye: dipnot, açıklayıcı not[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hulfü’l-vaad: sözünden dönme (bk. v-a-d)[/B][/TD] [TD][B]icmâ: fikir birliği (bk. c-m-a)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihbar: haber verme[/B][/TD] [TD][B]ihzar: hazırlama (bk. ḥ-ḍ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intiha: son[/B][/TD] [TD][B]iptida: başlangıç[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izzet: şeref, üstünlük (bk. a-z-z)[/B][/TD] [TD][B]kavî: kuvvetli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i intizam: mükemmel ve kusursuz bir düzen (bk. k-m-l; n-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]kemâl-i rahmet: mükemmel ve kusursuz bir rahmet (bk. k-m-l; r-ḥ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]makarr: merkez, karar yeri[/B][/TD] [TD][B]masnuât-ı sayfiye: yaz mevsiminde ortaya çıkan sanat eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mat’umât: yiyecekler[/B][/TD] [TD][B]mazhar-ı ilham: ilhamın göründüğü yer (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]medar: kaynak, dayanak[/B][/TD] [TD][B]mevcudât-ı bahariye: baharda meydana çıkan varlıklar (bk. v-c-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meydan-ı imtihan: imtihan meydanı[/B][/TD] [TD][B]muhbir: haber veren[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhteşem: ihtişamlı, görkemli[/B][/TD] [TD][B]muvakkat: geçici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mâkes-i vahy: vahyin yansıdığı yer (bk. v-ḥ-y)[/B][/TD] [TD][B]mücazat: ceza[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müstekar: sabit, yerleşmiş[/B][/TD] [TD][B]müstemir: devamlı, sürekli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mütegayyir: değişen[/B][/TD] [TD][B]nevruz: ilkbaharın başlangıcı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nevrûz-u sultanî: nevruz bayramı (bk. s-l-ṭ)[/B][/TD] [TD][B]nisbet-i Rabbâniye: Rabbânî bağ (bk. n-s-b; r-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nâkıs: eksik, noksan[/B][/TD] [TD][B]reis: başkan[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]remz: işaret[/B][/TD] [TD][B]rû-yi zemin: yeryüzü[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rüesâ: reisler, başkanlar[/B][/TD] [TD][B]sahrâ: ova[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saltanat: sultanlık, hükümdarlık (bk. s-l-ṭ)[/B][/TD] [TD][B]saltanat-ı azîme: büyük saltanat, egemenlik (bk. s-l-ṭ; a-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabakat: tabakalar, dereceler[/B][/TD] [TD][B]taife: topluluk[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tebdil edilmek: değiştirilmek[/B][/TD] [TD][B]tebeddülât: değişiklikler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tekemmülsüz: olgunlaşmamış, mükemmelleşmemiş (bk. k-m-l)[/B][/TD] [TD][B]temsil: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tenezzül: alçalma (bk. n-z-l)[/B][/TD] [TD][B]tevatür: çeşitli kanallardan gelen ve doğruluğu kesin olarak kanıtlanan haber[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tezellül: aşağılanma[/B][/TD] [TD][B]umur: işler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vaad: söz verme (bk. v-a-d)[/B][/TD] [TD][B]vecih: yön, şekil[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zevâlsiz: son bulmayan (bk. z-v-l)[/B][/TD] [TD][B]âsâr: eserler[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Onuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst