heysem
Well-known member
, Osmanlı Devleti’nin kurucusu, Osman Bey, beyler beyi… Osman Bey; gözü pek, cesurOsman Bey, yakışıklı akıncı…
Osman Bey, büyüklere karşı hürmet eden kendinden küçüklere müsamaha gösteren bey…
Üç kıtaya hükmeden bir devletin kurucusu Osman Bey’in Şeyh Edebali’ye karşı sonsuz bir hürmeti vardı. Zaman buldukça Şeyh Edebali’nin Eskişehir yakınlarındaki Sultanönü mevkiinde bulunan dergâhına giderdi. Orada misafir kalır, Edebali’den nasihat alırdı. Onun sohbetini dinlemekten haz duyar, duyduklarını dinlediklerini uygulardı.
Günlerden bir gün Osman Bey, yine ziyarete gitmişti. Şeyhlerle, dervişlerle sohbet etmiş; gece yarısına yakın bir vakitte, yatacağı odaya gitmişti. Küçük ama düzenli bir odaydı. Bir yatak birkaç minder ve yastık bir de yerde duran rahle vardı. Duvardaki rafta ise bir Kur’an-ı Kerim vardı.
El bağlayıp boyun büktü.
Uzun uzun okudu Yüce Kitabı. Sabaha kadar hürmet duruşunda kaldı.
Kur’an’a saygısı sonsuzdu. Kur’an’ın bulunduğu odada ayağını uzatıp yatamazdı. Şeyh Edebali, Osman Bey’i sabah namazına uyandırmak için odasına gitti. Yatağın bozulmamış olduğunu; Osman Bey’in ise elleri önünde kavuşmuş, boynunu bükmüş, ayakta durduğunu gördü. Niçin yatmadığını sordu. Osman Bey, duvardaki rafta ipek muhafaza içinde bulunan Kur’an-ı Kerim’i göstererek:
Osman Bey, büyüklere karşı hürmet eden kendinden küçüklere müsamaha gösteren bey…
Üç kıtaya hükmeden bir devletin kurucusu Osman Bey’in Şeyh Edebali’ye karşı sonsuz bir hürmeti vardı. Zaman buldukça Şeyh Edebali’nin Eskişehir yakınlarındaki Sultanönü mevkiinde bulunan dergâhına giderdi. Orada misafir kalır, Edebali’den nasihat alırdı. Onun sohbetini dinlemekten haz duyar, duyduklarını dinlediklerini uygulardı.
Günlerden bir gün Osman Bey, yine ziyarete gitmişti. Şeyhlerle, dervişlerle sohbet etmiş; gece yarısına yakın bir vakitte, yatacağı odaya gitmişti. Küçük ama düzenli bir odaydı. Bir yatak birkaç minder ve yastık bir de yerde duran rahle vardı. Duvardaki rafta ise bir Kur’an-ı Kerim vardı.
El bağlayıp boyun büktü.
Uzun uzun okudu Yüce Kitabı. Sabaha kadar hürmet duruşunda kaldı.
Kur’an’a saygısı sonsuzdu. Kur’an’ın bulunduğu odada ayağını uzatıp yatamazdı. Şeyh Edebali, Osman Bey’i sabah namazına uyandırmak için odasına gitti. Yatağın bozulmamış olduğunu; Osman Bey’in ise elleri önünde kavuşmuş, boynunu bükmüş, ayakta durduğunu gördü. Niçin yatmadığını sordu. Osman Bey, duvardaki rafta ipek muhafaza içinde bulunan Kur’an-ı Kerim’i göstererek:
“Allah’ın kelamı karşısında ayaklarımı uzatıp yatamazdım.” dedi. Edebali’nin gözleri doldu. Dudaklarında tarifi imkânsız bir tebessüm vardı. “İşte!” dedi, “İşte, beyler/in beyi!”