Konuya cevap cer

İlm-i Nafi -Faydalı İlim-





Hakîkaten mânevî terbiye netîcesinde kazanılan kalbî olgunluk, insan idrâkini zâhirî ilmin üstünde bir ufka taşır ki buna "mârifet" denir. Bu ise ancak bâzı tasavvufî temrinler sâyesinde elde edilebilir. İnsan, bu görüş ufkuna ulaştığı zaman, ne kadar büyük bir âlim de olsa, acziyetini idrâk ederek ilmine mağrûr olma hastalığından kurtulur. Sonsuz ve girift hakîkatler meşherine doğru açılan tefekkürü, hayret ve acz duygularıyla dolar. Akl-ı selîm ile düşününce de anlar ki bilmek sâdece zâhiri seyretmek değil; bir sırrı çözmektir. Bilmek, hakîkatte büyük nizâmın muammâsını çözmek ve ilâhî sırlara âgâh olabilmektir.


Nitekim iblis, bu mânevî ufuk ve dirâyetten mahrûm olduğu için aklına ve ilmine mağrûr olmuş ve Âdem -aleyhisselâm-'a secde etmeyerek Allâh'a isyânda bulunmuştur. Mâlum olduğu üzere şeytan, meleklere hocalık edecek derecede ilim sâhibi bir cinnî idi. Onun felâketini hazırlayan bu tavrı, bize ilmin tek başına ebedî seâdeti temin için kâfî gelmediği ve buna ilâveten bir de kalb tasfiye edilmedikçe ilimden hayır yerine şer hâsıl olabileceği gerçeğini göstermektedir.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst