Konuya cevap cer

ÜLFET


Bu keyfiyet, rûh sâhibi olan varlıklara o derece hâkimdir ki, hayvanlar arasında bile müşâhede edildiğinden, halk arasında şöyle anlatılır. 


Bülbüle:


"- Öt!" demişler, ötmemiş.


"- Öt!" demişler, ötmemiş.


Nihâyet:


"- Seni altın bir kafese kapatırız; lâkin yanına da bir karga koyarız!.." tehdîdinde bulunmuşlar.


Bülbül, kafesin altın olmasına mukâbil, karga ile beraber bulunmak ızdırâbından korkarak ötmeye başlamış...


Bu darb-ı mesel ile halk, bizim yukardan beri derin ve şümûllü bir sûrette anlatmak istediğimiz gerçeği, çok güzel ve basitçe ifâde eder.


Lâkin bundan daha güzelini, Mesnevî'nin bir hikâyesinde müşâhede etmekteyiz. Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh-, fıtrattaki bu hikmeti, hikâyesinde temsîlî olarak şu şekilde anlatmaktadır:


"Avcının biri, avladığı ceylanı öküz ve eşeklerle dolu bir ahıra hapsetmişti. Ceylan, ahırda korkusundan bir taraftan diğer tarafa kaçıyordu. Avcı akşam üstü gelerek hayvanların önüne saman döktü. 


Eşekler ve öküzler büyük bir iştah ile kapışarak yemeğe başladılar. 


Ceylan, kâh ürker, kâh bu samanlardan çıkan toz ve topraktan acıyan gözlerini ovalardı. 


Böylece o karnı misk kokulu ve zarîf hayvan, ahırda işkence altında kalmıştı.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst