‘Osmanlı böyle idare etmişti?’

Ali Said

Well-known member
İsrail Başbakanlarından birisi soruyor: "Biz bu toprakları idare edemiyoruz, ne yapsak kavga çıkıyor. Osmanlı, tek şeritli jandarma onbaşısı ile buraları idare etmiş, bunun sırrı nedir?"
Bunun değişik cevapları var. Bunlardan birisi de, otoritedir. Lakin otorite sadece güce dayandığında meşruiyetini kaybeder ve aşınır. Dolayasıya hakkaniyet ve adalete de dayanmalı ve istinat etmelidir. Osmanlı'nın idare sırlarından birisini Fransız tarihçi Grengur şu sözlerle dile getirmektedir, "Osmanlı imparatorluğu, beşer tarihinin en büyük ve hayrete değer vakalarından biridir." Peki, Osmanlı niye yıkıldı ? Bunun çok yönlü cevapları var. Bu cevaplardan birisi Batılılar nezdinde heybetinin kaybolması ve kendisini güçlü ve aziz kılan değerlere sırtını dönmesi ve yabancılaşmasıdır. Muhammed Gazali belki de son döneme intibak eden bu tabloyu şöyle dile getirir :" Biz Araplar olarak Osmanlı'ya ihanet ettik veya isyan ettik Türkler de bize kaba ve zalimane davrandılar..." Evet, kimi Araplar, Yavuz ile Cemal Paşa arasında benzerlik kurmaktadırlar. Halbuki, birbirlerinden sera ile Süreyya kadar ayrı ve uzaktırlar. Yavuz, Mısır'a gittiğinde ehline hürmet etmiş ve yöneticileri yerinde ibka etmişti. Cemal Paşa ise hadislerde belirtildiği gibi imaretü's sibyan anlayışını yani çocuksu idareleri temsil etmektedir. Yani ahir zamanın ruvaybidaları yani erazil/ayaktakımı yöneticileri sınıfındandır. İkinci Abdulhamid Han idaresi nasıl pederşahi veya patriarchal bir yapı arzediyorsa yani babacan idare ise öteki yani İttihatçıların temsil ettiği anlayış ise çocuksu idare olmuş ve bu tarz ve anlayış imparatorluğun sonunu getirmiştir. Yani Osmanlı'yı koruyan ve kollayan Yavuz ve Sultan Abdulhamid idaresi iken yıkan da Cemal Paşa anlayışı olmuştur.

Lakin karşımıza birisi çıkıyor ve tabloyu tersine çeviriyor. Diyor ki, aslında Osmanlı'nın Arap dünyasındaki 400 yıllık egemenliğinin arkasında Cemal Paşa anlayışı yatmaktadır. Osmanlı, Arapları otoriter yapısıyla yönetmiştir. Bunu söyleyen de yine bir İsrail başbakanının babası. 99 yaşında olan ve oğlunun ikinci kez olgunlaşmış başbakanlık dönemini ve siyasi mürüvvetini idrak eden Benzion Netanyahu Osmanlı'nın Arapları dipçikle yönettiğini söylemiştir. Evet, Hazreti Ömer de idaresinde hayzaran ve dirre denilen sopaları kullanmıştır. Lakin bu usul adaletsizlik için değil taşkınlıkları tedip için uygulanmıştır. Hapishaneye doldurmak yerine pratik bir yararı da olmuştur. Tazir cezası bugün ABD gibi ülkelerde de uygulanmaktadır. New Yorker'e konuşan baba Benzion Netanyahu'ya göre, Osmanlı, Arapları 400 yıl boyunca elinde sopa idare etmiştir. Benzion Netanyahu, Araplar ve Yahudileri iki inatçı keçiye benzetiyor ve bunların hayatta konuşarak ve anlaşarak ve diyalogla bir araya gelemeyecekleri ancak ikisinin bir arada kalmasının fiili otorite ile olacağını yani taraflardan birisinin baskın çıkmasıyla otorite tesis edilebileceğini söylemektedir. 'Araplar bizi ele geçirirse bir kaşık suda boğar ve bize hayat hakkı tanımaz' diyen baba Netanyahu devamında şöyle söylemektedir: "Sihirli formül Osmanlı formülüdür. Onlar bu formülü kullanarak başarılı oldular. Biz de olsa olsa bu yolla başarılı olabilir ve Araplar üzerinde otorite kurabiliriz..." Ona göre Arapları yönetmek için Osmanlı tokadına ihtiyaç vardır.

Aslında İsrail 62 yıldan beri aynı mantığı güdüyor ve aynı yöntemi kullanıyor ama bir arpa boyu yol kat edebilmiş değil. Öyleyse çözüm Osmanlı modelinde olmakla birlikte çözümsüzlüğün nedeni Osmanlı'yı yanlış anlamada yatmaktadır. Şairin dediği gibi: Beni bir tek kişi anladı ama o da yanlış anladı. İsrail, Osmanlı'yı yanlış anlıyor. Osmanlı'yı ehil kılan son dini mesaj olan İslamiyetin mensupları olmaları ve getirdiği kuralları nispeten düzgün uygulama ve tatbikatlarıdır. Maalesef buna rağmen Araplar arasında da Türklerin sıfatı zaman zaman 'muh naşif/ kuru kafa ve statik kafaya' çıkmıştır. Sofistike olmadıkları ve dolayısıyla dinamizmin dışında kaldıkları ve bu vesile ile Arapları geri bıraktıkları rivayet edilir. Herhalde bu intiba ve algı Ruslarda da olmalı ki Kruşçev çok kızdığı adama küfür anlamında Türk dermiş. Demek ki baba Netanyahu da Türk algısını Kruşçev gibilerden edinmiş ve almış olmalı.

Mustafa Özcan - Vakit
 
Üst