Hekimbaşılar başta hükümdar olmak üzere, hükümdarın ailesinin sağlığını korumakla yükümlü idiler. Bunun yanında, padişahın yemeklerinin, tedâvisinde kullanılacak ilâçların, güçlendirici macunların hazırlanmasına nezâret eder; Nevrûz’da çeşitli maddelerden hazırladığı Nevrûziye’yi, başta sultan olmak üzere devlet ricâline takdim eder; sarayın ihtiyacı olan mum ve sabunlar onun formüllerine göre imâl edilir; saraydaki iki eczane ve beş hastanede, sayıları 25-30 arasında değişen cerrah, kehhâl ve hekimlerin düzenli çalışmalarını sağlardı. Muhtelif şehirlerdeki hastanelerde hekim tâyin ve azilleri, zaman zaman hükümdarın verdiği fermanla, İstanbul ve civarında yerleşim alanlarındaki yerli ve yabancı hekimlerin teftişi, gerektiğinde onların imtihanı ve bu sınav sonucunda başarısızları meslekten men etme, dükkân sayısını (muayenehane) azaltabilme yetkisine sahipti. XIX. yüzyılın ilk yarısında da imparatorluğun askerî teşkilâtı için gerekli hammadde alımı, ilâç imâli ve gerekli yerlere dağıtımın en yetkili kişisi idi...