Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271621" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 867</strong></p><p></p><p>Rahmân-ı Rahîmin iltifâtâtı, zevâlsiz hakikî lezzetlerdir. Elemler ise, sevap cihetiyle mânevî lezzet yetiştiriyor.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 Madem meşru daire, ruh ve kalb ve nefsin bütün lezzetlerine safâlarına, keyiflerine kâfidir. Gayr-ı meşru daireye girme. Çünkü o dairedeki bir lezzetin bazan bin elemi var. Hem hakikî ve daimî lezzet olan iltifâtât-ı Rahmâniyeyi kaybetmeye sebeptir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</p><p></p><p>Hem dalâletin yolunda sabıkan beyan edildiği gibi, esfel-i sâfilîne insanı öyle bir sukut ettiriyor ki,<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3 hiçbir medeniyet, hiçbir felsefe ona çare bulamadıkları ve o derin zulümat kuyusundan hiçbir terakkiyât-ı beşeriye, hiçbir kemâlât-ı fenniye insanı çıkaramadığı halde, Kur’ân-ı Hakîm, iman ve amel-i salihle, o esfel-i sâfilîne sukuttan, insanı âlâ-yı illiyyîne çıkarır. Ve delâil-i kat’iye ile çıkarmasını ispat ediyor ve o derin kuyuyu terakkiyât-ı mâneviyenin basamaklarıyla ve tekemmülât-ı ruhiyenin cihâzâtıyla dolduruyor.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />4</p><p></p><p>Hem beşerin uzun ve fırtınalı ve dağdağalı olan ebed tarafındaki yolculuğunu gayet derecede teshil eder ve kolaylaştırır. Bin, belki elli bin senelik mesafeyi bir günde kestirecek vesaiti gösterir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />5</p><p></p><p>Hem Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Zât-ı Zülcelâli tanıttırmakla, insanı Ona bir memur abd ve bir vazifedar misafir vaziyetini verir. Hem dünya misafirhanesinde, hem berzahî ve uhrevî menzillerde kemâl-i rahatla seyahatini temin eder. Nasıl ki, bir padişahın müstakim bir memuru, onun daire-i memleketinde, hem her vilâyetin hudutlarından suhuletle ve tayyare, gemi, şimendifer gibi sür’atli</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:25, 82; Âl-i İmran Sûresi, 3:15, 198; Nisâ Sûresi, 4:14, 169; Mâide Sûresi, 5:85, 119; A’râf Sûresi, 7:42; Tevbe Sûresi, 9:22, 72, 89, 100; Hûd Sûresi, 11:23; İbrahim Sûresi, 14:22.</p><p>Dipnot-2</p><p> bk. Furkan Sûresi, 25:69; Yûnus Sûresi, 10:27, 52; Ra’d Sûresi, 13:5; Mü’minûn Sûresi, 23:103; Secde Sûresi, 32:14; Fussilet Sûresi, 41:28; Zuhruf Sûresi, 43:74; Muhammed Sûresi, 47:15. </p><p>Dipnot-3</p><p> bk. Nisâ Sûresi, 4:145; Tîn Sûresi, 95:5.</p><p>Dipnot-4</p><p> bk. Sâd Sûresi, 38:24; İnşikak Sûresi, 8425; Tîn Sûresi, 95:6; Asr Sûresi,103:3.</p><p>Dipnot-5</p><p> bk. Meâric Sûresi, 70:1-44.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Kur’ân-ı Hakim</strong>: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>Rahmân-ı Rahîm</strong>: kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>Sultan-ı Ezel ve Ebed</strong>: başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan (bk. s-l-ṭ; e-z-l; e-b-d)</td><td><strong>Zât-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</td></tr><tr><td><strong>abd</strong>: kul (bk. a-b-d)</td><td><strong>amel-i salih</strong>: Allah için yapılan iyi işler (bk. ṣ-l-ḥ)</td></tr><tr><td><strong>berzahî</strong>: kabirle ilgili</td><td><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</td></tr><tr><td><strong>beşer</strong>: insan</td><td><strong>cihet</strong>: yön</td></tr><tr><td><strong>cihâzât</strong>: cihazlar, donanım</td><td><strong>daimî</strong>: sürekli</td></tr><tr><td><strong>daire-i memleket</strong>: memleket dairesi (bk. m-l-k)</td><td><strong>dalâlet</strong>: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)</td></tr><tr><td><strong>dağdağalı</strong>: sıkıntılı</td><td><strong>delâil-i kat’iye</strong>: kesin deliller</td></tr><tr><td><strong>ebed</strong>: sonu olmayan, sonsuzluk (bk. e-b-d)</td><td><strong>elem</strong>: acı, keder, sıkıntı</td></tr><tr><td><strong>esfel-i sâfilin</strong>: aşağıların en aşağısı</td><td><strong>gayet</strong>: son</td></tr><tr><td><strong>gayr-i meşru</strong>: helâl olmayan, dine aykırı (bk. ş-r-a)</td><td><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>hudut</strong>: sınır</td><td><strong>iltifâtât</strong>: iltifâtlar, lütuf ve iyilikler</td></tr><tr><td><strong>iltifâtât-ı Rahmâniye</strong>: Allah’ın sonsuz rahmetiyle kullarına lütuf ve iyilikte bulunması (bk. l-ṭ-f; r-ḥ-m)</td><td><strong>kemâl-i rahat</strong>: tam bir rahatlık (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kemâlât-ı fenniye</strong>: ilim ve teknolojideki gelişmeler (bk. k-m-l)</td><td><strong>kâfi</strong>: yeterli</td></tr><tr><td><strong>memur</strong>: görevli</td><td><strong>menzil</strong>: yer, mekan (bk. n-z-l)</td></tr><tr><td><strong>meşru</strong>: helâl, dine uygun (bk. ş-r-a)</td><td><strong>müstakim</strong>: doğru yolda olan</td></tr><tr><td><strong>sabıkan</strong>: daha önceden</td><td><strong>safâ</strong>: rahat ve huzur</td></tr><tr><td><strong>suhulet</strong>: kolaylık</td><td><strong>sukut</strong>: alçalış, düşüş</td></tr><tr><td><strong>tayyare</strong>: uçak</td><td><strong>tekemmülât-ı ruhiye</strong>: ruha ait mükemmelleşmeler, ilerlemeler (bk. k-m-l; r-v-ḥ)</td></tr><tr><td><strong>terakkiyat-ı mâneviye</strong>: mânevî ilerlemeler, yükselmeler (bk. a-n-y)</td><td><strong>terakkiyât-ı beşeriye</strong>: insanlığa ait terakkiler, kalkınmalar</td></tr><tr><td><strong>teshil</strong>: kolaylaştırma</td><td><strong>uhrevî</strong>: âhiretle ilgili (bk. e-ḫ-r)</td></tr><tr><td><strong>vazifedar</strong>: vazifeli</td><td><strong>vesait</strong>: araçlar, vasıtalar</td></tr><tr><td><strong>zevâlsiz</strong>: yok olup gitmeyen, sürekli (bk. z-v-l)</td><td><strong>zulümat</strong>: karanlık (bk. ẓ-l-m)</td></tr><tr><td><strong>âlâ-yı illiyyîn</strong>: yücelerin en yücesi</td><td><strong>şimendifer</strong>: tren</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271621, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 867[/b] Rahmân-ı Rahîmin iltifâtâtı, zevâlsiz hakikî lezzetlerdir. Elemler ise, sevap cihetiyle mânevî lezzet yetiştiriyor.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Madem meşru daire, ruh ve kalb ve nefsin bütün lezzetlerine safâlarına, keyiflerine kâfidir. Gayr-ı meşru daireye girme. Çünkü o dairedeki bir lezzetin bazan bin elemi var. Hem hakikî ve daimî lezzet olan iltifâtât-ı Rahmâniyeyi kaybetmeye sebeptir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 Hem dalâletin yolunda sabıkan beyan edildiği gibi, esfel-i sâfilîne insanı öyle bir sukut ettiriyor ki,[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3 hiçbir medeniyet, hiçbir felsefe ona çare bulamadıkları ve o derin zulümat kuyusundan hiçbir terakkiyât-ı beşeriye, hiçbir kemâlât-ı fenniye insanı çıkaramadığı halde, Kur’ân-ı Hakîm, iman ve amel-i salihle, o esfel-i sâfilîne sukuttan, insanı âlâ-yı illiyyîne çıkarır. Ve delâil-i kat’iye ile çıkarmasını ispat ediyor ve o derin kuyuyu terakkiyât-ı mâneviyenin basamaklarıyla ve tekemmülât-ı ruhiyenin cihâzâtıyla dolduruyor.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]4 Hem beşerin uzun ve fırtınalı ve dağdağalı olan ebed tarafındaki yolculuğunu gayet derecede teshil eder ve kolaylaştırır. Bin, belki elli bin senelik mesafeyi bir günde kestirecek vesaiti gösterir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]5 Hem Sultan-ı Ezel ve Ebed olan Zât-ı Zülcelâli tanıttırmakla, insanı Ona bir memur abd ve bir vazifedar misafir vaziyetini verir. Hem dünya misafirhanesinde, hem berzahî ve uhrevî menzillerde kemâl-i rahatla seyahatini temin eder. Nasıl ki, bir padişahın müstakim bir memuru, onun daire-i memleketinde, hem her vilâyetin hudutlarından suhuletle ve tayyare, gemi, şimendifer gibi sür’atli [NOT]Dipnot-1 bk. Bakara Sûresi, 2:25, 82; Âl-i İmran Sûresi, 3:15, 198; Nisâ Sûresi, 4:14, 169; Mâide Sûresi, 5:85, 119; A’râf Sûresi, 7:42; Tevbe Sûresi, 9:22, 72, 89, 100; Hûd Sûresi, 11:23; İbrahim Sûresi, 14:22. Dipnot-2 bk. Furkan Sûresi, 25:69; Yûnus Sûresi, 10:27, 52; Ra’d Sûresi, 13:5; Mü’minûn Sûresi, 23:103; Secde Sûresi, 32:14; Fussilet Sûresi, 41:28; Zuhruf Sûresi, 43:74; Muhammed Sûresi, 47:15. Dipnot-3 bk. Nisâ Sûresi, 4:145; Tîn Sûresi, 95:5. Dipnot-4 bk. Sâd Sûresi, 38:24; İnşikak Sûresi, 8425; Tîn Sûresi, 95:6; Asr Sûresi,103:3. Dipnot-5 bk. Meâric Sûresi, 70:1-44.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Kur’ân-ı Hakim[/B]: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]Rahmân-ı Rahîm[/B]: kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Sultan-ı Ezel ve Ebed[/B]: başlangıç ve sonu olmaksızın, hüküm ve saltanatı ezelden ebede devam eden Sultan (bk. s-l-ṭ; e-z-l; e-b-d)[/TD] [TD][B]Zât-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]abd[/B]: kul (bk. a-b-d)[/TD] [TD][B]amel-i salih[/B]: Allah için yapılan iyi işler (bk. ṣ-l-ḥ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]berzahî[/B]: kabirle ilgili[/TD] [TD][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]beşer[/B]: insan[/TD] [TD][B]cihet[/B]: yön[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cihâzât[/B]: cihazlar, donanım[/TD] [TD][B]daimî[/B]: sürekli[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]daire-i memleket[/B]: memleket dairesi (bk. m-l-k)[/TD] [TD][B]dalâlet[/B]: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dağdağalı[/B]: sıkıntılı[/TD] [TD][B]delâil-i kat’iye[/B]: kesin deliller[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ebed[/B]: sonu olmayan, sonsuzluk (bk. e-b-d)[/TD] [TD][B]elem[/B]: acı, keder, sıkıntı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esfel-i sâfilin[/B]: aşağıların en aşağısı[/TD] [TD][B]gayet[/B]: son[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gayr-i meşru[/B]: helâl olmayan, dine aykırı (bk. ş-r-a)[/TD] [TD][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hudut[/B]: sınır[/TD] [TD][B]iltifâtât[/B]: iltifâtlar, lütuf ve iyilikler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iltifâtât-ı Rahmâniye[/B]: Allah’ın sonsuz rahmetiyle kullarına lütuf ve iyilikte bulunması (bk. l-ṭ-f; r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]kemâl-i rahat[/B]: tam bir rahatlık (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâlât-ı fenniye[/B]: ilim ve teknolojideki gelişmeler (bk. k-m-l)[/TD] [TD][B]kâfi[/B]: yeterli[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]memur[/B]: görevli[/TD] [TD][B]menzil[/B]: yer, mekan (bk. n-z-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meşru[/B]: helâl, dine uygun (bk. ş-r-a)[/TD] [TD][B]müstakim[/B]: doğru yolda olan[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sabıkan[/B]: daha önceden[/TD] [TD][B]safâ[/B]: rahat ve huzur[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suhulet[/B]: kolaylık[/TD] [TD][B]sukut[/B]: alçalış, düşüş[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tayyare[/B]: uçak[/TD] [TD][B]tekemmülât-ı ruhiye[/B]: ruha ait mükemmelleşmeler, ilerlemeler (bk. k-m-l; r-v-ḥ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]terakkiyat-ı mâneviye[/B]: mânevî ilerlemeler, yükselmeler (bk. a-n-y)[/TD] [TD][B]terakkiyât-ı beşeriye[/B]: insanlığa ait terakkiler, kalkınmalar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]teshil[/B]: kolaylaştırma[/TD] [TD][B]uhrevî[/B]: âhiretle ilgili (bk. e-ḫ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vazifedar[/B]: vazifeli[/TD] [TD][B]vesait[/B]: araçlar, vasıtalar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zevâlsiz[/B]: yok olup gitmeyen, sürekli (bk. z-v-l)[/TD] [TD][B]zulümat[/B]: karanlık (bk. ẓ-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlâ-yı illiyyîn[/B]: yücelerin en yücesi[/TD] [TD][B]şimendifer[/B]: tren[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst