Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271640" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 877</strong></p><p></p><p><strong>DÖRDÜNCÜ NÜKTE</strong></p><p></p><p>Diyorsun: Benim taamlara, nefsime, refikama, valideynime, evlâdıma, ahbabıma, evliyaya, enbiyaya, güzel şeylere, bahara, dünyaya müteallik, ayrı ayrı muhtelif muhabbetlerimin, Kur’ân’ın emrettiği tarzda olsa, neticeleri, faideleri nedir?</p><p></p><p><strong>Elcevap:</strong> Bütün neticeleri beyan etmek için büyük bir kitap yazmak lâzım gelir. Şimdilik, yalnız icmâlen bir iki neticeye işaret edilecek. Evvelâ dünyadaki muaccel neticeleri beyan edilecek. Sonra, âhirette tezahür eden neticeleri zikredilecek. Şöyle ki:</p><p></p><p>Sabıkan beyan edildiği gibi, ehl-i gaflet ve ehl-i dünya tarzında ve nefis hesabına olan muhabbetlerin, dünyada belâları, elemleri, meşakkatleri çoktur; safâları, lezzetleri, rahatları azdır. Meselâ şefkat, acz yüzünden elemli bir musibet olur. Muhabbet, firak yüzünden belâlı bir hırkat olur. Lezzet, zevâl yüzünden zehirli bir şerbet olur. Âhirette ise, Cenâb-ı Hakkın hesabına olmadıkları için, ya faidesizdir veya azaptır (eğer harama girmişse).<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</p><p></p><p><strong></strong></p><p><strong>Sual:</strong> Enbiya ve evliyaya muhabbet nasıl faidesiz kalır?</p><p></p><p><strong>Elcevap:</strong> Ehl-i teslisin İsâ Aleyhisselâma ve Râfızîlerin Hazret-i Ali Radıyallahu Anha muhabbetleri faidesiz kaldığı gibi.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2 Eğer o muhabbetler, Kur’ân’ın irşad ettiği tarzda ve Cenâb-ı Hakkın hesabına ve muhabbet-i Rahmân namına olsalar, o zaman hem dünyada, hem âhirette güzel neticeleri var.</p><p></p><p>Amma dünyada ise, leziz taamlara, güzel meyvelere muhabbetin, elemsiz bir nimet ve ayn-ı şükür bir lezzettir.</p><p></p><p>Nefsine muhabbet ise, ona acımak, terbiye etmek, zararlı hevesattan men etmektir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3 O vakit nefis sana binmez, seni hevâsına esir etmez. Belki sen nefsine</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:165; Âl-i İmran Sûresi, 3:14; Tevbe Sûresi, 9:23-24; İbrahim Sûresi, 14:3.</p><p>Dipnot-2</p><p> bk. Müsned 1:160; el-Hâkim, el-Müstedrek 3:132; el-Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, 3:281.</p><p>Dipnot-3</p><p> bk. Haşir Sûresi, 59:9; Nâziât Sûresi, 79:40; A’lâ Sûresi, 87:14; Şems Sûresi, 91:9.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Aleyhisselâm</strong>: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun (bk. s-l-m)</td><td><strong>Hazret-i Ali</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>Radıyallahu Anh</strong>: Allah ondan razı olsun</td><td><strong>Râfızî</strong>: Şiî gruplarından aşırı bir gruba dahil olan kişi</td></tr><tr><td><strong>acz</strong>: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)</td><td><strong>ahbap</strong>: sevilenler, dostlar (bk. ḥ-b-b)</td></tr><tr><td><strong>ayn-ı şükür</strong>: tamamıyla şükür (bk. ş-k-r)</td><td><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</td></tr><tr><td><strong>ehl-i dünya</strong>: dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler</td><td><strong>ehl-i gaflet</strong>: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarsız olan kimseler (bk. ğ-f-l)</td></tr><tr><td><strong>ehl-i teslis</strong>: Allah’ı baba, oğul ve mukaddes ruh diye üçlü unsur olarak kabul eden Hıristiyanlar</td><td><strong>elem</strong>: üzüntü, acı, sıkıntı</td></tr><tr><td><strong>elemli</strong>: acı veren</td><td><strong>enbiya</strong>: peygamberler (bk. n-b-e)</td></tr><tr><td><strong>evliya</strong>: velîler, Allah’ın dostları (bk. v-l-y)</td><td><strong>evlâd</strong>: çocuklar</td></tr><tr><td><strong>firak</strong>: ayrılık (bk. f-r-ḳ)</td><td><strong>hevesat</strong>: hevesler, gelip geçici istekler, arzular</td></tr><tr><td><strong>hevâ</strong>: insanın donanımını nefsin arzu ve isteklerinin emrine vermesi (bk. h-v-y)</td><td><strong>hüdâ</strong>: hidayet, doğru yol (bk. h-d-y)</td></tr><tr><td><strong>hırkat</strong>: yanma, ayrılık ateşi</td><td><strong>icmâlen</strong>: kısaca, özet olarak (bk. c-m-l)</td></tr><tr><td><strong>irşad</strong>: doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)</td><td><strong>leziz</strong>: lezzetli</td></tr><tr><td><strong>men etmek</strong>: yasaklamak</td><td><strong>meşakkat</strong>: güçlük</td></tr><tr><td><strong>muaccel</strong>: peşin</td><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td></tr><tr><td><strong>muhabbet-i Rahmân</strong>: sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah’a duyulan sevgi (bk. ḥ-b-b; r-ḥ-m)</td><td><strong>muhtelif</strong>: çeşitli</td></tr><tr><td><strong>musibet</strong>: belâ, felaket</td><td><strong>müteallik</strong>: alakalı, ilgili</td></tr><tr><td><strong>nam</strong>: ad</td><td><strong>nefis</strong>: can, kişinin kendisi; hayvanî ihtiyaçlara olan doğal eğilim (bk. n-f-s)</td></tr><tr><td><strong>nükte</strong>: ince ve derin mânâ</td><td><strong>refika</strong>: eş (bk. r-f-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>sabıkan</strong>: daha önceden</td><td><strong>safâ</strong>: gönül rahatlığı</td></tr><tr><td><strong>sevk etmek</strong>: yöneltmek</td><td><strong>taam</strong>: yiyecek</td></tr><tr><td><strong>tezahür etmek</strong>: ortaya çıkmak, görünmek (bk. ẓ-h-r)</td><td><strong>valideyn</strong>: anne-baba</td></tr><tr><td><strong>zevâl</strong>: geçip gitme, yok olma (bk. z-v-l)</td><td><strong>zikretmek</strong>: anmak; hatırlatmak</td></tr><tr><td><strong>âhiret</strong>: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)</td><td><strong>İsâ</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>şefkat</strong>: acıyarak ve esirgeyerek sevme (bk. ş-f-ḳ)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271640, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 877[/b] [B]DÖRDÜNCÜ NÜKTE[/B] Diyorsun: Benim taamlara, nefsime, refikama, valideynime, evlâdıma, ahbabıma, evliyaya, enbiyaya, güzel şeylere, bahara, dünyaya müteallik, ayrı ayrı muhtelif muhabbetlerimin, Kur’ân’ın emrettiği tarzda olsa, neticeleri, faideleri nedir? [B]Elcevap:[/B] Bütün neticeleri beyan etmek için büyük bir kitap yazmak lâzım gelir. Şimdilik, yalnız icmâlen bir iki neticeye işaret edilecek. Evvelâ dünyadaki muaccel neticeleri beyan edilecek. Sonra, âhirette tezahür eden neticeleri zikredilecek. Şöyle ki: Sabıkan beyan edildiği gibi, ehl-i gaflet ve ehl-i dünya tarzında ve nefis hesabına olan muhabbetlerin, dünyada belâları, elemleri, meşakkatleri çoktur; safâları, lezzetleri, rahatları azdır. Meselâ şefkat, acz yüzünden elemli bir musibet olur. Muhabbet, firak yüzünden belâlı bir hırkat olur. Lezzet, zevâl yüzünden zehirli bir şerbet olur. Âhirette ise, Cenâb-ı Hakkın hesabına olmadıkları için, ya faidesizdir veya azaptır (eğer harama girmişse).[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 [B] Sual:[/B] Enbiya ve evliyaya muhabbet nasıl faidesiz kalır? [B]Elcevap:[/B] Ehl-i teslisin İsâ Aleyhisselâma ve Râfızîlerin Hazret-i Ali Radıyallahu Anha muhabbetleri faidesiz kaldığı gibi.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 Eğer o muhabbetler, Kur’ân’ın irşad ettiği tarzda ve Cenâb-ı Hakkın hesabına ve muhabbet-i Rahmân namına olsalar, o zaman hem dünyada, hem âhirette güzel neticeleri var. Amma dünyada ise, leziz taamlara, güzel meyvelere muhabbetin, elemsiz bir nimet ve ayn-ı şükür bir lezzettir. Nefsine muhabbet ise, ona acımak, terbiye etmek, zararlı hevesattan men etmektir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3 O vakit nefis sana binmez, seni hevâsına esir etmez. Belki sen nefsine [NOT]Dipnot-1 bk. Bakara Sûresi, 2:165; Âl-i İmran Sûresi, 3:14; Tevbe Sûresi, 9:23-24; İbrahim Sûresi, 14:3. Dipnot-2 bk. Müsned 1:160; el-Hâkim, el-Müstedrek 3:132; el-Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, 3:281. Dipnot-3 bk. Haşir Sûresi, 59:9; Nâziât Sûresi, 79:40; A’lâ Sûresi, 87:14; Şems Sûresi, 91:9.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Aleyhisselâm[/B]: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun (bk. s-l-m)[/TD] [TD][B]Hazret-i Ali[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Radıyallahu Anh[/B]: Allah ondan razı olsun[/TD] [TD][B]Râfızî[/B]: Şiî gruplarından aşırı bir gruba dahil olan kişi[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]acz[/B]: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)[/TD] [TD][B]ahbap[/B]: sevilenler, dostlar (bk. ḥ-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ayn-ı şükür[/B]: tamamıyla şükür (bk. ş-k-r)[/TD] [TD][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ehl-i dünya[/B]: dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler[/TD] [TD][B]ehl-i gaflet[/B]: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarsız olan kimseler (bk. ğ-f-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ehl-i teslis[/B]: Allah’ı baba, oğul ve mukaddes ruh diye üçlü unsur olarak kabul eden Hıristiyanlar[/TD] [TD][B]elem[/B]: üzüntü, acı, sıkıntı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]elemli[/B]: acı veren[/TD] [TD][B]enbiya[/B]: peygamberler (bk. n-b-e)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]evliya[/B]: velîler, Allah’ın dostları (bk. v-l-y)[/TD] [TD][B]evlâd[/B]: çocuklar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]firak[/B]: ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/TD] [TD][B]hevesat[/B]: hevesler, gelip geçici istekler, arzular[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hevâ[/B]: insanın donanımını nefsin arzu ve isteklerinin emrine vermesi (bk. h-v-y)[/TD] [TD][B]hüdâ[/B]: hidayet, doğru yol (bk. h-d-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hırkat[/B]: yanma, ayrılık ateşi[/TD] [TD][B]icmâlen[/B]: kısaca, özet olarak (bk. c-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]irşad[/B]: doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)[/TD] [TD][B]leziz[/B]: lezzetli[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]men etmek[/B]: yasaklamak[/TD] [TD][B]meşakkat[/B]: güçlük[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muaccel[/B]: peşin[/TD] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet-i Rahmân[/B]: sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah’a duyulan sevgi (bk. ḥ-b-b; r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]muhtelif[/B]: çeşitli[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]musibet[/B]: belâ, felaket[/TD] [TD][B]müteallik[/B]: alakalı, ilgili[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nam[/B]: ad[/TD] [TD][B]nefis[/B]: can, kişinin kendisi; hayvanî ihtiyaçlara olan doğal eğilim (bk. n-f-s)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nükte[/B]: ince ve derin mânâ[/TD] [TD][B]refika[/B]: eş (bk. r-f-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sabıkan[/B]: daha önceden[/TD] [TD][B]safâ[/B]: gönül rahatlığı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sevk etmek[/B]: yöneltmek[/TD] [TD][B]taam[/B]: yiyecek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tezahür etmek[/B]: ortaya çıkmak, görünmek (bk. ẓ-h-r)[/TD] [TD][B]valideyn[/B]: anne-baba[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zevâl[/B]: geçip gitme, yok olma (bk. z-v-l)[/TD] [TD][B]zikretmek[/B]: anmak; hatırlatmak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âhiret[/B]: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)[/TD] [TD][B]İsâ[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şefkat[/B]: acıyarak ve esirgeyerek sevme (bk. ş-f-ḳ)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst