Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Üçüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 275934" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz Üçüncü Söz - Sayfa 893</strong></p><p></p><p>Şimdi, ey münkir-i cahil ve ey fâsık-ı gafil! Bu faaliyet-i hakîmâneyi, basîrâneyi, rahîmâneyi neyle izah edebilirsin? Sağır tabiatla mı, kör kuvvetle mi, sersem tesadüfle mi, âciz, câmid esbabla mı izah edebilirsin? <p style="text-align: center"><strong><span style="font-size: 15px">İkinci Pencere</span></strong> </p><p> Eşya, vücut ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde mütereddit, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken, birden bire gayet muntazam, hakîmâne öyle bir teşahhus vechi veriliyor ki, meselâ herbir insanın yüzünde, bütün ebnâ-yı cinsinden herbirisine karşı birer alâmet-i farika o küçük yüzde bulunduğu ve zâhir ve bâtın duygularıyla, kemâl-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle, o yüz, gayet parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu ispat eder. Herbir yüz, yüzer cihetle bir Sâni-i Hakîmin vücuduna şehadet ve vahdetine işaret ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar ettikleri o sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne gösterir. Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklit olmayan şu sikkeleri ve mecmuundaki parlak sikke-i samediyeti hangi destgâha havale edebilirsin? <p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><strong>Üçüncü Pencere</strong></span> </p><p> Zeminin yüzünde, dört yüz bin muhtelif taifeden<strong><span style="font-size: 9px">HAŞİYE-1</span></strong> ibaret olan bütün hayvânat ve nebâtat envâının ordusu, bilmüşahede ayrı ayrı erzakları, suretleri, silâhları, libasları, talimatları, terhisatları, kemâl-i mizan ve intizamla, hiçbir şey [NOT]Haşiye-1 Hattâ o taifelerden bir kısım var ki, bir senedeki efradı, zaman-ı Âdem‘den kıyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradından ziyadedir.[/NOT] <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Hâlık</strong>: herşeyi yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)</td><td><strong>Sâni-i Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle ve san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>alâmet-i farika</strong>: ayırt edici işaret</td><td><strong>bilmüşahede</strong>: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)</td></tr><tr><td><strong>bâtın</strong>: görünmeyen, iç</td><td><strong>cihet</strong>: yön, şekil</td></tr><tr><td><strong>câmid</strong>: cansız</td><td><strong>destgâh</strong>: tezgâh, işyeri</td></tr><tr><td><strong>ebnâ-yı cins</strong>: kendi cinsinden olanlar</td><td><strong>efrat</strong>: fertler (bk. f-r-d)</td></tr><tr><td><strong>envâ</strong>: türler, çeşitler</td><td><strong>erzak</strong>: rızıklar, yiyecek ve içecekler (bk. r-z-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</td><td><strong>eşya</strong>: şeyler, varlıklar</td></tr><tr><td><strong>faaliyet-i hakîmane ve basîrâne ve rahîmâne</strong>: şefkat ve merhametle, görerek ve bilerek yapılan hikmetli işler, icraatlar (bk. ḥ-k-m; b-ṣ-r; r-ḥ-m)</td><td><strong>fâsık-ı gafil</strong>: âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan günahkâr kimse (bk. ğ-f-l)</td></tr><tr><td><strong>hakîmâne</strong>: hikmetli biçimde (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>hayvânat</strong>: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)</td></tr><tr><td><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</td><td><strong>heyet-i mecmua</strong>: genel yapı, bütün (bk. c-m-a)</td></tr><tr><td><strong>hâtem</strong>: mühür, damga</td><td><strong>imkânat</strong>: olabilirlikler, varlığı ile yokluğu ihtimal dahilinde olanlar (bk. m-k-n)</td></tr><tr><td><strong>izah</strong>: açıklama</td><td><strong>izhar</strong>: gösterme (bk. ẓ-h-r)</td></tr><tr><td><strong>kabil-i taklit</strong>: taklidi mümkün</td><td><strong>kemâl-i hikmet</strong>: tam ve mükemmel bir hikmet (bk. k-m-l; ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i mizan ve intizam</strong>: mükemmel bir ölçü ve düzen (bk. k-m-l; v-z-n; n-ẓ-m)</td><td><strong>kıyamet</strong>: dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması (bk. ḳ-v-m)</td></tr><tr><td><strong>libas</strong>: elbise</td><td><strong>mahsus</strong>: has, özel</td></tr><tr><td><strong>mecmu</strong>: bütün, genel (bk. c-m-a)</td><td><strong>muhtelif</strong>: çeşit çeşit</td></tr><tr><td><strong>muntazam</strong>: düzenli (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>münkir</strong>: inkârcı, inançsız (bk. n-k-r)</td></tr><tr><td><strong>münkir-i cahil</strong>: cahil inkârcı (bk. n-k-r)</td><td><strong>mütehayyir</strong>: şaşkın, hayrete düşen</td></tr><tr><td><strong>mütereddit</strong>: teredütte kalan, kararsız</td><td><strong>nebâtât</strong>: bitkiler</td></tr><tr><td><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</td><td><strong>sikke</strong>: mühür, işaret</td></tr><tr><td><strong>sikke-i ehadiyet</strong>: Allah’ın herbir varlıkta birliğini gösteren mühür (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>sikke-i samediyet</strong>: hiç kimseye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah’a ait mühür, işaret (bk. ṣ-m-d)</td></tr><tr><td><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>tabiat</strong>: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)</td></tr><tr><td><strong>taife</strong>: grup, topluluk</td><td><strong>talimat</strong>: emirler, eğitimler (bk. a-l-m)</td></tr><tr><td><strong>terhisat</strong>: görevlerin sona ermesi</td><td><strong>teçhiz</strong>: donatma</td></tr><tr><td><strong>teşahhus</strong>: şahıslanma, belirlenme</td><td><strong>teşahhusat</strong>: şahıslanmalar, belirlenmeler</td></tr><tr><td><strong>vahdet</strong>: birlik (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>vech</strong>: şekil</td></tr><tr><td><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td><td><strong>zaman-ı Âdem</strong>: Âdem peygamberin zamanı</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>ziyade</strong>: fazla, çok</td></tr><tr><td><strong>zâhir</strong>: görünen, dış (bk. ẓ-h-r)</td><td><strong>âciz</strong>: güçsüz (bk. a-c-z)</td></tr><tr><td><strong>şehadet</strong>: şahitlik, tanıklık (bk. ş-h-d)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 275934, member: 1"] [b]Otuz Üçüncü Söz - Sayfa 893[/b] Şimdi, ey münkir-i cahil ve ey fâsık-ı gafil! Bu faaliyet-i hakîmâneyi, basîrâneyi, rahîmâneyi neyle izah edebilirsin? Sağır tabiatla mı, kör kuvvetle mi, sersem tesadüfle mi, âciz, câmid esbabla mı izah edebilirsin? [CENTER][B][SIZE=4]İkinci Pencere[/SIZE][/B] [/CENTER] Eşya, vücut ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde mütereddit, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken, birden bire gayet muntazam, hakîmâne öyle bir teşahhus vechi veriliyor ki, meselâ herbir insanın yüzünde, bütün ebnâ-yı cinsinden herbirisine karşı birer alâmet-i farika o küçük yüzde bulunduğu ve zâhir ve bâtın duygularıyla, kemâl-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle, o yüz, gayet parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu ispat eder. Herbir yüz, yüzer cihetle bir Sâni-i Hakîmin vücuduna şehadet ve vahdetine işaret ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar ettikleri o sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne gösterir. Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklit olmayan şu sikkeleri ve mecmuundaki parlak sikke-i samediyeti hangi destgâha havale edebilirsin? [CENTER][SIZE=4][B]Üçüncü Pencere[/B][/SIZE] [/CENTER] Zeminin yüzünde, dört yüz bin muhtelif taifeden[B][SIZE=1]HAŞİYE-1[/SIZE][/B] ibaret olan bütün hayvânat ve nebâtat envâının ordusu, bilmüşahede ayrı ayrı erzakları, suretleri, silâhları, libasları, talimatları, terhisatları, kemâl-i mizan ve intizamla, hiçbir şey [NOT]Haşiye-1 Hattâ o taifelerden bir kısım var ki, bir senedeki efradı, zaman-ı Âdem‘den kıyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradından ziyadedir.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Hâlık[/B]: herşeyi yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]Sâni-i Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle ve san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]alâmet-i farika[/B]: ayırt edici işaret[/TD] [TD][B]bilmüşahede[/B]: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bâtın[/B]: görünmeyen, iç[/TD] [TD][B]cihet[/B]: yön, şekil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]câmid[/B]: cansız[/TD] [TD][B]destgâh[/B]: tezgâh, işyeri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ebnâ-yı cins[/B]: kendi cinsinden olanlar[/TD] [TD][B]efrat[/B]: fertler (bk. f-r-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]envâ[/B]: türler, çeşitler[/TD] [TD][B]erzak[/B]: rızıklar, yiyecek ve içecekler (bk. r-z-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/TD] [TD][B]eşya[/B]: şeyler, varlıklar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]faaliyet-i hakîmane ve basîrâne ve rahîmâne[/B]: şefkat ve merhametle, görerek ve bilerek yapılan hikmetli işler, icraatlar (bk. ḥ-k-m; b-ṣ-r; r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]fâsık-ı gafil[/B]: âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan günahkâr kimse (bk. ğ-f-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakîmâne[/B]: hikmetli biçimde (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]hayvânat[/B]: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/TD] [TD][B]heyet-i mecmua[/B]: genel yapı, bütün (bk. c-m-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâtem[/B]: mühür, damga[/TD] [TD][B]imkânat[/B]: olabilirlikler, varlığı ile yokluğu ihtimal dahilinde olanlar (bk. m-k-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izah[/B]: açıklama[/TD] [TD][B]izhar[/B]: gösterme (bk. ẓ-h-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kabil-i taklit[/B]: taklidi mümkün[/TD] [TD][B]kemâl-i hikmet[/B]: tam ve mükemmel bir hikmet (bk. k-m-l; ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i mizan ve intizam[/B]: mükemmel bir ölçü ve düzen (bk. k-m-l; v-z-n; n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]kıyamet[/B]: dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması (bk. ḳ-v-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]libas[/B]: elbise[/TD] [TD][B]mahsus[/B]: has, özel[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mecmu[/B]: bütün, genel (bk. c-m-a)[/TD] [TD][B]muhtelif[/B]: çeşit çeşit[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]münkir[/B]: inkârcı, inançsız (bk. n-k-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]münkir-i cahil[/B]: cahil inkârcı (bk. n-k-r)[/TD] [TD][B]mütehayyir[/B]: şaşkın, hayrete düşen[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mütereddit[/B]: teredütte kalan, kararsız[/TD] [TD][B]nebâtât[/B]: bitkiler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/TD] [TD][B]sikke[/B]: mühür, işaret[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sikke-i ehadiyet[/B]: Allah’ın herbir varlıkta birliğini gösteren mühür (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]sikke-i samediyet[/B]: hiç kimseye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah’a ait mühür, işaret (bk. ṣ-m-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]tabiat[/B]: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]taife[/B]: grup, topluluk[/TD] [TD][B]talimat[/B]: emirler, eğitimler (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]terhisat[/B]: görevlerin sona ermesi[/TD] [TD][B]teçhiz[/B]: donatma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]teşahhus[/B]: şahıslanma, belirlenme[/TD] [TD][B]teşahhusat[/B]: şahıslanmalar, belirlenmeler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vahdet[/B]: birlik (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]vech[/B]: şekil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]zaman-ı Âdem[/B]: Âdem peygamberin zamanı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]ziyade[/B]: fazla, çok[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zâhir[/B]: görünen, dış (bk. ẓ-h-r)[/TD] [TD][B]âciz[/B]: güçsüz (bk. a-c-z)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şehadet[/B]: şahitlik, tanıklık (bk. ş-h-d)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Üçüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst