Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Üçüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 275936" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz Üçüncü Söz - Sayfa 895</strong></p><p></p><p>Sâni-i Hakîmin vücub-u vücuduna şehadet ve vahdet-i rububiyetine işaret ettikleri gibi, mecmuu, gayet parlak bir tarzda, nihayetsiz Kadîr, nihayetsiz Hakîm bir Vâcibü’l-Vücudu gösterir.</p><p></p><p>Şimdi, ey sersem münkir! Haydi, bunu neyle izah edersin? Senin gibi sersem, âciz, cahil tabiatla mı? Veyahut, hadsiz derece hata ederek, o Sâni-i Mukaddese “tabiat“ ismini verip, onun mu’cizât-ı kudretini, o tesmiye bahanesiyle tabiata isnad edip, bin derece muhali birden irtikâp etmek mi istersin?</p><p></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 15px"><strong>Altıncı Pencere</strong></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-size: 22px"></span></p><p><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">اِنَّ فِى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِى تَجْرِى فِى الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَاۤ اَنْزَلَ اللهُ مِنَ السَّمَاۤءِ مِنْ مَاۤءٍ فَاَحْيَا بِهِ اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَاۤبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَاۤءِ وَاْلاَرْضِ َلاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ</span></span> <img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</p><p></p><p></p><p>Şu âyet, vücub ve vahdeti gösterdiği gibi, bir İsm-i Âzamı gösteren gayet büyük bir penceredir. İşte şu âyetin hülâsatü’l-hülâsası şudur ki:</p><p></p><p>Kâinatın ulvî ve süflî tabakatındaki bütün âlemler, ayrı ayrı lisanla birtek neticeyi, yani birtek Sâni-i Hakîmin rububiyetini gösteriyorlar. Şöyle ki:</p><p></p><p>Nasıl göklerde-hattâ kozmoğrafyanın itirafıyla dahi-gayet büyük neticeler için gayet muntazam hareketler, bir Kadîr-i Zülcelâlin vücud ve vahdetini ve kemâl‑i rububiyetini gösterir. Öyle de, zeminde, bilmüşahede—hattâ coğrafyanın</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır.” Bakara Sûresi, 2:164.[/NOT]</p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Hakîm</strong>: herşeyi bir maksat ve gayeye uygun olarak faydalı ve yerli yerinde yaratan, hikmet sahibi Allah (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>Kadîr</strong>: sonsuz güç ve kudret sahibi, herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r)</td></tr><tr><td><strong>Kadîr-i Zülcelâl</strong>: kudreti herşeyi kuşatan ve sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah (bk. ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)</td><td><strong>Sâni-i Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>Sâni-i Mukaddes</strong>: her türlü kusur ve noksandan yüce olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḳ-d-s</td><td><strong>Vâcibü’l-Vücud</strong>: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Allah (bk. v-c-b; v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>bilmüşahede</strong>: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)</td><td><strong>gayet</strong>: çok</td></tr><tr><td><strong>hadsiz</strong>: sınırsız, sonsuz</td><td><strong>hülâsatü’l-hülâsa</strong>: özün özü</td></tr><tr><td><strong>irtikâp</strong>: kötü iş işleme</td><td><strong>isnad</strong>: dayandırma (bk. s-n-d)</td></tr><tr><td><strong>izah</strong>: açıklama</td><td><strong>kemâl-i rububiyet</strong>: rububiyetin mükemmelliği (bk. k-m-l; r-b-b)</td></tr><tr><td><strong>kozmoğrafya</strong>: gökbilimi, astronomi</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>lisan</strong>: dil</td><td><strong>mecmu</strong>: bütün, hepsi (bk. c-m-a)</td></tr><tr><td><strong>muhal</strong>: imkânsız</td><td><strong>muntazam</strong>: düzenli (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>mu’cizât-ı kudret</strong>: Allah’ın kudret mu’cizeleri (bk. a-c-z; ḳ-d-r)</td><td><strong>münkir</strong>: inkârcı, inançsız (bk. n-k-r)</td></tr><tr><td><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</td><td><strong>rububiyet</strong>: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)</td></tr><tr><td><strong>süflî</strong>: aşağı</td><td><strong>tabakat</strong>: tabakalar, katmanlar</td></tr><tr><td><strong>tabiat</strong>: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)</td><td><strong>tesmiye</strong>: isimlendirme (bk. s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>ulvî</strong>: yüce, yüksek</td><td><strong>vahdet</strong>: Allah’ın birliği (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>vahdet-i rububiyet</strong>: Allah’ın varlıkları terbiye ve idare etmesindeki birlik (bk. v-ḥ-d; r-b-b)</td><td><strong>vücub</strong>: zorunlu olma (bk. v-c-b)</td></tr><tr><td><strong>vücub-u vücud</strong>: varlığının zorunlu oluşu (bk. v-c-b; v-c-d)</td><td><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>âciz</strong>: güçsüz, zavallı (bk. a-c-z)</td></tr><tr><td><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</td><td><strong>İsm-i Âzam</strong>: Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı (bk. s-m-v; a-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>şehadet</strong>: şahitlik, tanıklık (bk. ş-h-d)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 275936, member: 1"] [b]Otuz Üçüncü Söz - Sayfa 895[/b] Sâni-i Hakîmin vücub-u vücuduna şehadet ve vahdet-i rububiyetine işaret ettikleri gibi, mecmuu, gayet parlak bir tarzda, nihayetsiz Kadîr, nihayetsiz Hakîm bir Vâcibü’l-Vücudu gösterir. Şimdi, ey sersem münkir! Haydi, bunu neyle izah edersin? Senin gibi sersem, âciz, cahil tabiatla mı? Veyahut, hadsiz derece hata ederek, o Sâni-i Mukaddese “tabiat“ ismini verip, onun mu’cizât-ı kudretini, o tesmiye bahanesiyle tabiata isnad edip, bin derece muhali birden irtikâp etmek mi istersin? [CENTER][SIZE=4][B]Altıncı Pencere[/B][/SIZE] [/CENTER] [SIZE=6] [FONT=trebuchet ms]اِنَّ فِى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِى تَجْرِى فِى الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَاۤ اَنْزَلَ اللهُ مِنَ السَّمَاۤءِ مِنْ مَاۤءٍ فَاَحْيَا بِهِ اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَاۤبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَاۤءِ وَاْلاَرْضِ َلاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ[/FONT][/SIZE] [IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Şu âyet, vücub ve vahdeti gösterdiği gibi, bir İsm-i Âzamı gösteren gayet büyük bir penceredir. İşte şu âyetin hülâsatü’l-hülâsası şudur ki: Kâinatın ulvî ve süflî tabakatındaki bütün âlemler, ayrı ayrı lisanla birtek neticeyi, yani birtek Sâni-i Hakîmin rububiyetini gösteriyorlar. Şöyle ki: Nasıl göklerde-hattâ kozmoğrafyanın itirafıyla dahi-gayet büyük neticeler için gayet muntazam hareketler, bir Kadîr-i Zülcelâlin vücud ve vahdetini ve kemâl‑i rububiyetini gösterir. Öyle de, zeminde, bilmüşahede—hattâ coğrafyanın [NOT]Dipnot-1 “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten su indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, her türlü canlıyı yeryüzüne yaymasında, rüzgârları sevk etmesinde ve gökle yer arasında Allah’ın emrine boyun eğmiş bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için nice deliller vardır.” Bakara Sûresi, 2:164.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Hakîm[/B]: herşeyi bir maksat ve gayeye uygun olarak faydalı ve yerli yerinde yaratan, hikmet sahibi Allah (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]Kadîr[/B]: sonsuz güç ve kudret sahibi, herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Kadîr-i Zülcelâl[/B]: kudreti herşeyi kuşatan ve sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah (bk. ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)[/TD] [TD][B]Sâni-i Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Sâni-i Mukaddes[/B]: her türlü kusur ve noksandan yüce olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḳ-d-s[/TD] [TD][B]Vâcibü’l-Vücud[/B]: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Allah (bk. v-c-b; v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bilmüşahede[/B]: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)[/TD] [TD][B]gayet[/B]: çok[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hadsiz[/B]: sınırsız, sonsuz[/TD] [TD][B]hülâsatü’l-hülâsa[/B]: özün özü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]irtikâp[/B]: kötü iş işleme[/TD] [TD][B]isnad[/B]: dayandırma (bk. s-n-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izah[/B]: açıklama[/TD] [TD][B]kemâl-i rububiyet[/B]: rububiyetin mükemmelliği (bk. k-m-l; r-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kozmoğrafya[/B]: gökbilimi, astronomi[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lisan[/B]: dil[/TD] [TD][B]mecmu[/B]: bütün, hepsi (bk. c-m-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhal[/B]: imkânsız[/TD] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cizât-ı kudret[/B]: Allah’ın kudret mu’cizeleri (bk. a-c-z; ḳ-d-r)[/TD] [TD][B]münkir[/B]: inkârcı, inançsız (bk. n-k-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/TD] [TD][B]rububiyet[/B]: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]süflî[/B]: aşağı[/TD] [TD][B]tabakat[/B]: tabakalar, katmanlar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabiat[/B]: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)[/TD] [TD][B]tesmiye[/B]: isimlendirme (bk. s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ulvî[/B]: yüce, yüksek[/TD] [TD][B]vahdet[/B]: Allah’ın birliği (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vahdet-i rububiyet[/B]: Allah’ın varlıkları terbiye ve idare etmesindeki birlik (bk. v-ḥ-d; r-b-b)[/TD] [TD][B]vücub[/B]: zorunlu olma (bk. v-c-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücub-u vücud[/B]: varlığının zorunlu oluşu (bk. v-c-b; v-c-d)[/TD] [TD][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]âciz[/B]: güçsüz, zavallı (bk. a-c-z)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]İsm-i Âzam[/B]: Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı (bk. s-m-v; a-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şehadet[/B]: şahitlik, tanıklık (bk. ş-h-d)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Üçüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst