RİSALE-İ NUR; KUR’ÂN-I
KERİM’İN MANEVÎ BİR TEFSİRİDİR
Mahkeme heyetinin sordukları bu sorulara karşı verilen cevapların da bahsedildiği mektupta Zavkid’in oğlu İkram Mirajov’un sorulara verdiği cevap şöyle:
“Ben Risale-i Nur’u 1991 senesinden beri biliyorum, Risale-i Nurdan ‘Küçük Sözler’ Özbekistan’da resmî olarak neşredildi. Taşkent’teki “Maveraünnehir” matbaasında basılmıştır. Risale-i Nur; Kur’ân-ı Kerim’in manevî bir tefsiri olup, gayesi Kur’ân-ı imana dair ayetlerini bu asrın anlayışına, ilmî ve aklî ölçüler içerisinde ders verip, insanlarda iman, ahlâk, namus ve vatan sevgisi hissini uyandırıp, topluma birer menfaatli uzuv olmalarını temin etmektir. Hz. Bediüzzaman Said Nursi dünyaca meşhur büyük İslâm âlimi bu kitapların müellifidir. Risale-i Nur eserlerinde terörizm, aşırılık, menfi milliyet ve sair menfi fikirler mevcud değildir.”
“NAMAZ KILMAK VEYAHUT KILMAMAK KANUNEN SERBESTTİR”
İkram Mirajov’un sözlerini diğer Risale-i Nur talebelerinin de tasdik ettikleri bildirilen mektupta, savcının “Size namaz kılmayı kim öğretti?” sorusuna ise avukatların, “Protesto ediyorum, herkes namaz kılmak veyahut kılmamakta kanunen serbesttir. Bu sual din serbestiyetine muhaliftir” cevabını vermesine üzerine, savcı ve hâkimin bir cevap bulamadığı da bildirildi.
24 Nisan 2009 Cuma saat 11.00’da mahkemenin ikinci celsesinde, avukatların tutukluların serbest bırakılmasını istedikleri belirtilen mektupta, hakimin yargılanan Risale-i Nur talebelerinin ailelerine söz verildiği ve Buhara’da dahiliye doktorluğu yapan ve Şuhrat Kerimov’un babası olan Şerif beyin “Ben Buhara da 40 sene sizleri tedavi ettim, sizlere hizmet ettim. Benim bir oğlum var, oda sizlere hizmet ediyor” dediği ifade edildi.
Mektupta, İkram Mirajov’un basası Zavkidin Beyin mahkemeye heyetinden izin isteyerek şu ifadeleri dile getirdiği de belirtiliyor “Bu sizin elinizde olan kâğıt esassız bir kâğıttır. Sizi ve Özbekistan halkını evhamlandırmak için düzenlenmiş bir kâğıttır. Yalan yanlış uydurma ve iftiraya dayalı bir kâğıttır.”
RİSALE-İ NURU DÜNYA OKUYOR
Mahkeme hakimi ile yargılanan İkram Mirajov’un babası Zavkidin bey arasında şu diyalog meptupta yer aldı: “Hâkim’in “Siz misiniz şikâyetnameleri Başbakana ve diğer devlet dairelerine yazan?” Zavkidin Hoca: “Evet ben yazdım. Nasıl yazmam. 4 aydır ben oğlumu görmüyorum. Ben 43 senedir Buhara Üniversitesinde hocalık yapıyorum. Sizlere ve sizin çocuklarınıza ders verdim. Oğlum İkramda 10 senedir hizmet ediyor. Bunların hepsini ben biliyorum. Bunların hiç bir suçu yok. Ben bunların çocukluklarını biliyorum. Bunlar güzel ahlaklı, vatanımıza, ailesine çok faydalı gençlerdir. Ben bunlara kefilim.
Hâkim: Siz bu kâğıda ne diyorsunuz? Bu 8 kişinin imzası olan araştırma bilirkişi raporudur.
Zavkidin Hoca: Ben buna dünyaca meşhur 152 profesörün imzaları ile cevap veriyorum. Risale-i Nur üzerine dünyada uluslararası sempozyumlar, paneller ve konferanslar düzenleniyor. Risale-i Nuru dünya okuyor. Oğlum İkram sabırlı ol, korkma, her şey Allah’tandır!
Mektubun sonunda ise “Sizin müstecab dualarınızı, Kuran hatimlerini, Hizbul Hakaikla, Cevşen-ül Kebirle, Evrad-ı Kudsiye, Delail-i Nurla dualarınızı bekleriz. Müsait olanların teheccüd namazlarında dua etmelerini rica ediyoruz. Hasbiyallahu la ilahe illa huve aleyhi tevekkeltu ve huve Rabbul arşil azim” denilerek bütün Müslümanlar ve Risale-i Nur talebelerinden dua istendi.
CEP TELEFONU İLE BİLDİRDİLER: BİZ BUNU BİR AHİRET BERATI OLARAK KABUL EDİYORUZ
Cep telefonu ile Özbekistan’da bir Nur talebesine gönderilen onun da internet vasıtasıyla ulaşabildiğini yerlere gönderdiği mektupta ise şöyle denildi:
“Cep telefonu imkânı ile kısaca yazabiliyoruz. Özbekistan’in Buhara şehrindeki mahkemede, savcının iddianamesini okumasından sonra; kardeşler, gayet metin ve seviyeli bir şekilde müdafaalarını yaptılar. “Risale-i Nur’un ve Nur Talebeleri’nin maksadı nedir? Bu kitapları niçin okuyorlar?” etraflı olarak anlattılar. Aynı zamanda bu bir “Risale-i Nur’un tanıtımı” mahiyetinde geçti.
“İlk nezarete alınan sonra bırakılan iki kardeşle görüşme imkânı oldu. Baskı altında, aslı olmayan bazı ifadeler alınmıştı. Hüküm verilirken kardeşlerin itiraz ve red etmeleri nazara alınmadı. Savcının 8 yıl mahkumiyet taleb ettiği mahkemede, cemaat reisi diye itham edilen Doç. Ikram kardeş’e 9 yıl, diğer 7 kardeşe de 6’sar yıl mahkûmiyet verdiler. Biz bunu bir ahiret beratı olarak kabul ediyoruz. “Karardan sonra teselli için görüştüğümüz kardeşlere hatırlattığımız gibi, Hz.Üstadımız ve ağabeyler de haksız yere mahkûm edilmişlerdi. Bu gün ise, onlar dünya çapında gönüllerde sultan oldular.
“Hafız Ali Ağabey Denizli’de mahkemeye giderken ağabeylere: ‘Merak etmeyin! Bir gün bu nurlar parlayacak, karşımızda küfrü mutlak var’ demişti. Hiç bir baskı ve zulüm, Nurların intişarına mani olamadı. Bu gün sabır imtihanına tabi oluyoruz. İnşaallah dualarımızla kardeşlerimizin yanında olmaya devam edelim. Bu satırları yazmak bize çok ağır geldi. Buradan binler selam ve dua eder, dualarınızı bekleriz... A.Hamid - Orta Asya
FATİH KARAGÖZ
12.05.2009
Yeniasya